PKK'nın Şiddeti Barışın Yolunu Kapıyor

Devletin Demokratik Reformlara İhtiyacı Var

PKK'nın Şiddeti Barışın Yolunu Kapıyor


Hasan Cemal'den Kritik Uyarı: "PKK'nın Terör Politikaları Barışın Yolunu Tıkıyor, Devletin Demokrasiye Açılması Şart"

ŞEHİTLER ÖLMEZ / TÜRKİYE

Gazeteci ve Yazar Hasan Cemal, uzun yıllardır Kürt sorunu üzerine kaleme aldığı yazılarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. Kürt meselesi ve çözüm sürecine dair açık sözlülüğüyle tanınan Cemal, son dönemde Türkiye'nin politik atmosferini şekillendiren gelişmelere dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. PKK’nın şiddet politikalarının barışa engel olduğunu dile getiren Cemal, devletin de hukuk ve demokrasi yolunu açması gerektiğini savunuyor.

PKK'nın Şiddeti Barışın Yolunu Kapıyor

Hasan Cemal, Kürt sorununun çözülmemiş olmasının bölge ülkeleri tarafından manipüle edilebileceğini belirtiyor. Cemal'e göre, yüz yıldır çözülemeyen Kürt sorunu, PKK’nın kendini bir araç olarak kullandırmasına neden oluyor: "PKK, bölgedeki ülkeler tarafından kullanılan bir alet haline geliyor. Bu sorun çözülmediği sürece, ABD’den İran’a, Suriye’den İsrail’e kadar birçok ülke bu meseleyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya devam eder." Cemal, PKK'nın şiddet ve terör politikasının Türkiye'de kalıcı barışın önünde en büyük engel olduğunu dile getiriyor. Ona göre, artık silahın miadının dolduğu bir döneme girildi ve PKK’nın silah bırakması, barış sürecinin önünü açabilir.

Devletin Demokratik Reformlara İhtiyacı Var

Cemal’in eleştirileri yalnızca PKK’ya yönelik değil. Devletin de çözüm sürecinde hatalı adımlar attığını düşünen Cemal, "Devlet, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve özgürlükleri geliştirmeden barış mümkün olmaz" diyor. Ona göre, Erdoğan ve Bahçeli’nin kurduğu politik düzen, barışın önünde büyük bir engel teşkil ediyor: "Demokrasiye, hukuka ve adalete kapı açmadan barış sağlanamaz. Bu duvar yıkılmadıkça kalıcı bir çözüm imkânsız."

Tarih Boyunca Barış Süreci Denemeleri

Hasan Cemal, Türkiye'nin Kürt sorununa dair geçmişteki barış süreci denemelerinin önemine dikkat çekiyor. Oslo Barış Süreci'nde, dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın PKK ile görüşmelerde bulunmasının, devletin Kürt meselesini çözme konusunda önemli bir adım olarak gördüğünü belirtiyor. Ancak Cemal, Erdoğan'ın Kürt sorunu konusundaki sicilinin güven vermediğini ve bu sürecin de siyasi hesaplar nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandığını savunuyor: "Erdoğan, barış sürecini oy olarak gördü, samimi bir adım atmadı."

Yeni Bir Barış Süreci Mümkün mü?

Son dönemde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yönelik açıklamaları ve ardından PKK’nın Ankara’da düzenlediği saldırılar, yeni bir barış sürecinin başlaması ihtimalini gündeme getirdi. Hasan Cemal’e göre, Bahçeli’nin bu çıkışı pek çok kişi için şaşırtıcı olabilir ancak Cemal, geçmiş sicilini göz önünde bulundurarak bu söylemleri ciddiye almadığını belirtiyor: "Bahçeli'nin barıştan söz etmesi inandırıcı değil. Yine de barışa dair bir adım varsa, buna kulak vermek gerekir." Cemal, bu sürecin başarıya ulaşması için devletin attığı adımların samimiyetle takip edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Rojava ve PKK'nın Geleceği

Cemal, Suriye’deki Rojava bölgesinin PKK'dan bağımsız hareket edemeyeceğini ve Kandil ile sıkı bir bağ içinde olduğunu dile getiriyor. Bu durumun, Türkiye'deki barış sürecini etkileyebileceğini belirten Cemal, "Rojava, PKK'nın kontrolünde ve Kandil'den kopuk değil. Bu yüzden, bölgedeki gelişmeler Türkiye’deki barış sürecini doğrudan etkileyebilir" diyor. Ona göre, Suriye'de federatif bir yapının ortaya çıkması ve Türkiye’nin buna nasıl tepki vereceği, Kürt sorununa dair önemli bir mihenk taşı olabilir.

Demokrasinin Yolunu Açmak İçin Yerel Yönetimlere Güç Verilmeli

Hasan Cemal, Türkiye'deki merkeziyetçi devlet anlayışının barışa ve demokrasiye engel olduğunu savunuyor. Ona göre, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Kürt meselesinde atılacak en önemli adımlardan biri: "Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi şart. Demokrasi, merkeziyetçi ve katı bir devlet anlayışıyla sağlanamaz. Türkiye’nin, demokrasiye ve özgürlüklere daha fazla alan açması gerekiyor." Cemal, bu reformların, Kürtlerin kendilerini yönetme isteğini karşılayabileceğini ve bu sayede barışa giden yolun açılabileceğini düşünüyor.

Barış İçin İyimserlik mi, Gerçekçilik mi?

Hasan Cemal, barış sürecine dair umutlu olmayı reddetmiyor ancak gerçekçi bir değerlendirme yapmaktan da kaçınmıyor. Ona göre, Erdoğan ve Bahçeli’nin yönetimindeki Türkiye’nin, Kürt sorununu çözmek için gerekli olan demokratik reformları gerçekleştirme ihtimali düşük. Ancak, kapıyı tamamen kapatmıyor: "Barışa açılacak her kapı değerlidir. Ancak bu ikilinin geçmiş sicili, barış konusunda güven vermiyor."

Zamane Diktatörleri ve Türkiye'nin Geleceği

Hasan Cemal'in bu hafta yayımlanacak olan kitabı "Zamane Diktatörleri," günümüz popülist otoriter rejimlerini ele alıyor. Cemal, kitabında Erdoğan’ı bir "zamane diktatörü" olarak tanımlıyor ancak Türkiye’nin hala bir diktatörlük olmadığını vurguluyor: "Türkiye, hala seçimlerin yapılabildiği bir ülke. Bu da umut ışığını koruyor." Ona göre, Türkiye’de gerçek bir barışın ve demokrasinin yolu, mevcut iktidarın seçimle değişmesiyle mümkün olabilir.

Hasan Cemal’in uzun yıllara dayanan deneyimi ve gözlemleri, Türkiye’de barışın ne denli zor bir hedef olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, geçmişin hatalarından ders alındığı takdirde, bu zorlukların aşılabileceğine olan inancını koruyor. Türkiye, demokratikleşme yolunda somut adımlar attığında, barış ve adaletin de geleceğine inanıyor.

www.sehitlerolmez.com

KAYNAK: CANSU ÇAMLIBEL / T24