Prof. Bahri Öztürk: Bundan sonra sık sık reformlarla karşılaşacaksınız
Öztürk, "Sık sık reformla karşılaşacaksınız"
Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda Yargı Reformu Komisyonu'nda yer alan Bahri Öztürk'le 'Yargı Reformu ve Strateji Belgesi'nin detaylarını konuştuk. Öztürk, "Sık sık reformla karşılaşacaksınız" derken paketle ilgili eleştirilere de yanıt verdi.
DUVAR – ‘Yargı Reformu ve Strateji Belgesi’nin ilk paketi AK Parti tarafından geçtiğimiz günlerde CHP, MHP ve İYİ Parti’ye gönderildi. Paketin içerisinde uzun tutukluluk süresinin kısıtlanması, pasaport engelinin kaldırılması ve ifade özgürlüğü ile ilgili pek çok düzenleme yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde reformun içeriğiyle ilgili detaylı bilgileri Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda Yargı Reformu Komisyonu’nda yer alan Prof. Bahri Öztürk açıkladı. Paket açıklandıktan sonra birçok eleştiri yapıldı. Kimine göre içerik bir ‘hukuk skandalı’ydı, kimine göre ise ‘yumuşama sinyali’… Öztürk’e göre ise Yargı Reformu ve Strateji Belgesi’nin ilk paketi ‘hukuk için çok önemli bir adım’.
Prof. Bahri Öztürk’le Yargı Reformu ve Strateji Belgesi’ni konuştuk…
Yargı reformuyla ilgili detayları neden ilk olarak sizden duyduk?
Aslında daha önce detaylar parça parça basında yer aldı. Birinci paket yaklaşık 3 yıllık bir çalışmanın ürünü. Kamuoyu ilk olarak benden duymadı ama derli toplu olarak detaylar ilk kez benden duyuldu diyebiliriz.
Sizin için bu paketin en önemli bölümü hangisi?
Uzun tutukluluk sürelerinin engellenmesiyle ilgili yapılan çalışma benim için en önemli çalışma. Bu düzenleme çok önemli. Çünkü burada hakimin takdirine de sınırlama getiriliyor. Tutuklamanın delillere dayalı olması lazım. Paket yasallaştığında tutuklama süreleri daha iyi bir konuma gelecek. Paketin en can alıcı noktalarından biri de temel hak ve özgürlükler.
‘REFORMCU ANLAYIŞ 2011’E KADAR DEVAM ETTİ’
‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’ ilk açıklandığında çeşitli yorumlar yapıldı. Sizce iktidar neden böyle bir pakete ihtiyaç duydu?
2002 yılının parlamentosunu hatırlayalım. O dönem hazırlanan 5 tane ceza yasası üzerine çok emek verdim. Özellikle Ceza Muhakemesi Kanunu’na çok emek verdim. O dönem insan hakkı ihlalinin ortadan kaldırılması için müthiş bir irade vardı Meclis’te. 2011 yılına kadar bu irade sürdü. Çok önemli reformlar yapıldı. Avrupa Birliği’nin takdirine mazhar olmuş düzenlemeler yapıldı. 2004 yılında Avrupa Birliği ile müzakereler başlayacaktı bunun için Avrupa Birliği bazı düzenlemeler istiyordu. Böylece müzakerelerin de yolu açılmış oldu. Reformcu anlayış 2011’e kadar devam etti sonra durdu. Neden durduğunu 15 Temmuz’da gördük. Bu süreçten sonra kimyamız bozuldu. Örneğin ilk kararname çıktığında ‘terörle mücadele edenler idari, cezai ve tazminat sorumluluğu taşımaz’ diyordu. Bu durum göz önünde bulundurularak Trabzon’da işkence yapan bir kişiye takipsizlik kararı verildi. Bu bir alarmdı. Daha sonra çıkan kararnamede, ‘bu şekilde davranan kişi kamu görevinden derhal çıkarılacak’ diye bir hüküm kuruldu. Bunları çok önemsiyorum. Korkunç işgal ve darbe girişimi artık yerini yavaş yavaş tamire dönüştürdü. Bu darbe yapılacak reformların ateşleyicisi oldu. Olmaya da devam edecek. Bundan sonra göreceksiniz sık sık reformla karşılaşacaksınız. Hükümetin buna ihtiyaç duyması sevindirici.
‘DOĞRUYU HEP BERABER BULALIM İSTEDİK’
Paket hazırlanırken çoğu kez komisyonun başkanlığını yürüttünüz, aktif rol aldınız. Peki ‘Yargı Reformu ve Strateji Belgesi’ hazırlanırken komisyon üyeleri arasında görüş ayrılıkları yaşandı mı hiç?
Öncelikle bir yanlışa değinmek istiyorum. ‘Komisyon başkanı’, ‘komisyon üyesi’ diye tabirler var. Bazen komisyon üyesi olarak çalışmalara katıldım bazen de komisyon başkanı olarak çalışmalarda aktif rol aldım. Bu değişebiliyordu. Gün boyu yoğun bir şekilde çalışıyorduk. En hararetli, en ciddi tartışmaların yapıldığı yer burasıydı. Biz orada konuşalım, tartışalım, değerlendirelim, doğruyu hep beraber bulalım istedik. Aykırı görüşteki kişileri dinleyeceksin ki yapılan değerlendirmelerin ucu nereye gidiyor hep beraber bulacaksın. 1989’dan beri bu çalışmaların içerisinde yer almış birisiyim. Üyeler tartıştı mı, başkan bir şey dedi mi gibi ifadeler yer almadı. Hep bir uzlaşı içerisindeydik. Ortaya çıkan belge 40 düzen varsa 40 düzene de sunuldu. Fakat üzüntü verici olan şudur: Örneğin belgeyi bir hukuk fakültesine ya da bir baroya gönderiyorsun yanıt vermiyor. Ya da verdiği yanıt iki satır. Biraz kendilerine bakmaları lazım. Niye katkı sunmuyorsunuz? Katkı sun daha sonra eleştir. Burada samimi olmak lazım. Bu çalışmayı yapan kişinin siyasete bulaşmaması lazım.
Hazırladığınız belgeyi birçok kuruma gönderdiğinizi söylediniz. İktidar da yasa teklifi taslağını MHP, CHP ve İYİ Parti’ye sunarak görüşlerini alacak. Ancak HDP’nin bu konudaki görüşleri dışarıda bırakıldı. Bu konuda sizin düşünceniz nedir?
Ben işimi siyasete karıştırmam. Her siyasi parti kendi kararını verecektir. Benim onlara yol göstermem çok ayıp olur. Bu yönde görüş bildirmem de yanlış yorumlara sebep olur.
‘ARKASI GELECEK…’
Onlarca avukat şu an tutuklu, yüzlerce avukat hakkında propaganda suçlamasından iddianame hazırlandı, birçok avukat hakkında da ceza dosyalarına erişimde kısıtlılık kararı var. Reformdan bahsederken hukukçuların böyle uygulamalara maruz kalması yargı reformuyla çelişmiyor mu?
Yargı reformunun amacı zaten bu problemleri çözmek. 15 Temmuz sonrası yaşanan olaylar gerçekten çok üzüntü verici. O kadar kişinin kamudan ihraç edilmesi, o kadar kişinin yakalanıp tutuklanması… İki, üç gün yaşanan kargaşa… Kimin ne yaptığı belli değildi. Ondan sonra kurulan bir kamu düzeni. Şimdi de bunları düzeltme çabaları bunlar. Avukatlarla ilgili olarak düşünce özgürlüğü konusundaki uygulamada ortaya çıkan engellemeleri kaldırmaya yönelik çok ciddi çabalar geliyor. Düşünce özgürlüğüyle ilgili bir konuda beş seneden de az olsa Yargıtay’a gidilsin diye bir düzenleme var. Çok önemli bir adım. Suç üstü denilecek haller var. Örneğin Ankara’da özel harekatın bombalanması. Kimin yaptığı belli. Yargılama neden bu kadar uzun sürüyor? Bu tür şeyleri ayıklasalardı geriye daha az olay kalacaktı. Mahkemeler de daha rahat çalışacaktı. Yargı reformunun amacı bu mağduriyetleri gidermek. Arkası gelecek.
‘BAŞARILI OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM’
Açıkladığınız ilk pakette Terörle Mücadele Kanunun propaganda suçunu düzenleyen maddesine, ‘Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz’ eklemesi yapıldı. Türk Ceza Kanunun 301’nci maddesinde ‘Eleştiri amacıyla yapılan düşünceyi açıklama suç teşkil etmez’ diye bir hüküm var zaten. Bu haliyle yeni taslak sizce haberi ve haberciyi koruyacak mı?
Reform yasa çerçevesinde çok rahat yapılır. Fakat eğer o reform uygulamada hakimin, savcının kolayca tatbik edebileceği bir şey değilse kendisinden beklenen sonucu vermez. Anayasamızda düşünce ve ifade özgürlüğü ayrıca düzenlenmiş zaten. Şuraya da şu ibareyi koyalım daha kolay uygulansın diye bir düşünce var. Şimdi bunu bekleyip göreceğiz. Başarılı olabileceğini düşünüyorum.
.
‘PASAPORT ELEŞTİRİLERİ GEÇ KALINMIŞ ELEŞTİRİLER’
Pakette en çok eleştirilen hususlardan bir tanesi de pasaport konusu. Taslakta yer alan düzenleme ile haklarında herhangi idari, adli soruşturma veya kovuşturma bulunmayanlar, beraatine, ceza verilmesine yer olmadığına, davanın reddine veya düşmesine karar verilen KHK ile kamu görevinden ihraç edilenler pasaport başvurusu yapabilecek. Ancak mahkumiyet kararı bulunanlardan cezası tümüyle infaz edilenler veya ertelenenler, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen kişilere kolluk makamlarınca yapılacak soruşturmaya göre İçişleri Bakanlığı’nca pasaport verilebilecek deniyor. Bu eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu eleştiriler geç kalınmış eleştiriler. Biz çözüm aşamasındayız. Takipsizlik kararı olduğu zaman veya bir şekilde soruşturma sona ererse ilgili kişinin lehine karar verilirse pasaport verilecek. Yargısal bir faaliyet bu. Hakkında takipsizlik kararı verilen bir kişinin pasaportunu otomatik olarak vermek diye bir şey olmaz. Bu konudaki değerlendirmeler farklı. Başka istihbari faaliyetler vardır. Kaçmasını önlemek gibi… Bizim için burada en önemli nokta şu: Pasaporta sınırlama getirilen kişilerin eğer haklarında soruşturmaları bitmişse bir şekilde pasaportlarına tekrar kavuşacaklar. Eleştiri aşaması bitti çözüm aşamasındayız. Çözüm yolu olarak eğer başka bir öneri varsa bunu herkes severek dinler ama şu anda bulunan çözüm bu. Eğer takipsizlik, ceza tayini olmadığı gibi bir şekilde ilgi kişinin lehine sonuçlanmışsa pasaport iade edilecek.
Özellikle son yıllarda hukuka güvenin azalması hep gündemde. Şu an mezun olmuş ve öğrenci olan yüzlerce öğrenciniz var. Size bu konuda hiç kaygılarını dile getiriyorlar mı?
Şu an bizim Kültür Üniversitesi’nden yetiştirdiğimiz 87 hakim ve savcımız var. Bu aslında çok önemli bir gösterge. Çocuklar yanıma gelip, ‘Hocam biz hakimlik savcılık sınavlarına başvurmayalım. Bizi almazlar’ diyor. Bunu kırmak için canım çıkıyor. Değişik görüşteki insanlar hakim, savcı olabiliyor. Hukukun olmadığının iddia edildiği dönemlerde hukukçu daha kıymetli. Eğer bu ortamda çözüm bulabiliyorsa, bir yaraya çare olabiliyorsa asıl tam burada hukukçuya ihtiyaç var. Mühendisliğe ilgi az ama hukuka ilgi her zaman var.
GAZETE DUVAR