PKK, Kürtler, Türkler, Şehitler ve Erdoğan - 3
"Analar Affetmişse Artık Kimseye Söz Düşmez…"
PKK, Kürtler, Türkler, Şehitler ve Erdoğan - 3
Aktüel Editörü haberi şu şekilde sunmuştu.
"Analar Affetmişse Artık Kimseye Söz Düşmez…"
Yusuf İnan sehitlerolmez.com adlı bir internet sitesinin editörü.
Arkadaşımız Ekin Karaca siteden indirdiği "Acı reçete ülkemizin bütünlüğü için iyi gelecek" başlıklı yazısını toplantımıza getirdiğinde samimi cümlelerinden, dirayetinden etkilenmiştik hepimiz. Türk milliyetçilerinden, şehit yakınları derneklerinden yükselen seslere benzemeyen bir sesti duyduğumuz. Ekin ve fotoğrafçı arkadaşımız Koray hemen İzmir'e gittiler ve Ekin yüz yüze görüştü Yusuf İnan'la. Döndüğünde anlattıkları, siz de okuyacaksınız, yazdıkları, inanılmazdı
Kandan, savaştan beslenenler, şimdi kapı kapı gezip evlat acısıyla yanan insanların acılarına tuz basmaktalarmış meğer. Meğer annelere, babalara usulca sokulup "Oğullarınızı öldürenleri affediyorlar, ayağa kalkın, sokaklara çıkın, kana kan, intikam" demektelermiş... İnan, kendi sitesine, "Hele siz bir çağrı yapın sitenizden, biz on binleri sokağa dökeriz" içerikli binlerce mail geldiğini de söylüyor. Bu maillerin hep aynı IP adresinden yollandığını tespit etmiş. Yani binlerce kişi aynı anda aynı şeyi istemiyor; bir grup insan, binlerce kişi aynı anda aynı şeyi istiyormuş gibi görünsün, öyle zannedilsin istiyormuş...
Birileri, son birkaç aydır hummalı bir çalışma içinde demek ki.
Peki ne için?
Savaşın devam etmesi için.
Anneler, babalar, içinde evlatlarının gencecik kanlı bedenlerinin uzandığı tabutları gözyaşları içinde taşımaya devam etsinler diye. Canı yanmamış o birilerinin, hiç canı yanmamış. Zaten insanın canı tam olarak ancak kendi canı için yanar, kendi için; kızı için, oğlu için. Gerisi laf değil midir? Ama işte, şimdi demek ki, o aslında canı yanmamış olanlar, canı yanmış olanların yangınına körük tutuyor.
Peki niye? Peki niye?
Mayıs ayıydı. Gençlik arkadaşlarımızla, tanıdık, tanımadıklarımızla, "dava" arkadaşlarımızla biraraya gelmiştik. Belki size de anlatmışımdır daha önce. Dört yüzü aşkın beyaz saçlı adam ve kadın, buluşmuş, kavuşmuş, sarılmış, hatırlamış, ağlamış, telefon, adres alıp vermiş, gelecek zamanlar için sözleşmiştik.
Biz "dava" arkadaşlarıydık.
Kavuşmaların ve kucaklaşmaların ardından masalara oturup yemeğe geçmiştik ki, eski "şef"lerin konuşmaları başladı. Bir de film hazırlamışlardı, bir "belgesel", bu büyük buluşmanın hatırına. Ölenlerimiz, "kavgada vurulup düşenlerimiz", onların resimleri ve resimlerinin üzerine döşenmiş "yemin" sloganları geçmeye başladı duvardaki dev ekrandan. Yemek masalarına oturmuş, çatalı bıçağı önündeki tabağa dalmaya hazır davetliler, her "ölü" fotoğrafla ayağa kalkıp slogana ve yemine durduklarında, yanımdaki arkadaşıma döndüm. Biliyorum, o da gerçek evlat acısı çekmişti, en gerçeğinden"Şu anda bu kaybettiğimiz arkadaşlarımızın anneleri babaları burada olsaydı, ne hissederlerdi acaba?" diye sordum ona. İkimiz de sandalyemizde büzüldük birazcık. Utandık. Kim, hangimiz o anne babalar kadar yanmış, onlar kadar acı çekmiş olabilirdik ki o ölü bedenler için?
Yusuf İnan; sitesine "Şehitler Ölmez" adını koymuş Yusuf İnan şöyle diyor söyleşinin bir yerinde, "Analar affetmişse artık kimseye söz düşmez" Çünkü o da biliyor, gerçek yangın o yangına körükle gidenlerin değil, annelerin yüreğinde. Ve gerçek acı, gerçek acıyı çekenler, o acıdan beslenmez. Ve gerçek acı ancak o acıyla, o acıya yol açan durumla barışarak, anlayarak, affederek yatışır
KAYNAK: AKTÜEL DERGISI
12 Kasım 2009, Perşembe
Yarın Aktüel'in o haberi...
Tarih: 2016-12-15 19:46:30
*
Bu köşe yazısı 15 Aralık 2016 tarihinde www.news2023.com haber sitesinde yayınlanmıştır.
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
E-Mail: [email protected]