Numan Kurtulmuş ve Ak Partinin vazifesi, hangi aileyi korumak?
Ukrayna'daki Türk ailesini, Türk ve Müslüman çocukları Elif ve Ayşe'yi korumak da vazifeniz mi?
Numan Kurtulmuş ve Ak Partinin vazifesi, hangi aileyi korumak?
AK Parti Grup Başkanvekili Kurtulmuş’a göre aileleri; sinsi fikirler, akımlar ve ideolojiler yıkıyor. Sayın Kurtulmuş, aile kurumunu her türlü kötülükten koruyacaklarını iddia ediyor.
Numan Kurtulmuş; vücuttaki kök hücrelerde bulunan hastalıklı hücrelerin iyileşmesinin mümkün olduğu gibi, ailenin de sağlam tutularak toplumdaki diğer eksikliklerin telafisinin sağlanabileceğini söylüyor.
(Numan Kurtulmuş ve ailesi - Milliyet)
"Hem kadın haklarını geliştirmek hem kadının her türlü şiddetten ve suistimalden korumasını temin etmek. Aynı şekilde çocuk haklarını korumak, çocuk suistimalinin önlenmesi için her türlü çabayı ortaya koymamız lazım. Bütün bunların ortaya çıkmasında da çok sağlam aile yapısının koruyucu, sigorta mahiyetinde özelliği olduğunun altını çizmek gerekiyor. Özellikle önümüzdeki dönemde bu aile meselesine çok büyük bir vurgu yapılması gerektiğini düşünüyoruz."
Ailenin diri tutulmasını gerektiğini vurgulayan Numan Kurtulmuş, "Özellikle son dönemlerin yalnızlaşan, bireyselleşen, çaresiz hale gelen ve kalabalıkların içerisinde neredeyse kimsesiz kalan insanın güçlü bir şekilde hayatına devam etmesini sağlayabilmenin kilit rolü ailenin üzerindedir. Aileyi her türlü kötülüklerden korumak vazifemizdir, aile hayatını ortadan kaldıracak, aileyi lüzumsuz, değersiz ve geçersiz hale getirecek her türlü sinsi fikirlere, akımlara ve ideolojilere karşı uyanık olmak mecburiyetindeyiz" .
Sayın Kurtulmuş kusura bakmasın. Güzel sözler ve güzel temennilerde bulunmuş, ancak temenni ile gerçekler farklı.
Aile, ne Numan Kurtuşmuş’un umurunda, ne de Ak Parti’nin, ne de Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın!
Bu ülkede aile bitmiştir.
Ailenin saygınlığı bitmiştir.
Bu ülkede devlete olan güven zedelenmiştir.
Aileyi bitiren, benim de kurucusu olduğum Ak Parti iktidarıdır.
Yaklaşık üç yıldır bir gerçeği, masumiyeti haykırıyorum, kimse duymuyor, duymak istemiyor.
BİMER ve CİMER’i kuran Başkan Erdoğan hiç duymuyor. Öyle muhteşem bir Külliye inşa ettirmiş ki, KALIN duvarları aşıp da sesini duyurmak için, Trump ile arkadaş olmak gerek!
- 12 Temmuz 2018 günü MİT Ukrayna’da yalan ve sahte bir operasyon yaptı.
- AA, yalan haberleri tüm dünyaya geçti.
- Anayasa'nın 36. ve 38. Maddeleri ihlal edildi. Masumiyet Karinesi ihlal edildi.
Masumiyet karinesi, Anayasa'nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." şeklinde düzenlenmiştir. Anayasa'nın 36. maddesinde ise herkesin iddia ve savunma ile "adil yargılanma" hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.
*
O gün ve daha öncesinde CİMER üzerinden Sayın Cumhurbaşkanı’na birçok dilekçe yazdım.
(Ukrayna'da ölüme terk edilen ailenin kurduğu FOND'un ofisinde Türk bayrağı ve Cumhurbaşkanı Edoğan'n portresi görülüyor.)
Sayın Cumhurbaşkanım,
Ukrayna’da gözaltına alındım. Ben İzmirli gazeteci Yusuf İnan. Sizi, Yenilikçileri tüm dünyaya duyuran gazeteci. Yenilikçilerin yüzde 34 oy potansiyeli olduğunu Liderler.Net anketiyle ilan eden gazeteci.
Sizi, İzmir Şehit Aileleri ile buluşturan gazeteci.
Şehit cenazelerindeki provokasyonların önünü alan gazeteci.
Demokratik Açılım Süreci’nde Şehit Ailelerini barışa ikna eden gazeteci.
Ukrayna’da yapılan operasyon hatalı. Lütfen bu yanlışı düzeltin, mağduriyetimizi giderin, dedim.
Fırat kenarında bir oğlağı kurt kapsa kıyamet günü hesabı benden sorulur diyen, Sayın Cumhurbaşkanı duymadı!
(Ukrayna'da ıssız bağ evinde ölüme terk edilen, aile ve çocuklar...)
Ukrayna’da arkamda; biri beşikte, diğeri 1,5 yaşında iki kız çocuğu ile, dünyada benden başka kimsesi olmayan bir eş bıraktım.
Hem de şehir dışında ıssız bir bağ evinde. Üstelik o kadının gözleri de görmüyordu. Ameliyat olması gerekiyordu.
O kadın Ukrayna’da Türk bayrağını dalgalandırmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Atatürk’ün portrelerini iş yerinin duvarlarına asmıştı.
Gözleri görmeyen bir kadını iki çocukla ölüme terk ettiler. Cezaevinde Başkan Erdoğan’a CİMER üzerinden onlarca mektup ve dilekçe gönderdim.
Ukrayna’da Türk bayrağını dalgalandıran, öksüz ve yetim bir kadına ve iki çocuğa sahip çıkın, dedim.
Duymadılar!
Ukrayna’da Türk bayrağını dalgalandıran kadının gözlerini ameliyat ettirin, Elif ve Ayşe Türk ve Müslüman bir ailenin çocuğu, Ukrayna’da ıssız bağ evinde sefil olmasın, dedim.
Oralı bile olmadılar.
- Haksız ve hukuksuz 11 ay cezaevinde yatırdılar.
- 11 ay eşimle telefonla görüştürülmedim.
- İzmir Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube’den sivil polisler avukatlara baskı yapmış, avukatlar korkudan davaya bakamadı.
- 9 ay avukatım olmadan kendimi savunmaya çalıştım.
- Dosyada bir tane suç ve bir tane suç kanıtı yoktu.
- İzmir Adliyesi’nde bir ekip, devleti maniple ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yanıltarak Kırmızı Bülten çıkarmış.
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni küçük düşürdüler.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ukrayna’da Türk bayrağını ve kendi portrelerini kendi eliyle indirttiler.
- Türk Milleti’nin gözbebeği MİT, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a operasyon yapıyor, konuma düşürüldü.
Bunları yüzlerce kez yazdım.
Kimse duymadı! Duymuyorlar.
İsmet Paşa olsa duyardı.
Ağır Ceza Mahkemesi 11 ay suç bulmak için uğraştı. Bulamıyınca suç uydurmaya çalıştı. Onu da vicdanları kaldırmamış olmalı ki, bu dosya ile sana ceza veremeyiz ama az bir ceza vermezsek, bizim başımız belaya girecek, dedi.
İstinaf Mahkemesi, bir yıl sonra Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılamasını iptal ederek, hakkaniyete ve adalete uygun olup olmadığının anlaşılması için yargılamayı kendim yapacağım, dedi ve altı ay sonrasına gün verdi.
Haksız ve Hukuksuz bir şekilde konulan Yurt Dışına Çıkış Yasağını kaldırmadı. Bu konuda verdiğimiz iki adet dilekçeye de cevap vermedi.
Adalet Bakanlığı’na yaptığımız itiraz, hala bakanlıkta bekliyor.
Aradan 2 yıl, 5 bayram ve 781 gün geçti.
Hiçbir suçu ve günahı olmayan, Ak Parti Kurucusu bir gazeteci, 22 yıldır Şehit Ailelerinin ve Gazilerin hakkını savunan sehitlerolmez.com sitesinin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni’nin ailesi, beşikteki çocukları Ukrayna’da ölüme terk edildi.
( Ukrayna'da soğuk kış günü fırtınada çatısı uçmuş Türk ve Müslüman ailenin evi...)
Kış günü Ukrayna’da iki kez doğal afet, fırtına oldu. Evin çatısı uçtu. Benim çocuklarım, AİLEM kar ve yağmur suları altında çaresiz bırakıldı.
Covid – 19 salgını tüm dünyayı sarsarken, gözleri görmeyen bir kadın, iki sabi çocukla Ukrayna’da aç bırakıldı, ölüme terk edildi.
Haksız ve Hukuksuz Yurt Dışına Çıkış Yasağı’nın kaldırılması için, AİLEME , çocuklarıma yardıma gitmek için, Anaysal hakkım olan seyahat hürriyetimin engellenmemesi için yüzlerce köşe yazısı yazdım.
İstinaf Mahkemesi’ne ve CİMER’e iki kez dilekçe yazdım.
Son olarak da Anayasa Mahkemesi’ne başvurdum.
Benim çocuklarım, AİLEM 2 yıl, 5 bayram ve 781 gündür eve dönmemi, kendilerine sahip çıkmamı, ameliyat ettirmemi bekliyor.
Bu süreçte eşim üzüntüden 1,5 ay bir şey yiyip içmediği için, kalp ve böbrek hastası olmuş. Annesinin gözlerinin görmemesi nedeniyle, Beşikteki Ayşe bebek sıcak çaydanlığı üzerine dökerek kendini yakmış, iki kez ameliyat edilmiş.
(Ukrayna'da 2 yıl, 5 bayram ve 781 gündür babalarını bekleyen Elif ve Ayşe...)
Tüm haksızlıkları ve hukuksuzlukları yaşamış Ak Parti kurucusu bir gazeteci olarak soruyorum;
Numan Kurtulmuş, hangi aileden bahsediyor?
Hangi aileyi korumak, Numan Kurtulmuş ve Ak Parti'nin görevi?
Ukrayna'da 2 yıl, 5 bayram ve 781 gündür yardım bekleyen aileyi, Türk ve Müslüman babanın çocukları Elif ve Ayşe'yi korumak da, Numan Kurtulmuş'un ve Ak Parti'nin görevi mi?
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
E-Mail: [email protected]