Özgür Özel Filistin’e gidecek de nasıl gidecek?
Özgür Özel Filistin’e nasıl gidecek?
Özgür Özel Filistin’e gidecek de nasıl gidecek?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, bir türlü “PKK/DEM’likçiler”in dairesinden çıkamaması bir tarafa, Netanyahu’nun çeteleri Filistin’i bombalarken Filistin’e gideceğim, demesi anlamlı. Bunu özellikle berteyim. Ancak bu açıklamasında da bir “arıza” var.
Filistin’e gideceğini, TBMM’de ortak bildiriye imza atıp atmamama tartışmasından önce, 23 Aralık 2023’te, Nevşehir’de Mustafa Kemal Atatürk’ün Hacıbektaş’a gelişinin 104. yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen törende söyledi. Hacıbektaş’ta olunca, ister istemez söz Alevîlere geldi, Madımak’a geldi.
“Alevîler” ve “Madımak” arasında bağlantı kurulamaz. Bunu özellikle belirteyim. Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılması, 30’dan fazla insanımızın katli yüreğimizi yakan öyle müessif bir hâdise ki, anlatılamaz!
Ancak... Bu hâdise, Alevîliğe karşı gösterilemez. Hatta, 12 Eylül öncesi Alevî meşrepliler üzerine gelinmesi meselesi de tartışmalıdır. O dönemin “sağ” ve “sol” kavramları, bu kavramlar içinde yer alan kitleler hususunu çok iyi tahlil etmek gerektiği gibi, aramıza giren görünmez ellerin kimleri kimlere karşı kışkırttığını çok iyi bilmemiz gerekir.
Özgür Özel, bir siyasî liderdir. İdeolojik sınırlamalardan uzak durmak mecburiyetindedir.
Ne yazık ki, Hacıbektaş’ta yaptığı konuşma, ideolojik sınırlamaların içinde kalmıştır. Filistin’e gitme meselesinde bile ideolojik sınır çizmiştir.
Özgür Özel’e hatırlatırım... Alevîlik, Bektaşîlik üzerinde duran gazeteciler-yazarlar sıralamasında belki ilk sıradayım. Kitabımız da var.
15 Ağustos 2023’te, bu köşede çıkan “Hacı Bektaş-i Velî’yi nasıl bilirsiniz?” başlıklı yazımdan şu satarlar bir fikir verecektir:
“‘Kıymetler’in, Alevîsi, Sünnîsi olmaz.
Alevîliği Anadolu’da, Bektaşiliği Balkanlarda, Bektaşîliği ve Alevîliği yaşayanlar arasında araştırdım ve yazdım.
Çok insan, Bektaşîliği de Alevîliği de ‘ideolojik çizgi’ye çeker. Kimi düşmandır, kimi dosttur.
Kıymetlerimizi kesinlikle, ideolojik sapmaların dışında tutmalıyız ve senin Bektaş’ın, benim Ali’m, dememeliyiz. Her şeyden önce ‘mitleştimek’ten kaçınmalıyız.
‘Kıymetler’ ‘esâtirî’ dille anlatılır. Buna ister ‘mitolojik’, ister ‘masalsı’ deyin... Bütün bu adlandırmada ‘abartı’ vardır. Kıymetler yüceltileceği için efsaneleşmenin önü kesilemez. Ancak, ‘esatirî’yi ‘din’ mesabesine getirirsek, ayrışma kaçınılmazdır.”
***
Özgür Özel, sanıyordum ki, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tansu Çiller ve Pakistan Başbakanı Benazir Butto’nun 3 Şubat 1994’te, Sırpların Boşnaklara saldırılarının tam ortasında Saraybosna’ya gitmelerini örnek almış. O da Filistin’e gitmek istiyor. Biz, Filistin’e örnek için, Tansu Çiller ve Benazir Butto’nun korkusuz hareketini takip eden bir gazeteci olarak bu köşede yazdık... Sözü İslâm ülkesi liderlerinin Gazze’nin Mısır’a açılan Refah kapısında toplanmalarına, İsrail’i ikaz etmelerine getirdik. Hatırlarsınız.
Özgür Özel’in konuşma metninin tamamını okuyunca yine “idelojik sınır” içinde kaldığını anlıyoruz. Filistin’e destek örneği Deniz Gezmiş’miş. Bir de diğer parti başkanlarını birlikte hareket etmeye çağırıyor.
Özgür Özel’in, Hacıbektaş’taki konuşmasında Alevîlerden, Madımak’tan sonra sözü Filistin’e getiriyor:
“Bugün Filistin’de, Gazze’de İsrail devleti, kendisine karşı yapılan bir terörist saldırıyı bir başlangıç kabul ederek, kendi kaybettiği sivil kayıplara hepimiz ağlarken, bu sefer dönüp Filistin’de 20 bine yakın insanı, bebeği çocuğu katletmiştir, katletmeye devam etmektedir. Bugün 18 bin tane civciv ölse, dünyanın herhangi bir ülkesinde bu bütün dünyada birinci haberdir. Ama günün birinde Bosna Hersek’teki mezalime susanlar, bugün katliamın bir tarafı İsrail olunca Filistin’deki katliama susmaktadırlar. Arafat ile kurduğu ilişki ile Filistin devletiyle kurduğu ilişkiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı Karaoğlan Bülent Ecevit’in yaklaştığı gibi, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yaklaştığı gibi Filistin davası, bizim davamızdır.”
Hadi Bülent Ecevit’i anladık. Neticede politikacı ve başbakanlık makamında beş defa oturdu. Deniz Gezmiş de ne oluyor?!
Bu isim söz konusu olunca, “ideolojik saplantı” beliriveriyor.
Zamanında, sol/komünist militanlar, Siyonistlere karşı savaşan Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi ve El-Fetih kamplarına katıldılar. Bu militanlardan bir olan Faik Bulut’un ifadesiyle “Devrimci sol militanlar devrim pratiğini öğrenmek için gizlice Suriye’deki Filistin kamplarına gittiler. Türkiye’ye geri dönüp şehir ve kır gerillalığına soyundular.”
İsrail’in saldırısında Türkiye’den giden çok insan öldüğü gibi, yakalanıp hapse atılanlar da oldu. (Faik Bulut da hapsedilenlerden biriydi.)
Sol/komünist örgüt mensuplarının bu kamplara gidişleri, Filistin davasına destekten ziyade, kendilerini Türkiye’de silahlı hareket başlatmak için yetiştirmekti.
“CHP Genel Başkanı” sıfatını taşıyan Zat-ı Muhterem ideolojik saplantılardan kurtulmalı; önce bu partinin kurucusu M. Kemal Atatürk’ü anlayabilmek için temrin yapmalı, sonra bütün Türkiye’ye ve hatta, Bülent Ecevit gibi, bütün Türk dünyasına seslenebilmelidir.
ARSLAN TEKİN / YENİÇAĞ