Otizm erkek çocuklarda 3-4 kat fazla görülüyor

Otizmli bireyler nasıl beslenmeli?

Otizm erkek çocuklarda 3-4 kat fazla görülüyor




Otizm erkek çocuklarda 3-4 kat fazla görülüyor

Otizmli bireyler nasıl beslenmeli?

Türkiye’de 550 bin otizm tanısı olan birey ile 0-14 yaş grubunda 150 bin civarında çocuk bulunduğu varsayılıyor. Otizm görülme sıklığının, erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3-4 kat daha fazla olduğunu belirten uzmanlar, otizm tanısı olan çocukların sağlıklı çocuklara göre daha fazla yemek yeme eğiliminde olduklarını ifade ediyor. Uzmanlar, otizmli bireylerin bağırsaklarının aşırı geçirgen olmasının ve beslenmede çok seçici olmalarının sonucu olarak pek çok vitamin ve mineral eksikliği yaşadıklarını vurgulayarak uygulanabilecek diyet seçeneklerini paylaşıyor.

 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Pınar Hamurcu, Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocukların beslenmesi hakkında önemli bilgiler paylaştı.

 

Dr. Öğretim Üyesi Pınar Hamurcu, Otizm Spektrum Bozukluğunun (OSB), Amerika Psikoloji Derneği tarafından “erken çocukluk çağında ortaya çıkan, sözel, sözel olmayan iletişim (davranışsal) ve ilgi alanında yetersizliği olan, sınırlı ve tekrarlayıcı davranışları ile karakterize nörogelişimsel bir durum” olarak tanımlandığını söyledi.

 

Her 54 çocuktan 1’inde Otizm Spektrum Bozukluğu var

 

Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) verilerinin, bugün dünya genelinde okul çağındaki her 54 çocuktan 1’inde Otizm Spektrum Bozukluğu görüldüğünü bildirdiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Pınar Hamurcu, şunları söyledi:

 

“Otizm görülme sıklığı, erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3-4 kat daha fazla. Türkiye 2015 Otizm Tarama Projesi kapsamında 44 bin 45 çocuktan 4 bin 605’inin risk grubunda olduğu saptandı. Otizm Platformu, günümüzde 550 bin otizm tanısı olan birey ile 0-14 yaş grubunda 150 bin civarında çocuk bulunduğunu varsayıyor. Otizm tanısı olan bireylerin ebeveynleri, kardeşleri, yakın akraba çevreleri de hesaba katıldığı zaman Türkiye’de otizmden etkilenen 2 milyondan fazla bireyden bahsediliyor. Kesin olmamakla birlikte otizmde genetik faktörlerin etkili olduğu görüşü hakim. Ek olarak virüsler, radyasyona maruz kalma ve ilaç kullanımı gibi çevresel etmenlerin de etkili olduğu belirtiliyor. Ayrıca beynin toksik maddelere hassasiyeti ve doğum öncesi yaşanan maruziyetlerin de ileri yaşlarda ortaya çıkan otizm ile ilişkili olduğu düşünülüyor.”

 

Otizmli çocuklara özel besinler hazırlanmalı

 

Otizm tanısı olan çocukların sağlıklı çocuklara göre daha fazla yemek yeme eğiliminde olduklarını belirten Hamurcu, “Bu durum son zamanlarda beslenme davranışı problemleri literatürde dikkat çeken bir konu haline geldi. Literatür otizm tanısı olan çocukların birçok yiyeceği reddettiğini, özel yemek yeme araçlarına ihtiyaç duyduklarını, özel besin hazırlanması gerektirdiğini, oldukça dar bir besin tercihine ve kendilerine has beslenme davranışlarına sahip olduklarını gösteriyor. Bu çocuklarda en sık görülen beslenme sorunlarının başında gıda reddi ve sınırlı besin repertuarı olduğu bildiriliyor ve bu durum duyusal problemlerle ilişkilendiriliyor. Benzer beslenme problemleri, normal gelişim gösteren çocuklarda yaş ilerledikçe ortadan kalkmaktayken otizm tanısı olan çocuklarda, problem artarak devam ediyor.” dedi.

 

Vitamin ve mineral eksikliği yaşıyorlar

 

Otizm tanısı olan bireylerin bağırsaklarının aşırı geçirgen olmasının ve beslenmede çok seçici olmalarının sonucu olarak pek çok vitamin ve mineral eksikliği yaşadıklarını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Pınar Hamurcu, beslenme desteği konusunda çeşitli tedavi yaklaşımlarından şöyle bahsetti:

Glutensiz- Kazeinsiz diyet 

Beslenmede önemli yeri olan tahıl ve ürünleri içeriğindeki gluten sebebiyle bazı hastalıklarda diyetten çıkarılıyor. Çölyak hastalığında tek tedavi seçeneği olan buğday, çavdar, arpa ve bazen de yulaf’tan yoksun glutensiz diyet otizm tanısı olan bireylerde de kullanılıyor. Ayrıca sütte bulunan kazein nedeniyle de peynir, yoğurt, ayran gibi tüm süt ve süt ürünlerinin yine otizm tanısı olan bireylerin diyetinden çıkarılmasının etkili olacağı düşünülüyor.

 

2012’de yapılan bir araştırmada, 293 otistik çocuk ve ailesi çalışmaya dahil edilmiş ve çalışmaya katılan 223 çocuğa tamamen kazeinsiz/glutensiz diyet verilirken, 70 çocuğa kısmi diyet uygulanmıştır. Uygulanan diyet sonrası gluten ve kazeini tamamen kısıtlanan çocukların kısmi kısıtlanan gruba göre gastrointestinal semptomlarında, yiyecek alejilerinde, yiyeceğe karşı duyarlılıklarında azalma ve psikolojik, sosyal davranışlarında iyileşmeler olduğu belirlendi. 

Ketojenik Diyet

Otizm ve epilepsi arasındaki ilişki karmaşık olarak görülse de, yapılan çalışmalar OSB’li bireylerin, normal bireylere kıyasla epilepsiye 3 – 22 kat daha yatkın olduğunu ortaya koyuyor. Epileptik nöbetlerin sayı ve şiddetini azaltmak için terapötik bir yöntem olarak tanımlanan ketojenik diyetin, zihinsel duruma bağlı davranışlar ve hiperaktivite için olumlu etkisinin olduğu bildiriliyor. Ketojenik diyette yağ enerjinin büyük kısmını karşılarken, protein günlük gereksinimin minimum kısmını oluşturuyor ve karbonhidratlar ciddi şekilde sınırlandırılıyor.

 

Bu konuda yapılan ilk çalışmada, yaşları 4 ila 10 arasında olan 30 OSB’li çocuğa 6 ay boyunca, 4 hafta aralıklarla ketojenik diyetin modifiye edilmiş hali olan John Radcliffe diyeti ve 2 hafta normal kontrol diyeti uygulandı. Çalışmanın sonuna kadar diyete uyum sağlayabilmiş olan 18 çocuktan 10’u ‘Çocukluk Çağı Otizm Derecelendirme Ölçeği puanlamasına göre orta veya anlamlı derecede davranışsal iyileşme gösterdi.

 

Özel Karbonhidrat Diyeti

 

Diyetteki kompleks karbonhidratlar kısıtlanırken basit karbonhidratlar tamamen çıkarılıyor. Özel Karbonhidrat Diyeti’nin irritabl barsak sendromu (IBS), çölyak hastalığı ve otizm gibi çeşitli hastalıklarda olumlu etki yaptığı görüşü hakim.

 

Bu diyetin amacı, hasar görmüş bağırsak duvarını ve bakteri üremesini kontrol altına almak, bağırsak patojenlerinin beslendiği karbonhidrat türlerini kısıtlamak ve böylece barsak florasını düzeltmektir. Diyet fermente besinlerin, özellikle ev yapımı yoğurtların ve probiyotiklerin kullanımını teşvik ediyor. Nişastalar yasaklanırken esas olarak et, tavuk, balık, yumurta, sebze, taze meyve, fındık ve yağlı tohumlardan oluşuyor. Diyet, sınırlı miktarda besin alımıyla başlıyor ve bağırsak yolları iyileştikçe kademeli olarak alınan besin miktarı arttırılıyor.

 

Feingold Diyeti

 

Fenol, organik bir bileşik olan, salisilatlarda doğal olarak bulunan ve yapay olarak üretilebilen bir bileşiktir. Fenoller renklendirici ve koruyucu gıda katkı maddesi olarak kullanılıyor. Bu gıda katkı maddelerinin ise çocuklarda hiperaktiviteye neden olabildiği bildiriliyor.

 

Fenol sülfür transferaz (PST) enzimindeki bozukluk nedeniyle otistik çocukların diyetinden de, renklendirici ve koruyucu içeren bu besinlerin veya domates gibi doğal salisilat içeren besinlerin çıkarılmasının olumlu etki yaptığı düşünülüyor. Bu nedenle özellikle renklendirici, aroma verici, koruyucu ve tatlandırıcı içeren besinlerin diyetten çıkarılması ve badem, elma, kayısı, çilek, salatalık, köri ve benzeri baharatlar ile üzüm, kuru üzüm, portakal, bal, şeftali, biber ve domates gibi yaygın reaktif salisilat içeren besinlerin de kısıtlanması öneriliyor.

Candida Vücut Ekoloji Diyeti

 

“Candida Albicans”, maya benzeri bir mantar olup, özellikle bağışıklığı baskılanmış bireylerde enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Candida’nın aşırı artışı, otizmli çocuklarda görülen konsantrasyon bozukluğu, saldırganlık ve hiperaktif davranışlar gibi sorunlar ile ilişkilendirilmiş olup, baş ağrısı, mide sorunları, gaz ağrısı, yorgunluk veya depresyon ile de ortaya çıkabiliyor. Candida Vücut Ekoloji Diyeti, Candida’nın yayılımını engellemek, bağırsağın sağlığını desteklemek ve asit/baz dengesini sürdürmek amacıyla; asiditesi düşük olan, düşük şeker ve nişasta içeren ya da içermeyen kolay sindirilebilir, fermente besinleri ve diğer katı beslenme önerilerini içeriyor. Ham lahana turşusu ve diğer kültürlenmiş sebzeler, hayvansal olmayan sütle yapılan kefir ve yoğurt gibi birçok fermente besini içeriyor. Glutensiz olmasının yanı sıra, pirinçsiz, mısırsız ve soyasızdır. Diyette sadece kinoa, darı, kepekli buğday ve amarant gibi birkaç besinin tüketimi serbesttir.

 

Elimine Alerji Diyetleri

 

Otizmli bireylerde sindirim ve bağışıklık sistemindeki anormallikler nedeniyle besin hassasiyeti ile sık karşılaşılıyor. Sindirilmeyen karbonhidrat veya aminoasitler, barsakta yararlı bakterilerin bu ögelere reaksiyon göstermesine yol açıyor. Bu nedenle besin alerjisi veya intoleransı için gerekli testlerin yapılarak sorunun belirlenmesi önerilİyor veya şüphelenilen besinin 2 haftalığına diyetten çıkartılması ve aynı besin diyete tekrar eklendiğinde alerjik semptomların gözlenmesi tavsiye ediliyor. Diyetten çıkarılacak besinler arasında süt, buğday, soya, yumurta, yerfıstığı, fındık, balık ve kabuklu deniz ürünleri bulunuyor.

 

Düşük okzalatlı diyet

 

Otizmin patogenezinde hiperoksalemi ve hiperoksalürinin rol oynayabileceği düşünülmektedir. OSB olan çocuklarda oksalat metabolizmasını incelemek amacıyla yapılan bir çalışmada OSB olan çocuklarda kontrol grubuna göre, idrarda 2.5 kat, plazmada 3 kat daha fazla okzalat seviyesi ölçülmüştür. Oksalat bakımından zengin gıdaların (ıspanak, kakao, siyah çay, incir, limon kabuğu, yeşil elma, siyah üzüm, kivi, mandalina, çilek, yulaf, buğday, darı, yer fıstığı, kaju fıstığı, fındık, badem, yaban mersini) diyetle düşük miktarda verilmesinin faydalı olabileceği görüşü vardır.