Passauer Neue Presse: Çin’in gelişimi korku ve saygı uyandırıyor
Trump’ın Ukrayna bağlantılarına ilişkin yorumlar öne çıkıyor.
Alman basınında Çin Halk Cumhuriyeti’nin 70 yılda katettiği yol, Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinin yıldönümü ve Trump’ın Ukrayna bağlantılarına ilişkin yorumlar öne çıkıyor.
02.10.2019 - Alman basınından özetler
Passauer Neue Presse'deki yorumda kuruluşunun 70'inci yılını kutlayan Çin Halk Cumhuriyeti'nin giderek artan ekonomik ve siyasi gücüne dikkat çekiliyor.
“Çin, dünya tarihi sahnesine adeta şiddetli bir tayfun gibi geri döndü. Ekonomideki başarısının yanı sıra giderek büyüyen bir küresel güç olarak ortaya çıkışı hem korku hem de saygı uyandırıyor. Saygı uyandırıyor, çünkü ülke yoksulluktan ihracat şampiyonluğuna evrildi. Korkunun nedeni ise Çinlilerin siyasi kudreti dünyadaki özgürlükçü demokrasiye tehlikeli bir karşı plan yaratıyor. Devlet Başkanı Şi Cinping, bir savaş tehdidi havasında hiçbir gücün Çin’i durduramayacağını söylediğinde maalesef haklı. Siyasi gerçekçilik her ne kadar bu gücü küçümsememeyi gerektirse de, bu (Çin’in) önünde eğilinmesi gerektiği anlamına da gelmiyor. Hong Kong’un da gösterdiği gibi Çin vatanseverliği ve özgürlük iradesi birbirine uyan kavramlar değil.”
Aynı konuyu ele alan Neue Osnabrücker Zeitung’daki yorumda Çin Halk Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği’nin (AB) tarihi ve geldikleri nokta karşılaştırılıyor:
“Yapılan eleştirilen arkasında kesinlikle bir takdir var. Almanya’nın gücünü ve olanaklarını değerlendirmek isteyen, önce Çin’in gelişimini kabul etmeli. Sonuca odaklanarak, uzun vadeli bir bakış açısıyla ve sonsuz bir hırsla hem devlet yönetimi hem de toplum gelişimin devamı için çalıştı. Avrupa da bunu yapıyor mu? Çin Halk Cumhuriyeti’nden yalnızca üç yıl sonra 1952’de bugünkü AB’nin ilk adımı, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu olarak atıldı. 70 yılda nereye evrildiğini söylemekse kolay değil. Kesin olan günümüzde Çin’in daha güçlü bir konumda olduğu.”
Frankfurter Allgeimene Zeitung'daki yorumda ABD Başkanı Trump’ın Ukrayna’yla ilişkilendirmekte ısrarcı olduğu skandalların arka planına dikkat çekiliyor:
“Başkan Trump’ın bir Ukrayna takıntısı olduğunu görmezden gelmek mümkün değil. Bu Devlet Başkanı Selenski’nin kendi lehine gerçekleştireceğine inandığı masallardan kaynaklanıyor olabilir: Amerikan seçimlerine müdahale edenlerin Rus hackerlar değil, Demokratlardan bu yönde talimat almış Ukraynalı hackerlar olduğu gibi. Ya da Joe Biden’ın Başkan Yardımcısı olduğu dönemde yalnızca oğlunu kurtarmak için bir Ukrayna başsavcısının görevden alınması yönünde baskı yaptığı gibi... Trump’ın bir Hillary Clinton’ın e-posta skandalını Ukrayna’ya bağlamadığı kalmıştı; ki bu hafta onu da yaptı.”
Almanya 3 Ekim'de Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesinin 29'uncu yılını kutlamaya hazırlanıyor. Rhein Zeitung’daki yorumda birleşmenin üzerinden geçen bu uzun zaman dilimine rağmen iki Almanya’nın birbirini hala tanımadığı vurgulanıyor:
"Duvarın yıkılmasından tam otuz yıl sonra dahi birbirimiz hakkında çok az şey biliyoruz: Dönemin ‘işçi ve çiftçi devleti’ hakkında ya da burada sosyal ekonominin tüm avantajları ve riskleriyle kuruluşu hakkında… ‘Doğulular' ve ‘Batılılar' günümüzde nadiren Heiligendamm'da, Annaberg'de, Erfurt'ta, Cochem’de ya da Westerwald’da bir araya geliyor. Bunun yerine Puket, Antalya ya da Aida’da birbirlerini boğazlıyorlar. Artık birbirimizi tanıma ya da yeniden tanışma zamanı. Birbirimizi önyargısız ve art niyetsiz dinlemenin vakti. İster bir armağan, ister bir yük olarak görelim: Yeniden birleşme bizim ortak mirasımız olarak kalacak.”
Deutsche Welle Türkçe