Prof. Dr. Ayşe Zarakol: “Doğu-merkezci Bir Bakış Açısıyla Uluslararası İlişkiler”

Ulusal Devletin Sonu mu?

Prof. Dr. Ayşe Zarakol: “Doğu-merkezci Bir Bakış Açısıyla Uluslararası İlişkiler”


Prof. Dr. Ayşe Zarakol: “Doğu-merkezci Bir Bakış Açısıyla Uluslararası İlişkiler”

YEREL GÜNDEM /  İSTANBUL

T24.com.tr sitesinden Cansu Çamlıbel'in Zor  Konuşmalar röprtajı...

Son iki gündür Türkiye'nin Ayşe Zarakol'u, Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası ile gündemde. Ayşe Zarakol, Cambridge Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaparken, Türkiye'nin bu ödülle onu keşfetmesi sevindirici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Uzun zamandır küresel akademik ortamlarda dikkat çeken Zarakol'un çalışmaları, Batı-merkezci uluslararası ilişkiler anlatısına meydan okuyarak dikkat çekiyor.

Ayşe Zarakol, özellikle "Before the West: The Rise and Fall of Eastern World Orders" (Batı Öncesi: Doğu Dünya Düzeninin Yükselişi ve Çöküşü) isimli kitabıyla biliniyor. Kitabında, uluslararası ilişkiler disiplinini sorgulayarak, 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar olan dönemde Asya'nın dünya sistemine etkisini ele alıyor. Zarakol'un bu çalışması, Koç Üniversitesi tarafından verilen bilim madalyasının arkasındaki temel etken olarak gösteriliyor.

Zarakol, röportajında, uluslararası ilişkiler disiplininin genellikle 20. yüzyılın düzenine odaklandığını ve bu bakış açısının eksik kaldığını savunuyor. Kitabında, Asya'nın 13. yüzyıldan itibaren dünya sistemine etki ettiğini ve küresel yönetim trendini belirlediğini vurguluyor. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun Cengiz Han'ın devlet yönetim modelinin etkisi altında olduğunu ve bu modelin günümüzdeki popülist otoriter liderlere benzerlik taşıdığını öne sürüyor.

Röportajında Zarakol, uluslararası ilişkilerde sıkça karşılaşılan Batı-merkezci bakış açısını sorgulayarak, tarihi daha geniş bir perspektiften ele almanın önemine vurgu yapıyor. Ayrıca, Türkiye'nin tarihini ve kültürünü anlarken sıkça yapılan "Başımıza gelen iyi şeyler de kötü şeyler de batı yüzünden" takıntısından kurtulmanın gerekliliğini vurguluyor.

Ayşe Zarakol'un çalışmaları, uluslararası ilişkiler disiplininde geniş bir perspektif arayışını ve tarihsel bağlamı ön plana çıkaran bir yaklaşımı destekliyor. Bu, Türk okurlar arasında da çeşitli eleştirilere yol açsa da, Zarakol'un amacının Doğu-merkezci bir bakış açısı oluşturmak değil, tarihi daha kapsamlı bir şekilde anlamak ve çeşitli etkileşimleri değerlendirmek olduğunu belirtiyor.

"Ulusal Devletin Sonu mu? Prof. Dr. Ayşe Zarakol, Uluslararası İlişkilerdeki Değişimi Tartışıyor"

Bugün "klasik anlamda uluslararası ilişkiler teorileri"nin işlemediği düşünülen konuların çoğu, aslında "liberal demokrasi" kavramıyla bağlantılı. Bu noktaya dikkat çeken Ayşe Zarakol, Fareed Zakaria'nın "Tarihin Sonu" tezine gönderme yaparak, Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında barışma kararı alıp yeni düzeni "bir değerler manzumesi" üzerine kurduğunu belirtiyor. Bu, demokrasinin tanımının içini doldurarak dünyaya ihraç edildi. Zarakol, günümüzde evrensel kabul gören insan hakları ve özgürlükler jargonunun da bu dönemin ürünü olduğunu söylüyor. Liberal düzenin sonuna gelindiğini öne süren Zarakol, "liberal düzen krizde" tartışmalarının şahlandığı bir dönemde olduğumuza vurgu yapıyor.

Zarakol, kitabında anlattığı "strong men" (güçlü adamlar) akımıyla ilgili olarak, günümüz otoriter liderlerinin Cengizci bir modele yakın olduklarını belirtiyor. Ancak bu durumu tamamen tarih bilinciyle açıklamak yerine, insan doğasının bir sonucu olarak değerlendiriyor. Zarakol'a göre, güçlü karakter ve karizma, belirsizlik zamanlarında güce yönelme eğilimini tetikliyor. Bu model, farklı coğrafyalarda ortaya çıkabilen, belirsizlik zamanlarında gücü elinde tutmaya çalışan bir durumu ifade ediyor.

Zarakol, Türkiye'nin bu modele diğer toplumlardan daha yatkın olduğunu ifade ediyor. Kültürel repertuarın bu modele uygun olduğunu belirten Zarakol, bu nedenle Türkiye'nin dezavantajlı olduğunu söylüyor.

Öne çıkan bir diğer konu, dünyanın içinden geçtiği çalkantılı sürecin, iki dünya savaşı arasındaki döneme benzerliği. Zarakol, bazı akademisyenlerin ve entelektüellerin bu dönemi "küresel ara buzul dönemi" olarak adlandırdığını ifade ediyor. Ancak kendisi bu dönemin ne kadar süreceğini ve sonucunda ne olacağını kestirmenin zor olduğunu belirtiyor. Ancak geçmiş çalkantılı dönemlere bakarak, her çalkantılı dönemin sonunda düzenin değiştiğini söylüyor.

Zarakol, kitabında ulus devlet modelinin değişebileceğini öne sürüyor. Özellikle günümüzdeki belirsizliklerin, bu modelin sarsılmasına neden olabileceğini düşünüyor. Ulus devlet modelinin çöküşüne kadar gidebilecek bir çalkantı yaşandığını ifade eden Zarakol, tarihsel süreç içinde devletin doğuşundan bu yana sürekli değişim yaşandığını ve bu değişimin bir sonraki evresine geçişin zorlu olabileceğini belirtiyor.

Zarakol, Türkiye'nin demokratik direncine de değiniyor. Seçim öncesinde Türkiye'nin demokratik dayanıklılığına dair yazdığı bir makalede, Türk sivil toplumunun bu modele karşı direncinin diğer ülkelerden daha yüksek olduğunu ifade ediyor. Erdoğan'ın seçimi kaybetme ihtimalinin Türkiye'de konuşulabilmesini, başka ülkelerde benzer baskılara rağmen mümkün olamayacağını belirtiyor.

Son olarak, Zarakol, küresel düzeni zorlayabilecek bir aktör olarak Çin'in öne çıkabileceğini düşünüyor. Ancak gerçek anlamda bu meydan okumanın nasıl bir sonuç doğuracağını ve küresel kültürel hegemonyanın nasıl şekilleneceğini kestirmenin zor olduğunu ifade ediyor.

www.yerelgundem.com