Peki o hâkimlerin verdikleri kararlar ne olacak
Peş peşe “Reform paketleri” çıkartılıyor da yargıda nasıl bir keşmekeş yaşanıyor ?
Müyesser Yıldız yazdı
3 gün önce Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 2. Dairesi'nin “FETÖ iltisakı” nedeniyle 18 hâkim ve savcıyı açığa aldığı ortaya çıktı.
Açığa alma gerekçesinin; “ByLock içerikleri, etkin pişmanlıktan faydalanan FETÖ/PDY üyelerinin verdiği ifadeler ve elde edilen diğer deliller” olduğu bildirildi.
Bundan sonraki süreç şöyle işleyecek:
HSK müfettişleri soruşturma yapacak. Bu 18 hâkim ve savcının savunmaları alınacak. Nihayetinde “FETÖ” bağlantılarının tespit edilmesi durumunda hem meslekten ihraç edilecek hem de haklarında dava açılacak.
Görevden uzaklaştırılanların 10'u hâkim, 8'i savcı.
İsimleri açıklandı, bazılarının hangi davalara baktığına veya hangi soruşturmayı yürüttüğüne de dikkat çekildi.
ÜYE HAKİMİN İSYANINI HATIRLIYOR MUSUNUZ
Bu listede çok tanıdık bir isim daha vardı.
Bilmem hatırlar mısınız, tam bir yıl önce bir üye hâkimin, “Mahkeme Başkanı bana baskı yapıyor” şeklindeki isyanını ve bu isyanın Mahkeme tutanağına nasıl yansıdığını yazmıştık.
Olay Kırklareli'nde, 15 Temmuz'la ilgili iki darbe davasına bakan bir mahkemede yaşanmıştı.
Listedeki isme dönersek; bu davalarının ikisinin iddianamesini de hazırlayan oydu. Yazımızda, iddianamelerden birisinden kesitler aktarıp, Bosna-Hersek'ten gelip, Kırklareli'ndeki görevine sadece 4 gün önce başlamış olan sanıklardan birisine yöneltilen suçlamaları anlatmıştık.
Örneğin, aracında bulunan ve eşinin tüp bebek tedavisi gördüğü İstanbul'daki hastaneyi bulabilmek için yaptığı çizim, “Darbecileri takviye edecek birliklerin intikal haritası” olarak nitelendirilmiş, evinde bulunan Fethullah Gülen'i anlatan bir CD “örgütsel doküman” sayılmıştı.
Yargılama aşamasında, “intikal haritasının” eşinin el ürünü olduğu, CD'de ise “Gülen'in bir hain, cemaatin de eğitim faaliyetleri ve dinler arası diyalogla sempati toplamaya çalışan ABD kontrolünde bir istihbarat örgütü olduğu” şeklinde bilgilerin yer aldığı ortaya çıkmış, ancak bu sanık müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Toplam 7 sanıklı davaydı. Sonuçta eski tugay komutanına ağırlaştırılmış müebbet, 6'sına müebbet verilmiş, gece boyunca Vali'nin yanında olan jandarma komutanı da “emre itaatsizlikten” 2 yıl hapisle cezalandırılmıştı.
Biz bunları yazdığımızda, dosya İstinaf aşamasındaydı ve bazı sanık avukatları, 3 gün önce açığa alınan İddianame Savcısı başta olmak üzere duruşma savcısı ile Mahkeme heyeti hakkında “bağımsız değil, baskı altında karar vermişlerdir” diyerek, HSK'ya suç duyurusunda bulunmuştu.
Hemen burada o haberimizde yer almayan bir detayı daha aktaralım. Aynı Savcının, herhangi bir emir almadığı halde tankları çalıştırarak, Tugay'daki tek hareketliliğin müsebbibi tabur komutanı hakkında takipsizlik kararı verip, onu tanık yaptığı, sebebin de bir tarikat mensubiyeti olduğu öne sürülüyordu.
Savcının 2018 Yaz Kararnamesi ile bir başka ile tayin edilmesinden sonra o komutan hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, sonuçta da darbeye yardımda 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldığını öğrendik.
İstinaf aşamasına dönersek; Jandarma Komutanına verilen ceza bozulurken, diğer kararlar aynen onandı.
Dosya şimdi Yargıtay'da.
Tüm bu iddia ve gelişmeleri geçip, şunu soralım; örneğin “FETÖ iltisakı” gerekçesiyle açığa alınan bir savcının hazırladığı iddianameyle görülen ve sonuçlandırılan bu dava ne olacak? Dosya, hiçbir şey olmamış gibi mi değerlendirilecek, yoksa başlı başına bu nedenle bozulacak veya hakkındaki soruşturmanın bitmesi mi beklenecek?
Peş peşe “Reform paketleri” çıkartılıyor da yargıda nasıl bir keşmekeş yaşanıyor veya yaşanacak; Bilmem anlatabildik mi?
Müyesser Yıldız
Odatv.com