Nijer'deki gelişmeler Türkiye için neden önemli?
Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları
Nijer'deki gelişmeler Türkiye için neden önemli?
Nijer'de meydana gelen darbenin ardından askeri cunta dışardan müdahale ihtimaline karşı ülkenin hava sahasını kapatması sonrasında ülkedeki gerginliğin bölgeye yayılmasından endişe ediliyor. Ülkedeki cunta yönetimi ile temas kurmaya çalışan ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir isim dün Nijer'de askeri darbe yönetiminin üst düzey temsilcileriyle bir araya geldi. Ancak Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland'ın görüşmelerinde ilerleme sağlanamadı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Fransız RFI Radyosu'na yaptığı açıklamada, Nijer'deki durumun çözümü için en iyi yolun diplomasi olduğunu belirterek girişimlerinin devam edeceği mesajını verdi. Blinken, ABD'nin desteğiyle Perşembe günü Batı Afrika ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının bir araya geleceği bir zirve buluşması planlandığını da sözlerine ekledi.
Afrika'da stratejik açıdan önemli bir konumdaki Nijer'le ilgili gelişmeler gerek kıtaya açılım politikası gerekse Libya ile komşu olması gibi nedenlerle Türkiye tarafından da yakından takip ediliyor.
26 Temmuz'da düzenlenen darbeyle devrilen Mohamed Bazoum, Nijer'in 1960'taki bağımsızlığından bu yana seçilmiş ilk lideriydi. 2021'de göreve gelen Bazoum, bölgedeki terör örgütleriyle mücadelede Batılı ülkeler tarafından önemli bir müttefik olarak değerlendiriliyordu.
Son dönemde ise ülkede Rusya'nın etkinliğinin giderek artarken Fransa'nınkinin azaldığı, buna paralel olarak Afrika'ya her zaman çok yoğun ilgi gösteren Çin'in ve ayrıca Türkiye'nin de Nijer'de etkili olma çabaları bulunuyordu.
Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları
Batı Afrika'nın bu fakir ve geçmişi darbelerle dolu olan ülkesiTürkiye için dış politik çıkarları açısından önem taşıyor.
ORSAM Başkan Yardımcısı ve Kuzey Afrika Çalışmaları Koordinatörü İsmail Numan Telci, Nijer'in Türkiye açısından öneminin birkaç alt başlıkta toplanabileceğini belirterek bunlardan ilki olarak Türk dış politikası açısından kritik öneme sahip Libya ile uzun kara sınırları paylaşmasını işaret ediyor.
Telci, "Bu anlamda Nijer'deki iç karışıklığın Libya'ya sıçraması ve Kuzey Afrika ülkesinin olumsuz anlamda etkilenmesi, Libya'da kalıcı istikrar ve milli uzlaşının sağlanması adına çaba gösteren Türkiye'nin çıkarına değildir" diyor.
Türkiye'nin Afrika açılımı politikaları bağlamında Nijer'in coğrafi konumu açısından anahtar ülke konumunda olduğunu da söyleyen Telci, Nijer'in bir "Sahel ülkesi" olarak Batı Afrika ile Doğu Afrika'yı birleştiren bir köprü görevi gördüğünü hatırlatıyor.
Telci, Nijer'in Türkiye'nin ekonomik, kültürel ve siyasi ilişkilere sahip olduğu diğer Afrika ülkeleriyle doğrudan ya da dolaylı angajmanlara sahip olduğunu da belirterek "Bu etkileşimler dahilinde demokratik sürecin aksaması ya da askıya alınması, uzun vadede Libya örneğinde olduğu gibi farklı bölgelere de sirayet edebilme ihtimalini içinde barındırmakta" diyor.
Türkiye, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarına verdiği önem nedeniyle son yıllarda Libya ile ilişkilerini geliştirerek enerji ve savunma dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği anlaşmaları imzalamıştı.
Nijer'deki darbenin bir otorite boşluğu yaratması ve farklı silahlı grupların ülke içinde isyan hareketlerine başvurması ihtimalinin komşu Mali ve Burkina Faso gibi ülkeleri terör ve şiddet eylemlerinin merkezi haline getirebileceğini ifade eden Telci, böyle bir senaryoda terör grupları ve paramiliter oluşumların Libya'nın güneyine sirayet ederek eylemlerini genişletmesinin de söz konusu olabileceğini kaydediyor.
Telci, "Bu anlamda Türkiye'nin gerek sınır denetimi gerekse terörle mücadele faaliyetlerinde Libya güvenlik güçlerine teknik ve operasyonel danışmanlık noktasında bir desteği olabilir" yorumu yapıyor.
Türkiye-Nijer ilişkilerinin geçmişi
Türkiye ile Nijer diplomatik ilişkileri 1967 yılında kurmalarının ardından büyükelçiliklerini uzun bir aradan sonra karşılıklı olarak 2012 yılında açtı. Türkiye'nin Afrika'ya açılım politikası ve kıtada etkin olma çabaları kapsamında önemli bir konumda olan Nijer'le karşılıklı ziyaretler de son dönemde arttı.
Dönemin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, şu an gözaltında tutulan devrik lider Mohamed Bazoum'un 2 Nisan 2021'de Niamey'de düzenlenen yemin törenine katılırken Bazoum da Mart 2022'de Türkiye'yi ziyaret etti.
İki ülke arasında siyasi ilişkilere verilen önemin bir yansıması olarak ticari ilişkilerin de son birkaç yıldır önemli derece arttığı gözleniyor.
Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine göre 2019 yılında 72 milyon ABD Doları olan ikili ticaret hacmi, Covid-19 salgınının etkisiyle 2020 yılında 58 milyon ABD Doları seviyesine düşerken salgının etkisinin azalmasıyla 2021 yılında tekrar yükselişe geçerek 85 milyon ABD Doları'na ulaştı. 2022 yılında ise ticaret hacminin neredeyse 3 kat artarak 203 milyon ABD Doları'na yükseldiği dikkat çekiyor.
İki ülke ilişkileri savunma sanayi ve askeri eğitim ve iş birliği alanlarında da son yıllarda ivme kazandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bazoum ile Kasım 2021'de yaptığı telefon görüşmesinin ardından Türkiye'den tedarik edeceği Baykar TB2 SİHA, HÜRKUŞ ve zırhlı araçlarla Nijer'in askeri ve güvenlik kuvvetlerinin kapasitesinin artacağını belirtmişti.
Darbe bölgesel çatışma getirir mi?
Bu arada Nijer'deki darbenin ardından Batı Afrika Ekonomik Birliği (ECOWAS) geçen hafta darbecilerden Muhammed Bazoum'un göreve iadesini talep etmiş, aksi takdirde askeri güç kullanılabileceği uyarısında bulunmuştu.
Gerilimin daha da tırmanıyor olması, bölgesel bir askeri ihtilaf endişesini artırıyor.
Telci, ECOWAS'ın önemli üye ülkelerinden Nijerya'nın ileriye dönük askeri müdahalenin sinyallerini verdiğini söyleyerek Mali ve Burkina Faso gibi Nijer'e komşu ülkelerin ise Nijer'e yönelik bir askeri operasyonun karşısında duracaklarını duyurduklarını hatırlatıyor.
"Dolayısıyla kısa-orta vadede ABD ve Fransa'nın başını çekeceği herhangi bir askeri müdahale, devletlerin ve Sahel bölgesinde faaliyet gösteren devlet dışı silahlı aktörlerin sürece dahil olduğu geniş çaplı bir çatışma ortamını tetikleyebilir" diyen Telci, ancak bunun maliyeti nedeniyle yerel ve uluslararası aktörlerin arabuluculuk faaliyetleri içinde olacağı bir dönemin gelebileceğini kaydediyor.
Türkiye darbeyi kınamakta temkinli mi?
Bu arada darbenin ardından Türkiye de diğer ülkeler gibi bir açıklama yaparak olayları "derin endişe ile takip ettiğini" belirterek "Dost ve kardeş Nijer'de anayasal düzen ile toplumsal barış ve istikrarın bozulmamasını temenni ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Bu açıklamanın dili diplomasi kulislerinde çok temkinli bulunurken darbenin Rusya destekli olmasının bunda etkili olup olmadığı yorumları da yapıldı.
Telci, Ankara tarafından yapılan açıklamada "anayasal düzen, toplumsal barış ve istikrar" vurgusunun yapıldığını ve darbeye karşı olunduğunun net biçimde ifade edildiğini söyleyerek şu hususa dikkat çekiyor:
"Türkiye'nin daha sert bir söylem benimsememesinin arka planında sürecin bir çıkmaza girmesi halinde taraflar arası müzakereleri yürütme ve krizin büyümemesi anlamında bir rol üstlenme amacı olabilir."
Öte yandan Nijer'de de bir bölüm halk Fransa'yı iç işlerine karışmakla suçluyor ve tepki gösteriyor. Darbeci yönetim de Fransa ile imzalanan askeri anlaşmaların iptal edildiğini duyurdu.
Telci'ye göre Türkiye, Fransa'nın tek taraflı politikalarından farklı olarak Afrikalı halkların ihtiyaçlarını ve potansiyel kazanımlarını göz önünde bulunduruyor. Bu nedenle Telci Türkiye'nin Nijer ile yapmış olduğu askeri anlaşmaların darbe sonrası olumsuz yönde etkilenme ihtimalini çok düşük görüyor.
Eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Temmuz 2020'deki Nijer ziyareti sırasında diğer alanlardaki bazı anlaşmaların yanı sıra iki ülke arasında askeri eğitim işbirliği anlaşması da imzalanmıştı.
DW