Perinçek çok kızacak: Yeni parti kuruldu

Neden MDD hareketi ve neden yeni bir parti?

Perinçek çok kızacak: Yeni parti kuruldu


Perinçek çok kızacak: Yeni parti kuruldu

Doğu Perinçek'in genel başkanı olduğu Vatan Partisi’nden ayrılanlar yeni bir parti kurdu. Partinin adı ise Sosyalist Cumhuriyet Partisi...

Doğu Perinçek'in genel başkanı olduğu Vatan Partisi’nden ayrılan ve aralarında Mehmet Bedri Gültekin, Kamil Dede, Gülgün Feyman, Hıdır Hokka, Pınar Gül,Osman Aydın Şahin, Gürbüz Çuhadar, Yusuf Çelik ve Yılmaz Ersezer’in de bulunduğu geniş bir grup, 6 Aralık 2021 günü yeni bir parti kurdu. Partinin adı ise Sosyalist Cumhuriyet Partisi...

Sosyalist Cumhuriyet Partisi'nin kuruluşunu parti yönetcileri ve partililer böyle kutladı:

Solda yeni partiyi ve neden yeni bir parti kurduklarını Mehmet Bedri Gültekin ile konuştuk.

Neden MDD hareketi ve neden yeni bir parti?

Bildiğiniz üzere yakın zamana kadar Aydınlık geleneği içinde ve Vatan Partisi saflarında mücadele ediyorduk. Aydınlık geleneği bütün hata ve eksikliklerine rağmen Türkiye solu içinde özel bir yere sahip oldu. Herşeyi bir yana bırakalım; Ergenekon tertibinin yenilgisi ile 2011 – 2012 yılarında AKP yeni Anayasa girişiminin başarısızlığa uğratılmasında, en başından beri özelleştirmelere karşı verdiği mücadelelerle, 2007 Cumhuriyet Mitingleri ile 2013 Haziran ayaklanmasındaki etkinliğiyle, Ermeni Soykırımı yalanına karşı kazandığı büyük zaferdeki rolüyle, 2011 – 2015 yılları arasında Ana Muhalefet Hareketi konumunda olması ve 2017 yılındaki kurultayında Türkiye’nin 81 ilinden de delegelerin olmasını sağlayan örgütlülüğüyle özel bir konumu oldu.

Peki ya şimdi?

Son 5 -6 yıldır içine girdiği siyasal yönelim ile ne yazık ki bu konumundan adım adım uzaklaştı. Bu yönelime karşı çıkan bizler gene de Parti içinde kalarak sonuna kadar bu yanlışa karşı mücadele etmeyi ve en azından Genel Kurultay’da bütün Partinin karşısına çıkarak görüşlerimizi anlatmayı ve Partinin bu yanlıştan dönmesi için mücadele etme kararındaydık. Ama bu kararımız, en kaba yöntemlere başvurularak, Parti içi demokrasi yok edilerek ve Disiplin Kurulu’nun kararını tanımayarak engellendi. 

Türkiye solunda kötü bir gelenek var. Görüş ayrılığına düşünce yeni bir örgüt kurmak gibi.

Türkiye solunun, 1970’lerden gelen ve en ufak bir görüş ayrılığının farklı bir siyasi oluşuma gerekçe yapılması gibi bir yanlışa düşmek istemedik. Mücadele mevzileri kolay yaratılmıyor. 10 binlerce devrimcinin 10 yılları boyunca büyük fedakârlıkları ve emeği ile yaratılan mevziler önemlidir. O mevzileri sonuna kadar savunmak hayati önemdedir. Bizler Vatan Partisi içinde olduğumuz yıllar boyunca buna uygun hareket ettik. Ama önümüzde gidilecek bir yol bırakılmayınca da vatanına ve halkına sorumlu devrimciler olarak örgütlü mücadelemize devam edeceğimizi ilan ettik ve Ocak ayının sonundan itibaren bu yönde çabalarımızı sürdürüyoruz.

Neden “MDD Hareketi”?

MDD adını benimsedik. Çünkü Milli Demokratik Devrim – Sosyalist Devrim tartışması 1960’lı yılların sonunda Türkiye solu içinde yaşanan ve sonraki gelişmeleri de belirleyen en önemli tartışmaydı. O zamanın devrimcilerinin yüzde 90’ı MDD programı etrafında birleşmişti. Biz de o kökten geliyoruz. O günden bu yana yarım yüzyıldan fazla zaman geçti. Hala, Milli Demokratik Devrim veya başka bir deyişle Kemalist Devrimin görevlerini tamamlama göreviyle karşı karşıyayız. Onun için Kendimizi MDD hareketi olarak tanımlamayı uygun gördük.

23 Nisan 2021 günü açıkladığımız kuruluş bildirgemizde bu yılın sonuna kadar Partileşme çalışmalarımızı sonuçlandıracağımızı ilan ettik.

Partileşme süreciniz nasıl gelişti?

Bugüne kadar yılın ilk yarısında sıkı bir şekilde uygulanan Pandemi kısıtlamaları nedeniyle zorunlu olarak ağırlıklı bir şekilde internet üzerinden çalışmalarımızı yürüttük. Haziran ayından itibaren ise illeri dolaşarak, toplantılar yaparak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İçinden geldiğimiz gelenekle yollarını ayırarak bugün esas olarak örgütsüz durumda olan arkadaşlarımızı, başlangıçta il il haberleşme gruplarında örgütleyerek ve giderek olanak bulduğumuz illerde yayın organları çıkararak, çalışmalarımızı yürütmek için binalar kiralayarak vb. faaliyetlerle hazırlıklarımızı yürüttük. Bugün itibariyle yaklaşık 60 kadar ille ilişkimiz var, toplam olarak 2000 kadar arkadaşla çalışmalarımızı yürütüyoruz ve ilk elde seçime katılma hakkını elde etmek için gerekli olan 41 ilde örgütlenmemizi gerçekleştirebilecek durumdayız.

Bu arada program ve tüzük taslaklarımızı hazırlayarak arkadaşlarımızın tartışmasına, eleştirilerine ve katkılarına sunduk.

3, 4, 5, Aralık tarihlerinde Ankara’da yaptığımız Kuruluş Toplantısı ile program ve tüzüğe son şeklini verdik ve altı ay kadar sonra toplamayı düşündüğümüz birinci kongremize kadar Partimizi yönetecek Merkez Karar Kurulumuzu seçtik. 6 Aralık günü kuruluş başvurumuzu yaptık ve öğleden sonra saat 15.00 Anıtkabir ziyareti ile kuruluşumuzu ilan etmiş olduk.

Partinizin adı nedir?

Haziran ayından bu yana 40’ı aşkın ilde yaptığımız toplantılarda Partimizin adı ve ambleminin ne olacağı konusunda arkadaşlarımızın görüşlerini aldık. Bütün bu toplantılarımızın sonunda öne çıkan 3 – 4 kadar isim önerisi vardı. Bu dört isimden arasından, son kararı kuruluş toplantımızda, katılan arkadaşlarımızın oylarıyla partimizin adını ve amblemini belirledik. Partimizin adı Sosyalist Cumhuriyet Partisi… 

Türkiye kritik bir yol ayrımında. 2023 seçimlerine ilişkin hedefleriniz nedir?

Öncelikle partimizin kuruluşunun ardından altı ay içinde seçime katılma hakkını elde etmek için gereken örgütlenmeyi gerçekleştirmek için çalışacağız. Mevcut seçim sistemi, ittifaklar dışında kalan bir partiye şans tanımıyor. Türkiye bugün, Cumhur ve Millet İttifakları çatal çıkmazına mahkûm edilmiş durumda. Oysa biliyoruz ki bugün halkımızın çok önemli bir bölümü bu iki ittifaka da güvenmiyor. Partimizin görevi sistemin içindeki bu iki ittifak dışında kalan yurttaşlarımızı toplayacak bir üçüncü ittifakı, “Türkiye ittifakı”nı örgütlemektir.

“Türkiye İttifakı”nın programı şu şekilde özetlenebilir:

  1. Tam bağımsızlık. NATO’dan çıkılacak ve AB üyelik başvurusu geri çekilecektir.

Emperyalist ülkelerle yapılan ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ters bütün mali, siyasi ve askeri anlaşmalar geçersiz sayılacaktır.

Anti-emperyalizm ya da “tam bağımsızlık” ilkesine bağlılık, ABD emperyalizminin bölgemizde ve ülkemizde uzantısı durumunda olan devlet ve örgütlere karşı tavır almayı zorunlu kılar. Bir yandan ABD emperyalizmine karşı olduğunu söylemek öte yandan ABD’nin “sahadaki kara gücü”yle yan yana olmak kabul edilemez.

  1. Laik demokratik Türkiye. Cumhuriyet Devrimi Kanunları uygulanacaktır.

“Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz.”

  1. Parasız eğitim ve parasız sağlık. Bütün eğitim ve sağlık hizmetleri devlet eliyleve parasız yapılacaktır.
  2. Cumhurbaşkanlığı sistemi kaldırılacaktır. Türkiye’nin 150 yılı aşandemokratikleşme mücadelesinin ortaya çıkardığı ve Türkiye gerçeklerine uygun olan sistem “Güçlendirilmiş Meclis Sistemi”dir. Beştepe’deki Saray, bilimsel araştırma çalışmalarında değerlendirilecek, Cumhurbaşkanlığı Çankaya’ya taşınacaktır
  3. Mülteci sorunu, Bölge ülkeleri ile birlikte hareket edilerek ve mültecilerinülkelerine dönmesi koşulları yaratılarak çözülecektir. Şam ile el sıkışma ve her alanda birlikte hareket etme sorunu çözmenin anahtarıdır.
  4. “Nereden Buldun Yasası” uygulanacak, Milletin yağmalanan kaynakları, yenidenmilletin olacak ve böylece bir üretim seferberliği için gerekli kaynaklar yaratılacaktır. Lüks ithalat yasaklanacak, gümrük duvarlarıyla yerli üretici korunacaktır.
  5. Batı Asya Birliği. Türkiye; yükselen Asya uygarlığının bir parçasıdır. Aynı tarihi,aynı coğrafyayı, aynı kültürü, aynı kaderi paylaştığımız diğer Batı Asya ülkeleri ile ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda işbirliği yapılacak ve böylece Batı Asya Birliği, adım adım hayata geçirilecektir.

Elbette bu program da bir öneridir. Doğrusu, Türkiye siyasetinde yeni bir ittifaka ihtiyaç olunduğu görüşünde olan bütün devrimci ve yurtsever güçlerin bir araya gelerek üzerinde anlaşacakları asgari programı birlikte belirlemeleridir.

Hikmet Çiçek

Odatv.com