O savcıya Okan Bato'ya "FETÖ Borsası" cezası

FETÖ borsasıyla anılan Okan Bato hakkında HSK 2. Dairesi rapor hazırladı.

O savcıya Okan Bato'ya "FETÖ Borsası" cezası




Can Özçelik 2019'da yazdı... O savcıya "FETÖ Borsası" cezası

İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili olduğu dönemde adı FETÖ borsasıyla anılan Okan Bato hakkında HSK 2. Dairesi rapor hazırladı.

Odatv Yazı İşleri Müdürü Can Özçelik'in "FETÖ Borsası" isimli kitabında gündeme getirdiği, Savcı Okan Bato hakkındaki FETÖ borsası iddiaları Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından incelendi.

Yapılan incelemeler sonucunda Savcı Okan Bato'ya söz konusu suçlamalardan "yer değiştirme cezası" verildi. karar HSK'da 2'ye karşı 4 oyla alındı. Karşı oy kullanan diğer 2 üye ise Bato'nun ihraç edilmesini istedi.

Söz konusu iddiaları Can Özçelik, ilk kez “FETÖ Borsası” isimli kitabında gündeme getirmişti.

Özçelik kitabında, o dönem İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Vekili olan Okan Bato’nun, suikast ile öldürülen AKP İzmir eski İl Başkanı Ahmet Kurtuluş ile birlikte olan fotoğrafını da yayınladı.

Okan Bato, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in Amerika’daki çiftliğine giden ve ifadesinde orada 3 gün geçirdiğini söyleyen Bilal Saygılı hakkındaki FETÖ soruşturmasında takipsizlik kararı vermişti.

İşte o karar:

Can Özçelik, İzmir’de çekilen o fotoğrafın hikayesini şöyle anlattı:

“ŞAMPİYONLAR LİGİ”

“Tarih: 2015. Yer: İzmir.

En sağ taraftaki kişi, o dönem AKP İzmir İl Başkan Yardımcılığı görevini yapan ve şu anda hayatta olmayan Ahmet Kurtuluş. Yanındakiler ise İzmir’in tanınmış bürokratları. Aralarında, emniyet, asker, yargı kurumlarının temsilcileri var.

Peki… “Bu fotoğrafın ne önemi var?” diye soracaksınız…

Hemen anlatmaya başlayayım:

MİT Bölge Başkanlığında görevli üst düzey bir bürokratın veda yemeği…

Ahmet Kurtuluş, bu fotoğrafı anlatırken şu cümleleri kuruyordu: “Şampiyonlar Ligi.”

Şimdi kaseti geriye sarmaya başlayalım. Ve bu fotoğrafı kullanarak yapılan güç gösterisi ve ihanet borsasını okuyalım. Hazır mısınız? İşte gerçek Türkiye’den bir bölüm:

İzmir’de başlatılan soruşturma ve ardından açılan bir dava. Suç örgütünü araştırırken tehdit, şantaj, silahlı saldırı ve ardından FETÖ borsasına ulaşmak. İçlerinde yok yok! Ülkede iktidar olan AKP’nin eski İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş, İzmir Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen ve suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş. Bu isimler nasıl mı yan yana geldi? Sırayla anlatalım. Önce Ahmet Kurtuluş’a bakalım…

800 BİN TL’YE GÜVENLİK SORGUSU

Tarih: 15 Mayıs 2015. Yer: İzmir.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, suç işlemek ve çıkar sağlamak amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlamasıyla başlattığı operasyon kapsamında daha önce AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı olan Ahmet Kurtuluş hakkında gözaltı kararı verecekti. Sabahın ilk ışıklarında başlayan operasyonla şüpheli olan Ahmet Kurtuluş’un ev ve iş yerinde eş zamanlı aramalar yapılacaktı. Suçlama, Serkan Kurtuluş isimli suç örgütü lideri ile irtibatlı olduğuydu.

Bu suç örgütü, aynı zamanda FETÖ soruşturmaları kapsamında hakkında işlem yapılan kişilere ulaşarak tehdit ediyor, “Sizi kurtaracağız” vaadiyle para topluyordu. Bunu yaparken hem siyaseti hem de emniyeti kullanıyordu. Hatta örgüt peşine düştüğü bir kişinin evine korkutmak amacıyla el bombası bile atacaktı. Gözaltına alındıktan sonra İzmir Emniyet Müdürlüğüne götürülen Ahmet Kurtuluş’un ilk sorgusu da burada yapılacaktı. Serkan Kurtuluş ile 2014 yılında AKP’de siyaset yaparken tanışan Ahmet Kurtuluş, örgütle hiçbir ilişkisi olmadığını iddia etse de daha sonra ortaya çıkacak deliller siyaset, emniyet, mafya eksenindeki FETÖ borsasını gözler önüne serecekti.

Sorgusunda o dönem İstihbarat Dairesinde görevli Emniyet Müdürü Kudret Dikmen ile yakın ilişki içinde olduğunu ifade eden Ahmet Kurtuluş, siyaset yaptığı iktidar partisinin gücünü kullanarak kirli ilişkiler ağında yer alacaktı. Örgüt, kendine karşı harekete geçilmesinden önce Emniyet içerisindeki adamları tarafından bilgilendiriliyor, ardından gerekli tedbirleri alıyordu. Suç örgütü bu yöntemi aynı zamanda haklarında FETÖ soruşturması olan işadamlarının güvenini kazanarak “Sizi bu soruşturmadan kurtaracağız” vaadiyle çıkar sağlamak için de kullanıyordu.

Ancak bu sefer yakayı ele verecekti. Polis örgüt mensuplarını dinliyor, fiziki olarak da takip ediyordu. Serkan Kurtuluş örgütüne operasyon yapılmadan bir gün önce Uğur C. adındaki polis harekete geçmişti. Polis memuru güvenli olduğunu düşündüğü WhatsApp üzerinden örgüt soruşturması kapsamında hakkında dava açılan Fatih Genç’i arayacak ve yapılacak operasyonla ilgili bilgi verecekti.

Yapılan operasyonun ardından hem polis Uğur C. hem de Fatih Genç gözaltına alınacaktı hem de Fatih Genç gözaltına alınacaktı.

Sorgularında arkadaş olduklarını kabul etseler de ne Fatih Genç ne de polis Uğur C., operasyonu haber verme maksadıyla konuştuklarını söyleyecektir. Ama durum öyle değildi. Soruşturmada şüpheli olan Murat Boztaş, polis tarafından kendilerine haber verildiğini itiraf edecek, Fatih’in ve polis arkadaşı Uğur ile yaptığı görüşmeden sonra kendisine şu sözleri söylediğini anlatacaktı: “Fatih’e WhatsApptan mesaj geldi, yanımızdan ayrıldı ve telefonla görüştü. Kısa bir süre sonra bize hitaben ‘Yarın sabah bize bir operasyon var, hepimiz alınacakmışız. Polis Uğur aradı, hiç böyle telaşlı olmamıştı’ dedi. Fatih bana sürekli Uğur isimli bir polisle sık sık görüştüğünü, para karşılığında bu polisin kendilerine yapılacak operasyon ve çalışmalarla ilgili bilgi aktardığını, hatta en son kendisine bu olaydan bir hafta kadar önce 3 bin TL para verdiğini söylemişti.”

Kirli ilişkiler ağı FETÖ’nün darbe girişiminden sonra yönünü tehdit ve şantajla geliri yüksek olan kişilere yöneltecek, milyon dolarlarla tarif edilen bir piyasa ortaya çıkacaktı.”

Savcı Okan Bato (solda) ve öldürülen Ahmet Kurtuluş (sağda) aynı karede...

CAN ÖZÇELİK GÜNDEME GETİRDİ, HSK RAPOR HAZIRLADI

Can Özçelik’in kitabında anlattığı bu ve daha birçok iddiaya ilişkin HSK inceleme başlattı. İncelemenin sonunda değerlendirmesini yazdı.

Bu değerlendirme, iki ana başlık üzerinden yapıldı. T24 yazarı Tolga Şardan, , HSK 2. Dairesi’nin hazırladığı raporu yazdı.

Raporu inceleyen HSK, Savcı Okan Bato'ya söz konusu suçlamalardan "yer değiştirme cezası" verildi. karar HSK'da 2'ye karşı 4 oyla alındı. Karşı oy kullanan diğer 2 üye ise Bato'nun ihraç edilmesini istedi.

Böylelikle Okan Bato, FETÖ Borsası iddiaları nedeniyle ceza almış oldu.

Tolga Şardan’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:

“FETÖ borsası iddialarının odağındaki Savcı'nın soruşturma raporu…

FETÖ'yle mücadelenin bir dönem sembol isimlerindendi, Savcı Okan Bato.

İktidarın birlikte uzunca bir dönem beraber yol aldığı Fetullah Gülen cemaatinin terör örgütü tanımlanmasıyla birlikte İzmir Adliyesi'nin tanınan isimlerinden oldu.

Başkente ve İstanbul'a uzak gibi gözükmekle birlikte gerek kuruluş, gerekse finans kaynağı oluşturulmasında önemli merkezlerinden olan İzmir'de yürütülen FETÖ soruşturmalarının öne çıkan ismiydi.

Aynı zamanda 15 Temmuz sonrasında da oldukça etkin görev yaptı. Hatta Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından İzmir Cumhuriyet Başsavcı vekili olarak atandı. Hem de terör bürosundan sorumlu olarak...

Ancak günler günleri, aylar ayları kovaladıkça işler rayından çıktı sanki.

Bato'nun adı İzmir merkezli FETÖ borsası iddialarında geçmeye başladı. Önceleri cılız biçimdeydi. Fakat sonrasında farklı mecralarda ve mahfillerde "devlet katı"nın duyacağı şekilde yüksek sesle konuşulmaya başlandı, Bato hakkındaki iddialar.

Kudretli günlerden, müfettişli günlere

Sonra, 2019'da bir gün İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili konumunda görev yapan Bato hakkında sessiz sedasız soruşturma başlatılıverdi.

Soruşturma için düğmeye basan, Bato'yu Başsavcı vekili olarak atayan HSK'ydı.

Şimdi biraz geriye gidelim.

HSK Birinci Dairesi Bato hakkında 2019/3256 sayılı ile ön inceleme başlattı. Soruşturmayı yürüten HSK Müfettişleri hazırladıkları raporu HSK'ya sundu.

HSK, rapor karşılığında 12 Mayıs 2020 günlü ve 2020/8850 sayılı "soruşturma izni verilmesi" talebine, HSK Başkanı ve aynı zamanda Adalet Bakanı olan Abdülhamit Gül tarafından iki gün sonra verilen onayla birlikte bu kez soruşturma başlatıldı.

Bu bilgi o dönemde yargı kulislerine "bomba" gibi düştü. Hem FETÖ borsası hem de usulsüzlük iddiaları, Bato için "yükseliş" devrinin sona ermesi demekti.

Müfettişlerin çalışmaları 12 Kasım 2020'de tamamlandı. Müfettiş raporunu 18 Şubat 2021'de değerlendiren HSK Birinci Dairesi, 2021/1861 sayılı kararıyla dosyayı, gereği için HSK İkinci Daire'ye gönderdi.

Ve geldik, biraz daha yakın tarihe.

HSK İkinci Daire, 2021'de kendilerine gönderilen dosyayı 28 Şubat 2023'te karara bağladı. Daire, Bato hakkında 19 sayfalık karar yazdı. Karara, HSK İkinci Daire Başkanı Mehmet Akif Ekinci ile birlikte beş üye daha imza attı.

Bu arada Bato, İzmir Adliyesi'ndeki görevinden alınarak Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Savcısı olarak atandı. Diğer bir değişle tenzili rütbeyle başka bir göreve kaydırıldı.

Görevini kötüye kullanma iddiaları

HSK İkinci Dairesi, Bato'nun durumunu iki ana başlık üzerinde değerlendirdi. İlk bölüm, Bato'nun görev ve sorumluluğuna uymayan davranışlarla ilgili: "Görevinin gereklerine aykırı hareket edip, maddi menfaat temin ederek usul ve yasaya aykırı işlemler yaptığı"

İkinci bölüm ise; "haksız mal edinme" konusunda.

HSK Müfettişleri ilk bölümde 10 ana başlık üzerinde iddiaları inceledi. İddialara adı karışanları ifadelerine başvuruldu. Deliller ortaya çıkarıldı. Ve Bato'nun da bilgisine başvuruldu elbette.

Raporun tamamını Büyüteç'e taşımam maalesef mümkün değil. Önemli bölümlerinden alıntılar yaparak süreci aktarmaya çalışacağım.

Kendisini Bato'nun yeğeni olarak tanıtan ve haklarında "nitelikli dolandırıcılık" suçundan yargılamaları bulunan Çağrı Durak'ın Murat Oktar ve Şahin Metin'le yakın ilişki içinde olduğu, bu kişilerin yaptığı işlerden menfaat temin ettiği konusu soruşturma içinde yer aldı.

Bunlardan birisi; Durak, Oktar ve Metin'in ortak olduğu şirkete, hakkında FETÖ üyesi olmak iddiasıyla soruşturma yürütülen iş insanı Ahmet Küçükbay'ın ortağı olduğu firmaya atanan kayyım ile görüşerek piyasadaki emsallerinin çok üzerinde toplamda 3.5 milyon liralık ilan verilmesini sağladığı iddiası.

FETÖ'den soruşturma geçiren iş insanı anlatıyor

Ahmet Küçükbay, müfettişlere verdiği ifade raporda şöyle yer aldı:

"Darbeden önce Çağrı isimli kişi kendisini ilgilinin yeğeni olarak tanıttığı için piyasa rayici üzerinden beş yüz bin liraya anlaştıklarını, o sırada Okan Bato'nun adının geçmesinin bir artı olduğunu, ancak darbe teşebbüsünden sonra kayyımlar döneminde piyasa rayicinin üstünde 3.5 milyon lira karşılığında sözleşmeler yapıldığını, şirketin zarara uğratıldığını beyan etmiştir."

Raporda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca alınan bilirkişi raporunda her üç sözleşmede belirlenen bedelin piyasa rayicinin üzerinde olduğu yönünde tespitler bulunduğu ifade edildi.

Raporda şöyle denildi:

"Raporda şirketin reklamların yer alacağı duvarların tamamını kiralamak için 196 bin lira ödediği halde, bu reklamlar için Küçükbay AŞ'den 4 milyon 307 bin lira alındığı, hatta aynı reklam şirketinin aynı dönemde Küçükbay AŞ dışındaki diğer müşterilerle yaptıkları sözleşmelerde bir duvar reklamının ortalama satış değeri 40 bin lira iken Küçükbay AŞ'nin taraf olduğu sözleşmelerde bu değerin 150 bin lira olarak belirlendiği görülmüştür.

Soruşturma maddesinde yer alan Çağrı Durak ve Murat Oktar'ın sahip oldukları reklam şirketinin Ahmet Küçükbay'a ait Orkide Yağları AŞ ile ilk reklam sözleşmesini 1 Haziran 2016 tarihinde yaptıkları, bu sırada Ahmet Küçükbay hakkında gözaltı ve tutuklama işlemlerin henüz uygulanmadığı ancak soruşturmanın başladığı,

Bu reklam sözleşmesi yapılırken şirketin reklam müdürü olan Tanık Ercan Erol'un da ifade ettiği gibi 'şirket sahiplerinin Okan Bato'nun yeğenleri olduğuna dair kanaatin ve dolayısıyla Ahmet Küçükbay hakkında yürütülen soruşturma dosyasında olumlu katkısı olabilir' düşüncesinin sözleşmenin aktedilmesinde etkili olduğu, diğer iki sözleşmenin de Ahmet Küçükbay tutuklanmasından sonra kayyımların imzasıyla yapıldığı anlaşılmıştır."

Kayyım anlatıyor

Kayyum Tamer Utku'nun müfettişlere verdiği ifade, raporda şöyle anlatıldı:

"Okan Bato'nun eşini hazine avukatı olmasından dolayı tanıdığını, Çağrı Durak reklam sözleşmesi yapmak istediği zaman onu araştırdığında kendilerini Okan Bato'nun teyzesinin çocuğu olarak tanıttığını duyduğunu, bunun üzerine Okan Bato'ya güvendiği için bir telefon görüşmesinde Çağrı isimli kişinin reklam işi için teklif verdiğini, etrafta bu kişilerin kendisinin yakın olarak tanıdıklarını, bu nedenle, bu şahısları tanıyıp tanımadığını Bato'ya sorduğunu, bu anlamda kendisini haberdar olmayabileceğini düşünerek bildirmek maksadıyla aradığını, Okan Bato cevaben 'yazlık komşumun oğlu, tanıyorum' diye ifade etti."

Müfettiş: İddia sübuta erdi

İfadelerin ardından müfettişin görüşü şöyle oldu:

"Dolayısı ile ilgili, isminin Çağrı Durak tarafından yakın olarak kullanıldığını için reklam sözleşmesi tarihi olan 12 Mayıs 2017 tarihi öncesinde öğrenmiştir. Ancak HTS kayıtlarına göre; ilgilinin Çağrı Durak ile 11 Ekim 2018 tarihine kadar görüşmeye devam ettiği anlaşılmaktadır.

Reklam sözleşmelerinin rayicin üzerinde değerle yapıldığını iddia edilebilir görüntüde olması, ilgili ile Çağrı Durak'ın yakın ilişkilerin bu reklam sözleşmelerinin yapılmasında etkili olduğu kanaatini pekiştirmektedir. İddianın bu yönüyle sübuta erdiği sonucuna varılmıştır."

Ünlü Savcı Bato hakkındaki rapora yarın da devam...

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.”

ODATV