Özel bankalar yine hedefte
Albayrak’ın ‘stokçulukla’ suçladığı özel bankaların kredileri azalıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Maliye Bakanı Albayrak, kredi kullandırmaktan kaçınan özel bankalara yüklendi. Kamu bankalarının kredi miktarı artarken, Albayrak’ın ‘stokçulukla’ suçladığı özel bankaların kredileri azalıyor.
Covid-19 salgını nedeniyle duran ekonomik aktiviteyi canlandırmak için gözler yeniden özel bankalara çevrildi. Türkiye'nin 2018'de yaşadığı ekonomik krizin ardından belirginleşen kamu ve özel banka ayrımı, bir kez daha ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Maalesef özel bankalar bu süreçte hiç de iyi bir imtihan vermiyorlar. Özel bankaların da üzerine düşeni yapmasını bekliyoruz” sözleriyle rahatsızlığını dile getirdi. Hafta başında ‘özel bankaların da elini taşın altına koymasını’ isteyen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, eleştirilerinin dozunu artırarak, bankaları ‘stokçulukla’ suçladı. Albayrak, “Milletin ihtiyacı olan maskeyi stoklayanlar neyse, vatandaştan topladığı parayı en çok ihtiyaç olan böyle bir dönemde millete sunmak yerine stoklayanlar da aynıdır.” dedi.
BDDK’nın verilerine göre, özel bankaların kredi hacmi azalıyor.
Özel bankaların bir kez daha iktidarın hedefinde yer almasına neden olan tablo, Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu'nun (BDDK) verilerinden kaynaklanıyor.
BDDK’nın haftalık verilerine göre, özel bankaların kredi hacmi 27 Mart ile 3 Nisan tarihleri arasında 3,8 milyar TL azaldı. Kamu bankalarının kredi miktarı ise 9 milyar TL arttı. Kamu, özel ayrımı bir kez daha net bir şekilde ortaya çıktı. ‘Özel sektör iktidarın çağrılarına yanıt verip kredi musluklarını açarak, ekonomik aktivitenin canlanmasına katkı sağlar mı?' sorusuna yanıt veren uzmanlar, özel bankaları ‘ticari ve kar amaçlı kuruluşlar’ olarak tarif ederek bu beklentinin ‘rasyonel olmadığını’ düşünüyor.
Özel bankalar risk almıyor
GCM Yatırım Araştırma Müdürü Dr. Tuğberk Çitilci, "Özel banka ticari faaliyet gösterir, amme hizmeti yapmaz.” diyerek, şunları söyledi:
Dr. Tuğberk Çitilci
"Özel bankaların ticari işletme olduğu, amaçlarının aktif-pasif üretiminde kâr elde etmek olduğu unutulmamalıdır. Kredi vermede isteksiz davranmaları, ekonomik olarak rasyoneldir. Bugünkü dinamiklere baktığımızda insanlar işlerinin olup olmayacağını bilmiyor. İşletmelerin kredi alabilme güçleri olsa bile üç ay sonra işlerinin devam edip etmeyeceğini bilmediklerinden, bankalar o riske girmek istemiyorlar.”
TERA Yatırım ekonomisti Enver Erkan ise, "Özel bankalar şu ortamda kriz yüklenicisi olmak istemiyorlar” diyerek, “Şimdi öncelik, firmaları yaşatmak. Ancak talep ve üretim yokken ihracattan durumu kurtaramayan reel sektör, nakit akışı sıkıntısı yaşar. ‘Benim kredim geri dönmez' endişesiyle bankalar çok ketum tutum içerisindeler.” değerlendirmesini yaptı.
Enver Erkan
Özellikle İçişleri Bakanlığı genelgesiyle faaliyetlerine ara veren ve çoğunluğu Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyesi işletmelerin, kredi başvurularının geri çevrildiği yönünde şikayetler var. Uzmanlar, özel bankaların kredi ötelemesine de yanaşmamasının, ‘kredisini hali hazırda ödeyemeyen işletme, faaliyetinin olmadığı bir yerde yeni krediyi hiç ödeyemez’ yaklaşımından kaynaklandığını belirtiyor.
Kamu-özel ayrımı artacak
Kamu ve özel bankaların kredi politikasındaki farklı tutum, 2018 krizinden sonra belirginleşti. O dönemde kamu bankalarının kredileriyle ekonomik yavaşlama frenlenmeye çalışıldı. Hükümet, Kredi Garanti Fonu (KGF) ile şirketlere ucuz faizli kredi destek paketi kullandırdı. 2018’de Rahip Brunson Krizi diye adlandırılan ABD ile yaşanan siyasi gerilim, dolar kurunu 7,10 TL’nin üzerine çıkarmış, bu da döviz borcu olan şirketlere kur şoku olarak yansımıştı. Özellikle bu dönemde Türk Telekom, Doğuş, Yıldız Holding ve birçok inşaat şirketi bankalara olan borcunu yeniden yapılandırdı. Hürriyet'in içinde bulunduğu Doğan Medya Grubu’nu Ziraat Bankası kredisiyle alan Demirören grubuyla birlikte pek çok inşaat şirketinin de kredi borcunu geri ödemediği kamuoyuna yansımıştı. Bu dönemde, banka kredilerinin “takibe düşen alacaklar” kategorisi, yabancı derecelendirme kuruluşlarının raporlarında ‘tek haneli yüksek rakamlar’ olarak duyuruldu.
Ekonomist Erkan, 2018 krizinden sonra takibe düşmüş kredi alacaklarında artış eğilimi olduğunu hatırlatarak, “Ekonomik toparlanma vardı. Faizler düşmeye, krediler artmaya başlamıştı ki salgın geldi ve yeniden 2018 koşullarına dönüldü. Reel sektör operasyonelliğini kaybettiği için tekrar nakit akışı sıkıntısı yaşanmaya başladı.” dedi.
“Özel bankaların tökezlemesi bütün sistemde domino etkisi yaratabilir.” değerlendirmesi yapan Dr. Çitilçi de, "Önce kendi bilançolarını koruyacaklar ki tüm bankacılık sisteminin bilançolarını koruyabilsinler. Özel bankaların bilançolarındaki bozukluk, tüm bankacılıkta da bir bilanço krizini tetikleyebilir.” diye konuştu.
Aslı Işık
Deutsche Welle Türkçe