YUSUF İNAN YAZDI...
Özgür Özel’den İfade Özgürlüğü Vaatleri: CHP’nin Gerçek Yüzü Bu Mu?
CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı İsrail'le ticaret nedeniyle protesto eden 9 kişinin tutuklanmasına tepki gösterdi. Özel, "Bir sonraki Cumhurbaşkanımızın yönetiminde protesto hakkını kullanan hiç kimse tutuklanmayacak." dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e, CHP'nin hiçbir zaman böyle bir erdeme sahip olmadığını ve bundan sonra da olamayacağını anlatan yaşanmış olaylar zincirini hatırlatmak istedim.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Villasını Kim Haber Verdi?
Kemal Kılıçdaroğlu, o gün villa yaptırdığını inkar etti. Yazı dizisinin başlığını değiştirdim. Monotonluk olmasın. Madem eski defterleri açıyoruz, tam açmakta fayda var.
Malum olduğu üzere, Aziz Kocaoğlu Yerel Gündem Gazetesi’ne saldırıyordu. Zabıtalar Yerel Gündem Gazetesi’nde adeta mesai yapıyordu. “Tabelayı indirin!” dediler. İndirdik. Yine geldiler.
Bu Sefer Neden Geldiniz?
Neden tabela takmadığımızı merak etmişler. O günlerde katil olmamışsam, Allah’a şükretmem lazım. Çok damarıma bastılar. Misafirler var, müşteriler var; onlarca zabıta hürra içeri dalıyor. “Ölür müsün, öldürür müsün?” Ak Parti İl Başkanı’na söyledim. Boynunu büktü. Yolda Ürdün Fahri Konsolosu ve Ak Parti İl Genel Meclisi Üyesi Ömer Kaplan’a rastladım. “Abi, biz o işlere karışmıyoruz.” dedi.
Ak Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan, İzmir’i kimlere emanet ettiğini benden öğrensin!
Fakslarla Gelen Sessizlik
CHP Genel Merkezi’ne, Deniz Baykal’a, o günlerin en popüler adamı Kemal Kılıçdaroğlu’na, tüm CHP milletvekillerine faks çektim. Olayı anlattım. Hiç kimsenin dikkatini çekmedi!
Bir kişi geri döndü. O da CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan. Selçuk Ayhan, CHP’nin adam gibi milletvekillerinden biriydi. Telefonla aradı. "Bir CHP'linin yönettiği belediye böyle bir şey yapamaz." dedi. Mutlaka ilgileneceğini söyledi.
İki gün sonra aradı. "Aziz Bey ile bizzat görüştüm. Aziz Bey, Nuh diyor, peygamber demiyor. Bir türlü ikna edemedim." dedi. CHP adına özür diledi. Genel Başkan’a da ilettiğini söyledi.
O zaman CHP’nin başında Deniz Baykal vardı. Anladım ki balık baştan kokuyordu. Ak Parti’de milletvekili yoktu. İl teşkilatı sessizdi. Belediye Meclisi’ndeki Ömer Kaplan yan çiziyordu! Çaresiz ofisi taşımak zorunda kaldık. Adresi gizledik!
Villa Haberinin Perde Arkası
Çok geçmeden Deniz Baykal’ın kasetleri çıktı ve CHP dünya aleme rezil oldu. Yerine Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Kemal Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan'ın villasına takmıştı. Sabah akşam dilinde Erdoğan'ın villası vardı. O günlerde Aziz Kocaoğlu köşeye sıkışmıştı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı benim için BBG evi gibiydi. Kocaoğlu’nun içtiği kahveden, odasına girip çıkanlara kadar her şey an be an bana iletiliyor, ben de yazıyordum.
Hemşerim olduğu için kendisini dinleyenleri de haber verdim.
İşte o günlerde Kocaoğlu’nun bürokratlarından biri aradı. Dostça bir araya gelmek istedi. Gazeteye davet ettim. Gizlediğim adresi verdim. Geldi! Yanında getirdiği hediye, Kemal Kılıçdaroğlu'nun villasıydı. Adres, kroki, fotoğraflar hepsi vardı. Düşünün, CHP’li bir Belediye Başkanlığı’nın ve Aziz Kocaoğlu’nun atadığı bürokrat, CHP Genel Başkanı’nın yaptırdığı villanın bilgilerini getiriyordu.
Ne yapayım, teşekkür ettim. Ve haberi yazdım. “Kemal Kılıçdaroğlu da villa yaptırıyor, işte fotoğrafları!” dedim. Haber Türkiye genelinde patladı. Kılıçdaroğlu, Show TV’de canlı yayında villayı inkar etti. Ancak ulusal medya haberi doğruladı. Bunun üzerine, "Benimki villacık, taksitle aldım." dedi.
Sonuç: CHP ve Özgürlük Çelişkisi
Bu süreçte şahsıma yapılan baskılar anlatılamayacak kadar ağırdı. CHP’liler demokrasi, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi kavramları sever. Ancak olay Kılıçdaroğlu'nun villası olunca her şey unutuldu ve ben CHP düşmanı ilan edildim. Halbuki haberi getiren CHP’nin kendi bürokratıydı.
Kimse benim doğruluğumu sorgulayamadı. Çünkü Yusuf İnan dosdoğru bir gazetecidir! Haksızlıkların, ihanetlerin, iftiraların bedeli mutlaka tahsil edilir. Ancak bunu ben değil, ilahi adalet yapar.
CHP Neden Oyunu Artıramıyor?
CHP’nin basın özgürlüğü ve demokrasi sicili, halk nezdinde güven kaybına neden oluyor. Özgür Özel’in “Protesto hakkı kutsaldır.” açıklaması güzel bir temenni olabilir, ancak geçmişteki olaylar bu sözlerin gerçekçiliğini sorgulatıyor.