Normalleşme süreci, ailede çatışmalara yol açabilir mi?

Normalleşme sürecine herkesin tepkisi farklı

Normalleşme süreci, ailede çatışmalara yol açabilir mi?




Aile bireylerindeki normalleşme çatışmaya sebep olmamalı

Haziran başından itibaren başlayan normalleşme sürecine uyumun herkesi farklı şekilde etkileyebileceğini belirten uzmanlar, bu durumun aile bireyleri arasında bile anlaşmazlıklara yol açabileceğine dikkat çekiyor. Maske takmak, fiziksel mesafeyi korumak ve el hijyenine dikkat etmek gibi önlemlere devam edilmesini hatırlatan uzmanlar, bu önlemlerin kaygıyı azaltarak kişilerin kendini daha iyi hissetmesini sağlayacağını söylüyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, normalleşme sürecinde herkesin yaşadığı duygunun farklı olabileceğini söyledi.

Kaygı azaldı, belirsizliğe tahammül ve dayanıklılık arttı

Pandemi sürecinde insanlardaki kaygının azaldığına, belirsizliğe tahammülün ve dayanıklılığın arttığına dikkat çeken Arıcı, “Normalleşme sürecine kadar pek çok kişide ‘başlarda kaygılıydım ama şimdi alıştım’ cümleleri duyuldu. Bazı kesimler evde olmaktan memnunken, bazıları da biraz sıkıldığını dile getirdi. Bazı ailelerde iletişim arttı, çocuklar anne babaların evde olmasından memnun oldu. Dayanışma ve destek bireylere ve ailelere iyi geldiği gibi, bazı ailelerde çatışmalar belirginleşti ve büyüdü. Koronavirüs bir anda hayatlarda değişiklikler yaparken; insanların belirsizliğe tahammülü ve dayanıklılığı zamanla arttı” dedi.

Normalleşme sürecinde ikilem yaşanıyor

Haziran ayı başında geçilen normalleşme sürecini çerçevesindeki adımların pek çok kişide kaygı uyandırdığını ifade eden Arıcı, “Bu süreç sokakların kalabalıklaşması, restoran ve kafelerin açılması, şehir dışına çıkma kısıtlamalarının ortadan kaldırılması gibi birtakım değişiklikleri barındırıyor. Her ne kadar alışık olduğumuz durum bu olsa bile pek çok kişi için şu an kaygı uyandırıyor. Her yeni duruma geçiş endişe verebiliyor. Bunun en önemli sebepleri de, bu yeni durumda kişilerin kendilerini virüsten nasıl koruyacaklarından, önlemlerin yeterli olduğundan emin olamamaları, çevrede insanların önlem almadan aniden kalabalıklaşması, virüsün hızla yayılması veya adapte olmaya çalışırken iyi hissetmemek gibi korkularıdır. Bireyler, korunmaya devam mı etmeliyim yoksa uyum mu sağlamalıyım ikilemi yaşıyor” dedi.

Bazı bireyler normalleşmeye hızlı adapte olabilir

Herkesin normalleşme sürecinde farklı şekilde adapte olabileceğini kaydeden Arıcı, bu farklılığın aynı ailedeki bireyler arasında bile farklılaşabileceğini kaydederek sözlerine şöyle devam etti:

Aynı ailede bir birey daha hızlı normalleşebilirken; diğer aile bireyleri için normalleşme zaman alabilir. Bu durum çatışmalara sebep olmamalı. Her birey için normalleşme sürecinde de adaptasyon farklı şekillerde olacaktır. Nasıl kısıtlanmalara alıştıysak, normalleşme sürecinde de zamanla endişeler yatışacaktır. Salgın bitmedi, tabii bunu unutmamak gerekir. Maske takmak, fiziksel mesafeyi korumak, el hijyenine dikkat etmek halen önemli. Bu önlemleri almak kendimizi, ailemizi ve diğer insanları koruyacaktır. Bu konuda uzmanların önerilerini takip etmemiz gerekmektedir. Bu şekilde sorumluklukları yerine getirmek hem kaygıyı yatıştıracak hem de mutlu hissetmeyi sağlayacaktır. Maske ile dolaşmaya ve mesafeli kalmaya alışabiliriz.”

Pandemi her aileyi farklı etkiledi

Türk halkının pandemi sürecinde birçok evreden geçtiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Virüsün yayıldığı dönemde hafta sonu tatillerinde evden çıkma kısıtlamaları getirildi ve gerekmedikçe evden çıkılmaması sağlandı. Maske takmak, daha sık el yıkamak, dezenfektan kullanımı, alışveriş sonrası eşyaların temizlenmesi gibi yeni alışkanlıklar hayatımıza girdi. Bu ilk dönem virüsü tanımadığımız, pandeminin ne olduğunu bilmediğimiz belirsizliklerin fazlaca olduğu bir süreçti. Aşırı kaygı ile gereğinden de fazla önlemler alan bir kesim olduğu gibi, durumu inkar eden kesimler de vardı. Evden de pek çok şeyi yapmanın mümkün olduğu, daha önce belki aktif olarak katılım sağlanmayan ev işleri, çocuk bakımı gibi pek çok işin yapılabileceği deneyimlendi. Ortak bir süreç de olsa pandemi her aileyi farklı etkiledi. Hastalanan, karantinada kalan, kayıpları olan, iş kaybı ile birlikte ekonomik kaybı olan aileler çok daha olumsuz etkilendi” dedi.

Önlemler abartılıyorsa dikkat!

Pandemi sürecinde olduğu gibi normalleşme döneminde de bazı aşamalara uyum sağlamakta zorluk yaşanabileceğine işaret eden Arıcı, “Örneğin kişiler iş yerine dönmek zorunda olduğu halde gidemeyebiliyor,dışarı çıkamıyor, çıkmak zorunda olduğunda aşırı kaygı hissedebiliyor ya da aşırı önlemler alabiliyor. Eğer bireyler kat kat maske takıyorsa, kollarını bantlıyor, tulum giyiyorsa, evde kalmasına rağmen sürekli evde el yıkama temizlik ile meşgulse dışarı çıkıp eve her döndüğünde önlem almasına rağmen ev kirlenmiş ve virüs bulaşmış gibi geliyorsa, cam açmak, balkona çıkmak, dışarı çıkmak düşüncesi çok korkutucu geliyorsa, korona haberleri duymak rahatsız ediyor, çarpıntı, ateş basması, nefes almada güçlük, uyku, iştah değişiklikleri varsa bu kişilerin psikolojik destek almasında fayda vardır” uyarısında bulundu.

Psikiyatri hastalarında normalleşme daha zorlayıcı olacaktır

Psikiyatri hastalarında normalleşme sürecinin daha zorlayıcı olabileceğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk açısından değerlendirilmelidir. Ayrıca ailede ölümler, maddi kayıplar ve iş kaybı yaşamak, sağlık çalışanı olmak ve korona virüsüne yakalanmış olmak travma sonrası stres bozukluğu, depresyon gibi psikiyatrik durumların riskini artırabilir. Normalleşme süreci bu bireylerde daha zorlayıcı olacaktır” dedi.