Patronlar isyandan korkuyor

Adaletsizlikler sosyal ve siyasi dengeleri sarsıyor.

Patronlar isyandan korkuyor




TÜSİAD’ın Ankara’da yaptığı yılın ikinci Yüksek İstişare Konseyinde konuşan YİK Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski’nin konuşmalarında, hukukun üstünlüğü, kurallı-liberal ekonomi, işsizlik, eğitim ve kadın sorunları ön plana çıktı...

 TÜSİAD’ın Ankara’da yaptığı yılın ikinci Yüksek İstişare Konseyinde konuşan YİK Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski’nin konuşmalarında, hukukun üstünlüğü, kurallı-liberal ekonomi, işsizlik, eğitim ve kadın sorunları ön plana çıktı. Özilhan konuşmasında Şili örneğini vererek, sokak hareketlerinin de ülkeleri zorladığını belirtti. Özilhan, “Adaletsizlikler sosyal ve siyasi dengeleri sarsıyor. Örneğin, sokak hareketleriyle sarsılan Şili gelir adaletsizliğinin en şiddetli olduğu ülkelerden birisi" dedi.

TÜSİAD’ın geleneksel olarak Ankara’da yaptığı yılın ikinci Yüksek İstişare Konseyinde, “sosyal adaleti” ön plana çıktı. YİK Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski’nin konuşmalarında, Hukuk üstünlüğü, kurallı-liberal ekonomi, sosyal adalet, işsizlik, eğitim ve kadın sorunlarına vurgu yapıldı. Konuşmaların konu başlıkları “yapısal reform” gündemi gibi sıralandı. YİK Başkanı Tuncay Özilhan, Şili örneğini vererek, gelir dağılımı adaletsizliğinin sosyal sıkıntılara yol açabildiğini hatırlattı.

TUNCAY ÖZİLHAN: GELİR DAĞILIMI BOZULUYOR, İŞSİZLİK ÇOK YÜKSEK

TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, sık yapılan seçimler ve gergin siyasetin gündeme hakim olması nedeniyle sosyo-ekonomik sorunların ihmal edildiğini vurguladı. Bu sorunların başında gelir dağılımı geldiğini söyleyen Özilhan, 2010’a kadar iyileşme gösteren gelir dağılımının daha sonra bozulmaya başladığını belirterek şunları kaydetti:

“İşsiz sayısı 4 milyon 650 bine ulaştı. Ekonomideki sıkıntılar en çok toplumun en yoksul kesimlerini etkiledi. İşsizlerin yüzde 17’si nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar. İnşaatta 500 bin kişi işsiz kaldı. Para ve maliye politikaları ile konjonktürden kaynaklı sorunlarda bir parça hafifleme görülmüşken, şimdi yoksullukla mücadele ve gelir dağılımının daha adaletli hale getirilmesi konusuna çaba harcamak gerekiyor” dedi.

ŞİLİ ÖRNEĞİ

Dünyada da yoksul ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki olağanüstü gelir farkının 1930’lu yıllara benzediğini belirten Özilhan, sokak hareketlerinin de ülkeleri zorladığını belirterek, “Adaletsizlikler sosyal ve siyasi dengeleri sarsıyor. Örneğin, sokak hareketleriyle sarsılan Şili gelir adaletsizliğinin en şiddetli olduğu ülkelerden birisi. Refahın daha adil paylaşılması, ekonomik ve siyasi istikrarın temel belirleyicilerinden birisi” dedi.

BÜYÜME-İŞSİZLİK: İŞSİZLİĞE KARŞI İLAVE TEDBİR GEREKLİ

Dünya gazetesinden Mehmet Kaya’nın haberine göre Tuncay Özilhan, ekonominin yeniden büyüme sürecine girdiğini ancak gerek iç talep, gerekse dış talepteki baskıların büyümenin yüksek hızda olmasını engellediğini vurgulayarak, istihdam kaybının 800 bin kişilere ulaştığına işaret etti. Özilhan, “Ekonominin yavaşlaması ya da hızlanmasının istihdam üzerindeki etkisi zaman alır. Ekonomi büyüme sürecine girerken işsizlikteki düşüşün arkadan gelmesi beklenen bir durum. Ancak ekonomik daralma düşük gözükmesine rağmen işsizliğin bu kadar yüksek seviyelere gelmiş olması son derece endişe verici. Bu durumun çözümü için sadece büyümenin geri dönmesini beklemek yetmeyebilir, ilave tedbirler alınması gerekebilir” dedi.

DÜNYA KRİZLİ BİR DÖNEMDE

Dünyanın siyasal olarak krizli bir döneme girdiğini, Türkiye’nin de bundan “muaf olmadığını” söyleyen Tuncay Özilhan, yapısal sorunlara eğilerek, demokrasi, kurallı liberal ekonomi, hukuk üstünlüğü temelli çözümler üretilmesi gerektiğini vurguladı. Özilhan, “Uzun vadede vatandaşımızın huzur ve refahı, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, kadın-erkek eşitliği, sosyal adalet, adaletli gelir dağılımı, tüm bireyler için kaliteli eğitim, ifade özgürlüğü, doğal ve kültürel mirası koruma hedefleri doğrultusunda kat ettiğimiz mesafeye bağlı olacak. Bu hedefler doğrultusunda ilerlerken asla vaz geçemeyeceğimiz ilke ise laiklik. Laiklik bu ülkenin çimentosudur. ..Uzunca bir süreden sonra kısa vadeli sorunların ağırlığının hafiflediği bu dönemde, elbirliği ile bizi hedefimize ulaştıracak olan rotaya kilitlenmemiz gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Tuncay Özilhan, konuşmasının önemli bir kısmını eğitime ayırarak, eğitimde fırsat eşitliğinin bozulduğunu ayrıca eğitimde ciddi kalite sorunlarının olduğunu belirterek, “Bulgular (eğitimdeki) sorunun sadece telafi programları ile çözülemeyecek kadar yapısal olduğunu ortaya koyuyor. ..Halihazırda dünyadaki akranlarının gerisinde kalan çocuklarımızı bugüne ayak uydurur hale getirmek de yetmiyor” dedi. Tuncay Özilhan, eğitime ayrılan kaynağın da reel olarak artırılması gerektiğini belirtti.

“ENERJİ VE ALTYAPI YATIRIMLARINDAKİ HATALARIN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ”

Tuncay Özilhan, Türkiye’nin kaynaklarını değişim ve yüksek katma değerli alanlara ayırması gerektiğini vurgularken, süreçlerin iyi planlama ile başlaması ve uygulanması gerektiğini vurguladı. Özilhan, “Aksi halde ulaşmak istediğimiz hedeflere ulaşamayız. Üstüne bir de lüzumsuz yere kaynak israfı ve çevre tahribatı yapmış olur, para ve zaman kaybederiz. İşte enerji sektöründe, altyapı yatırımlarında, kentsel dönüşümde ve hatta eğitimdeki planlama hatalarının bedelini hepimiz ödüyoruz”

KASLOWSKİ: TÜRKİYE MÜTTEFİKLERİYLE İLİŞKİLERİNİ TAMİR ETMELİ

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski de konuşmasında Türkiye’nin batı ittifakındaki yerini netleştirmesi ve iklim değişikliği, sayısal dönüşüm başta olmak üzere gelecek dönem ekonomik, sosyal süreçlere uyum sağlaması gerektiğini vurguladı. Kaslowski kadınlara yönelik şiddetin de ağır sorunlardan biri olduğunu belirtti.

Dünyanın iktisat politikalarından öte, kalkınmayı öne aldığını belirten Kaslowski, bunun da ancak insan kaynağıyla sağlanabildiğini, eğitimin de bu noktada en önemli unsur haline geldiğini vurguladı.

Kaslowski, TÜSİAD’ın çevre duyarlılığına yönelik girişimleri de desteklediğini hatırlatarak bu konuda bütün kesimlerin bilincinin artması gerektiğini anlattı.

TÜRKİYE’NİN ÇIKARI AB

“Hem ülke hem Türk iş dünyası olarak 2020’li yıllarda da çıkarlarımız, Avrupa Birliği’nin gidişatıyla uyum içinde olduğumuz taktirde korunacaktır” diyen Simone Kaslowski, Türkiye’nin denge politikası izlemesi gerektiğini anlattı.

Küresel siyasetin sıkıntılı bir döneme girdiğini belirten Kaslowski “Küreselleşme vites değiştiriyor. Göstergeler tarife dışı koruma eğilimlerinin güçleneceği, bölgesel gruplaşmalar etrafında şekillenecek bir döneme girdiğimizi düşündürüyor. Hesabımızı da buna göre yapmalıyız. Bunlarla başetmek için Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi daha iyi ve güçlü bir düzeye, derinliğe getirmeliyiz. Karşılıklı şikayetlerimizi müzakereler yoluyla gidermeye çalışmak zorundayız” diye konuştu. AB’nin kendisini yeniden yapılandırdığını belirten TÜSİAD Başkanı, “Türkiye olarak biz de Avrupa ilişkimizde ve stratejik üyelik hedefimizde ilerlemeler sağlayabiliriz. Bu ilerlemeler bizi çok daha güçlü kılacaktır” diye konuştu.

TÜRKİYE GELENEKSEL MÜTTEFİKLERİYLE İLİŞKİLERİ TAMİR ETMELİ

“Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın güneyi kolayca durulmayacak. Ortadoğu’nun yeni güç dengesi şekillenemiyor.” diyen Kaslowski, Arap ülkeleri ve İsrail’in İran’ın güçlenmesine karşı sert tutum sergilediği, Türkiye’nin de güvenlik için harekatlar yaptığını hatırlatarak, “Yakın müttefikimiz ABD ile ilişkilerin hayli fırtınalı bir evrede olduğunu görüyoruz. Suriye iç savaşı hararetini kaybederken, ülkemiz de geleceğe yönelik önemli tercihler yapmak durumunda. Rusya’dan alınan S400 füzeleri nedeniyle müttefiklerimizle aramızda bir sürtüşme var. Ülkemizin çıkarı, Rusya ile iyi ilişkilerini sürdürürken ait olduğu ittifakın üyeleriyle arasındaki anlaşmazlıkları aşmaktan geçiyor. Müttefiklerimiz de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra zedelenen güven ilişkisinin tamiri için adım atmalıdır” dedi.

EKONOMİDE KIRILGANLIKLAR DEVAM EDİYOR

Simone Kaslowski, büyüme trendine girilmesine rağmen başta işsizlik olmak üzere ekonomik kırılganlıkların devam ettiğini belirtti. Türkiye ekonomisin yüzde 5’in altında büyümesi halinde işsizlikte gerileme görülmeyeceğini belirten Kaslowski, “Ekonomi büyümeye geri dönülmesine rağmen bugün yatırım ortamının iyileştiğini, kırılganlıkların sona erdiğini söylemek henüz mümkün değil. Güven ortamını yeniden tesis etmeliyiz; bunu yapmanın yolu; hukuk devleti ilkelerini gerçek anlamda uygulamaktan, rekabetçi piyasa ekonomisi ilkelerinden taviz vermemekten, para ve maliye politikalarında tutarlı ve öngörülebilir hareket etmekten geçiyor” dedi. Kaslowski, yüksek kamu ve özel sektör dış borcunun risk unsuru olmayı da sürdürdüğünü vurguladı.

Konuşmamı bitirmeden önce, ülkemizin kanayan yarası olan kadına yönelik şiddet konusunda endişe ve düşüncelerimizi bir kez daha üstüne basarak paylaşmak istiyorum. Bu konu hepimiz için çok büyük üzüntü kaynağıdır. İstanbul Sözleşmesi’nin önleme, koruma, kovuşturma ve destek hükümlerinin en etkili şekilde uygulanmasını yetkililerden bekliyoruz.
Önümüzdeki yolun engelleri, sorunları büyük. Çözüm biziz; hepimiziz. Yolumuzda kararlılıkla ilerleyeceğiz.

TÜSİAD “İSTİŞARE YAPILMADAN” VERGİ DÜZENLEMESİNE ÖFKELİ

TÜSİAD, TBMM’de kabul edilen vergi yasasına karşı daha önce yazılı açıklama ile gösterdiği tepkiyi devam ettirdi. TÜSİAD Başkanı Kaslowski YİK toplantısındaki konuşmasında, “İktisadi kesimlerde tedirginlik yaratan düzenlemeler içeren yeni vergi tasarısı yeterince istişare edilmeden Meclis’ten geçirildi. Kayıtlı kesimin üzerine daha fazla yük getiren bu düzenleme, yıllardır beklediğimiz, vergiyi tabana yayacak, vergi adaletini sağlayacak ve kayıt dışılığı azaltacak reformlar içermemekte; kamu açığının süratle kapatılması gayesi taşımaktadır. Ancak vergi bazının tahrip olması, kamu açığından daha ciddi bir sorundur” dedi.
TÜSİAD’ın bu tasarıya karşı sert tutum belirlemesinde, vergi gibi çok kritik bir alanda iş dünyası ile hiçbir istişare yürütülmeden hazırlık yapılmasının etkili olduğu öğrenildi.

Odatv.com