Peki şimdi ne yapmalı
Şimdi başını ABD’nin içindeki bazı güçler çekiyor.
Metin Feyzioğlu yazdı
ABD Temsilciler Meclisi Mondros’un 100. Yıldönümünde Ermeni soykırımı tasarısını onayladı. Bu tarihsel bir öfkenin dışa vurumu idi.
Mondros içerdiği ağır hükümler sebebiyle anavatanın işgaline neden olan bir mütarekeydi. Akabinde Mondros’a dayanılarak Kürt ve Ermeni devletlerini Türkiye topraklarında kurmaya kalkışan Sevr dayatılacaktı. O zaman proje İngiltere’nin projesiydi. Şimdi başını ABD’nin içindeki bazı güçler çekiyor. Churchill bugünkü Suriye ve Irak’ın kuzeyinde ve Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kurulmasını istediği kukla devletin İngilizlere dost bir tampon devlet olacağını söylüyordu.
Atatürk’ün önderliğinde Türk Milleti Sevr’i yırtıp atmış, kukla devlet hayalini sona erdirmişti. İngilizlerin meşhur dergisi The Economist’e göre; Türkiye’nin ABD ve Rusya ile mutabakat içinde yürüttüğü Barış Pınarı Harekâtı son 8 yılda ete kemiğe bürünmüş "PKK devleti" projesini de param parça etti.
İşte ABD Temsilciler Meclisi’ni etkileyen ve PKK/FETÖ/DHKP-C kara propaganda makinasını kullanan güçler “madem öyle biz de kongreden sizin aleyhinizde Ermeni soykırımı kararını geçirtiriz” dediler. Bir yandan da Türkiye’nin sivillerin ölümüne sebebiyet verdiği, Cenevre Sözleşmelerini ihlal ettiği iftirası, sahteliği sabit de olsa sayısız görsel ve yazı ile batı kamuoyunu zehirlediler.
Sanırız her yıl dayatılmak istenen malum soykırım kararına karşı, kınamalarda bulunmak dışında bir başka adım daha atılmalı. Mademki bu karar Türkiye’nin meşru savunma hakkı kapsamında gerçekleştirdiği ve emperyal güçlerin planlarını alt üst eden Barış Pınarı Harekâtı sonrasında elde ettiğimiz başarıya tepki olarak alındı, biz de oradan hareket etmeliyiz. Aşağıda açıklayacağım.
“PKK GLOBAL TERÖRİST BİR ÖRGÜTTÜR”
PKK, 13224 sayılı ABD Başkanlık Kararnamesi uyarınca global, terörist bir örgüttür. Bir örgütün bu kapsama alınması için ABD hukukuna göre, milli güvenliklerine, ekonomilerine veya dış politikalarına tehdit oluşturması gereklidir.
Anılan karar, listede sayılan terör örgütleri tarafından yönetilen örgüt ve şirketleri de kapsamaktadır.
PKK’nın ve PYD’nin tüzükleri incelendiğinde en üst karar organlarının Kongra-Gel olduğu, liderlerinin ve amaçlarının da aynılığı sabittir. PYD/YPG’nin komuta kadrosunun PKK/KCK komuta kadrosuyla içiçe geçtiği de bilinmektedir. Demek ki PYD/YPG, PKK/KCK’nın bağlı örgütüdür. Objektif bakan herkes tarafından bilinen bu gerçek ABD idari makamlarınca açıkça kabul edilmemekte, ancak “Türkiye’nin haklı kaygılarını anlıyoruz” şeklinde dolaylı olarak ikrar edilmektedir.
“ABD ‘MÜTTEFİKİM’ DEDİĞİ PYD/YPG HAKKINDA İŞLEM YAPMAYA GÖNÜLLÜ OLMAYACAKTIR”
Yukarıda sözünü ettiğimiz Başkanlık Kararnamesi’ne göre kararname ekindeki küresel terör örgütleri listesi içinde yer alan örgütler ve bunların yönettiği yapılar, Amerikan finans sisteminden yasaklanır. Mal varlıkları dondurulur. Bunlarla iletişim kuran ABD vatandaşları hakkında ise adli işlem yapılabilir.
PYD/YPG, PKK tarafından yönetildiği için bu örgütün yöneticileriyle ABD vatandaşlarının iletişim kurması yasak olmalıdır. İletişim kuranlar hakkında yasal işlem yapılmalıdır. Örgütlerin doğrudan ve dolaylı kontrol ettikleri mal varlıkları dondurulmalı, bunlar ABD finans sisteminden yasaklanmalıdır.
ABD elbette en azından şimdilik ve kendine göre pragmatik sebeplerle “müttefikim” dediği PYD/YPG ve bunların yöneticileri hakkında işlem yapmaya gönüllü olmayacaktır. Ancak bu, Türkiye’nin ve terörden zarar görmüş Türk vatandaşlarının ABD’deki adli makamlara müracaatını engellememelidir.
Bize göre Dışişleri Bakanlığımızın öncülüğünde, örneğin Hollywood’dan takma Mazlum Kobani isimli Ferit Abdi Şahin ile temasa geçen, onu ABD’ye davet eden, ziyaret gerçekleşirse onu ağırlayan herkes hakkında suç duyurusu yapılabilir ve yasal işlem başlatılması talebinde bulunulabilir.
Bu girişimler belki bugün sonuç vermez ama konjonktür değiştiğinde, ki sık değişmektedir, sürecin nasıl işleyeceği bilinmez. Bu gerçek, bugün teröristlerle müttefiklik ilişkisi kuran ABD politikacı ve bürokratlarına yöntemlerini gözden geçirmeyi düşündürebilir.
Hazırlık yapmaktan zarar gelmez. Tam aksine bizim konumumuzda bir devlet sürekli her alanda hazırlıklı olmak zorundadır.
Metin Feyzioğlu
Odatv.com