'Nükleer savaş korkusu Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkeleri nükleer silah arayışına itebilir'
Nükleer bombanın yayılma riski var mı?
'Nükleer savaş korkusu Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkeleri nükleer silah arayışına itebilir'
Fransa Genelkurmay Başkanlığı Nükleer Kuvvetler Dairesi eski Başkanı Jean-Louis Lozier, mevcut durumun Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkeleri de nükleer bomba arayışına itebileceğine dikkat çekiyor.
Rusya'nın Ukrayna işgali, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası güvenlik mekanizmasını tehdit ederken, bir nükleer savaş korkusunu da yeniden canlandırdı.
Fransa Genelkurmay Başkanlığı Nükleer Kuvvetler Dairesi eski Başkanı Jean-Louis Lozier, mevcut durumun Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkeleri de nükleer bomba arayışına itebileceğine dikkat çekiyor.
Rusya, Ukrayna savaşında nükleer silah kullanma niyetinin olmadığını açıklasa da çıkarlarının tehlikeye girmesi durumunda kullanabileceğine yönelik muğlak açıklamaları, on yıllardır konuşulmayan bir meseleyi gündeme getirdi.
Rus medyasında Batı başkentlerine nükleer saldırı olasılığı dillendirilirken, Rusya'nın varlığının tehlikeye girmesi halinde Putin'in 'düğmeye basacağını' dile getiren Rus diplomatlar da oldu.
NATO eski Genel Sekreter Yardımcısı Fransız Camille Grand, AFP'ye yaptığı açıklamada uzun zamandan bu yana ilk kez bir ülkenin, nükleer gücünün gölgesinde konvansiyonel bir savaş yürütüğünü belirtiyor.
Grand, "Böyle bir tutum takınılacağını tahmin ediyorduk. Nükleer silahın kullanılması hala olası görünmese de bu endişe verici bir durum" diyor.
Nobel ödüllü Amerikalı ekonomist ve stratejist Thomas Schelling, 2007 yılında "Son yarım yüzyılın en muhteşem olayı gerçekleşmemiş bir olaydır" diyerek 1945'te Hiroşima ve Nagazaki'den bu yana dünyanın üzerine oturduğu dengenin kırılganlığına atıfta bulunmuştu.
Fransız tarihçi ve nükleer silahların yayılmasını önleme uzmanı Benjamin Hautecouverture'e göre uluslararası güvenlik stratejisi, Ukrayna savaşından çok daha önce 2000'li yılların başından beri çalkantılı bir sürece girmiş durumda.
ABD'nin 2002 yılında, ABD ve SSCB arasındaki nükleer dengenin kilit taşı olan anti-balistik füzeleri yasaklayan anlaşmadan çekilmesi, bunun başlangıcı oldu.
Yine 1987'de imzalanan ve önce Amerika'nın ardından da Rusya'nın çekilmesiyle 2019'da sona eren orta menzilli nükleer kuvvetlere ilişkin sembolik INF anlaşması da bunlar arasında.
Kuzey Kore ve İran
Ek olarak Kuzey Kore'nin 2003 yılında Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'ndan (NPT) tek taraflı olarak çekilmesi de artan tehlikenin bir göstergesi olarak görülüyor.
Son haftalarda rekor sayıda roket fırlatan Pyongyang'ın balistik füze faaliyetleri gündemdeki yerini koruyor. Artan tehditler karşısında Washington, Tokyo ve Seul'ün yakında yedinci ortak nükleer denemeyi yapması bekleniyor.
"Asya'da çok tehlikeli bir kriz göreceğiz" diyen Carnegie düşünce kuruluşunda araştırmacı olarak görev yapan Chung Min Lee, Paris'teki bir konferansta, "Nükleer caydırıcılığı, içi su dolu bir balon olarak düşünürseniz, balonun içinde bir delik var ve su dışarı sızmaktadır." diyerek yükselen tehlikeye dikkat çekti.
Bunun dışında Pentagon'un tahminlerine göre Çin on yıl içinde ABD'nin sahip olduğu sayıya yakın nükleer savaş başlığına sahip olabilir.
Orta Doğu'da İran sorunu da uluslararası gündemi meşgul etmeye devam ediyor. İran'ın nükleer bombaya sahip olmaya yakın olduğu yorumları yapılıyor.
Nükleer bombanın yayılma riski var mı?
Nükleer silahlardan arındırılmış bir ülke olan Ukrayna'nın Rusya tarafından işgal edilmesiyle birlikte, nükleer silahların yayılma riski her zamankinden daha fazla konuşuluyor.
Fransa Genelkurmay Başkanlığı Nükleer Kuvvetler Dairesi eski Başkanı Jean-Louis Lozier, "Bugün Japonya ya da Güney Kore gibi ülkeler meşru bir şekilde bu bombaya sahip olmayı kendilerine sorabilirler" diyor.
Lozier, "Suudi Arabistan, Türkiye ve Mısır için de durum aynı" ifadelerini kullanıyor.
Günümüzde BM Güvenlik Konseyi'nin beş üyesinin yanı sıra Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore'nin nükleer bombaya sahip olduğu biliniyor.
EURO NEWS