Öldükten sonra değeri anlaşılan Nazım Hikmet!

Türkiye: Çelişkiler Ülkesi

Öldükten sonra değeri anlaşılan Nazım Hikmet!




Nazım Hikmet, Ölümünün 61. Yılında Anıldı: "Hepimiz Nazım’ın Kaşkolundan Çıktık"

YEREL GÜNDEM / İZMİR

Büyük şair Nazım Hikmet, ölümünün 61. yılında Moskova'daki Novodeviçi Mezarlığı'nda düzenlenen törenle anıldı. Törene katılanlar arasında Moskova Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Onursal Başkanı ve ünlü sanatçı Zülfü Livaneli de yer aldı. İpek Özbey'in sorularını yanıtlayan Livaneli, Nazım Hikmet'in sanatı ve mirası üzerine önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye: Çelişkiler Ülkesi

Dün akşamki konserin ardından Livaneli, Türkiye’nin çelişkilerle dolu bir ülke olduğunu ifade etti. Bugün Türkiye'den gelen haberlerde kayyum atamalarıyla ilgili gelişmeler yaşanırken, Moskova'da Nazım Hikmet'in anılıyor olması bu çelişkileri daha da belirgin hale getiriyor. Livaneli, "Nazım bir dönemin yasaklı şairi ama burada sahip çıkılıyor, yeni nesiller onu tanısın diye uğraşılıyor. Nazım’ın kayyumu olmaz. O derece büyük bir şiir yazarsın ki kimse tutamaz. Nazım bizim dilimizin nefes borusudur, bizim deniz fenerimizdir. Biz hepimiz Nazım’ın kaşkolundan çıktık, o bizim Puşkinimiz," dedi.

Sartre'ın Sözü ve Nazım’ın Zorlukları

Jean-Paul Sartre’ın Nazım Hikmet için söylediği "ilk ve son kez gerçek uykusunu uyuyor" sözünü hatırlatan Livaneli, büyük şairin yaşamı boyunca çektiği acıları ve 13 yıl hapiste geçirdiği zorlu yılları anlattı. "Nazım gibi bir dehayı 13 yıl hapiste çürütüyorlar. Öyle olmasaydı bu kadar erken ölmezdi. Bir şairin kalbine ne kadar büyük bir yük, 13 bahar örüyor parmaklıklar ötesinde," dedi.

Nazım’ın Şiirleri ve İlk Besteler

Nazım Hikmet’in Türkiye'den kaçmak zorunda kalmasaydı nasıl bir ülke olurdu sorusunu yanıtlayan Livaneli, aydınlara yapılan baskıları eleştirdi. Nazım Hikmet’in şiirlerini bestelediği süreçte yaşadığı zorlukları ve korkuları dile getiren Livaneli, "İsveç’e gittim 1973’te ve orada Nazım Hikmet’in Bulgaristan’da basılmış 8 cilt kitapları vardı. Başladım oradan beste yapmaya. Yürüye yürüye ‘Karlı Kayın Ormanı’ oluştu kafamda," dedi.

Nazım Hikmet’in Aşkı ve Sanatının Gücü

Nazım Hikmet’in büyük aşkı Vera’ya olan sevgisinden bahseden Livaneli, Vera’nın da Nazım’a derin bir aşkla bağlı olduğunu belirtti. "Vera’ya çok aşık olmuştu Nazım. Samimi olarak çok aşık olan bir insandı ve o aşkını da ifade ederdi. Vera’yla burada buluşuyorduk, çok hoş bir kadındı, çok tatlıydı. Nazım’a çok aşıktı, onunla yaşadı, onu andı sürekli," dedi.

Sanatın Gücü ve Nazım’ın Mirası

Livaneli, Nazım Hikmet’in şiirlerinin yasaklı olduğu dönemde bile sanatın yolunu bulduğunu ve insanların kalbinde yer ettiğini ifade etti. "1997’de Ankara’da tarihimizin en büyük konseri gerçekleşti, 100 bin kişi geldi. Nazım Hikmet orayı görsün isterdim, kendi şiirlerinin gökyüzüne haykırıldığı anları görseydi çok mutlu olurdu. Sanatın yolunu kesemiyorsun, o kendine bir yol buluyor," dedi.

Nazım Hikmet'in mirası, sanatçılar ve aydınlar için ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Livaneli'nin de dediği gibi, "Övünmeliyiz, bizim kültürümüz var, bizim büyük insanlarımız var, bizim destanlarımız var... Karacaoğlan, Yunus Emre, Dadaloğlu, Nazım, Sait Faik, Yaşar Kemal, Orhan Kemal... Bunlarla övüneceğiz." Nazım Hikmet’in anısı, şiirleri ve sanatı, yeni nesillere ilham vermeye devam ediyor.

www.yerelgundem.com

Kaynak: İpek Özbey / Sözcü