'Putin’in START'tan çıkması nükleer saldırı riskini artırıp, küresel güvenliği tehlikeye atacak'
“Savaş başlığı sayısı bir kaç katına çıkabilir”
'Putin’in START'tan çıkması nükleer saldırı riskini artırıp, küresel güvenliği tehlikeye atacak'
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, ülkesinin ABD ile yapılan ve kıtalararası nükleer balistik füze kabiliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması'na (START) katılımını askıya aldığını açıklaması, uzmanlar tarafından “nükleer saldırı riskinin arttığı” şeklinde yorumlandı.
Rusya ve ABD’nin nükleer silahlarını sınırlayan son hayatta kalan anlaşmanın sürdürülebilirliği, Putin'in Moskova'nın katılımını askıya aldığını duyurmasından önce de bir süredir tehlike arz ediyordu.
Güvenlik uzmanlarına göre Putin’in son hamlesi, tamir edilmesi zor gelişmeleri tetikleyebilir ve Ukrayna'daki savaşa paralel olarak yeni bir silahlanma yarışı riskini artırabilir, küresel güvenliği ciddi bir şekilde tehlikeye atabilir.
"Çin, Hindistan ve Pakistan hazırda bekliyor"
Son gelişmenin iki ülke arasındaki karşılıklı caydırıcılığın temelini oluşturan hassas denge hesabını büyük ölçüde tehlikeye attığını kaydeden güvenlik uzmanları, Putin’in son adımının aynı zamanda Çin, Hindistan ve Pakistan gibi diğer güçleri nükleer cephaneliklerini oluşturmaya teşvik edebileceği uyarısında bulunuyor.
Putin konuşmasında ülkesinin, Rusya ve ABD'nin konuşlandırdığı stratejik nükleer savaş başlıklarının sayısını sınırlayan ve 2010'daki Yeni START anlaşmasını terk etmediğini, askıya aldığını açıkladı.
Putin dünkü konuşmasında Rusya'nın nükleer müzakerelere ancak Fransız ve İngiliz nükleer silahları da dikkate alındığında devam edeceğini şart koştu.
Uzmanlar, ABD’nin karşı çıktığı bu koşul için anlaşmanın yeniden kaleme alınması gerektiği görüşünde.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Direktörü William Alberque, Reuters’e yaptığı açıklamada, “Rusya New START olmadan yaşayabileceğine zaten karar vermişti ama suçu Washington'a yüklemeye çalışıyordu. Onlar anlaşmanın zaten sona ereceğini hesapladı ve ortaya çıkan faturayı ABD'nin üzerine yıkmak istedi.” diyerek görüşlerini dile getirdi.
“Savaş başlığı sayısı bir kaç katına çıkabilir”
Anlaşmanın, her iki tarafın da konuşlandırabileceği füze başına savaş başlığı sayısını etkili bir şekilde sınırlandırdığına işaret eden Alberque, bu nedenle anlaşmanın sona ermesiyle savaş başlığı sayısının da anında birkaç katına çıkabileceği uyarısında bulundu.
Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu'na göre, Rusya'nın toplam tahmini 5 bin 977, ABD’nin ise 5 bin 428 nükleer savaş başlığı bulunuyor.
Her iki tarafın da konuşlandırılmış bin 550 stratejik savaş başlığını anında 4 bine çıkarabileceğini ve bunun bir gecede olabileceğini kaydeden Alberque, “Bu gelişme, potansiyel olarak oldukça istikrarsızlaştırıcı. Çünkü bu durum, rakibin savaş başlıklarının yoğun konsantrasyonlarının daha çekici hedefler sunduğu bir ‘kullan ya da kaybet’ ikilemi yaratır.” diyerek endişesini dile getirdi.
Putin, NATO’nun Ukrayna’ya yardımını gerekçe olarak gösterdi
NATO’nun Rusya’ya saldırmak için Ukrayna’ya yardım ettiğini söyleyen Putin, bu yardım sürerken anlaşma uyarınca ABD’ye Rusya’nın nükleer sitelerine denetleme izni verilmesini “saçmalık” olarak niteleyerek, son attığı adımı haklı çıkarmaya çalıştı.
Ukrayna’nın aralık ayında Rus bombardıman uçaklarını konuşlandığı Moskova’ya 730 kilometre uzaklıktaki Saratov yakınlarındaki hava üssüne yaptığı saldırıya üstü kapalı atıfta bulunan Putin, NATO uzmanlarını gelişmiş SİHA’larla bu saldırıyı katkı verdiği suçlamasında bulundu.
Ukrayna şu ana kadar Rus topraklarına yapılan saldırıları kamuoyunda açıkça üstlenmeme gibi bir politika izliyor.
“Nükleer silah kullanma riski artıyor”
Oslo Nükleer Projesi araştırmacılarından James Cameron, New START'tan vazgeçilmesinin “düşman tarafın yetenekleri ve niyetleri hakkında soğuk savaş tarzı tahminlere dönüşü” işaret edeceği uyarısında bulunarak, “Bu durum her iki tarafın da en kötü durum senaryosuna göre hareket ettiği, kullanımları için her zamankinden daha ayrıntılı sistemler ve planlar ilave ettiği ve sonuçta iki taraf arasında çok daha istikrarsız bir duruma, ilişkilerde istikrarsızlığa ve nükleer silah kullanım riski yaratıyor.” dedi.
Her iki uzman da Putin'in, Washington ilk adımı atmadığı takdirde Moskova'nın harekete geçmeyeceğini söylemesine rağmen, Rusya'nın nükleer silah denemelerine devam etme olasılığına işaret etmesinin de endişe verici olduğunu söyledi.
Aynı uzmanlar, bunun, Putin'in Washington'u kendi denemelerinden birini haklı çıkarmak için bir test yapmakla veya hazırlamakla suçlamasının yolunu açabileceği endişesi dile getirdi.
Putin bu konuda adım atarsa, eski Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bir yıl önce 1990 yılından bu yana Moskova ilk nükleer silah testi gerçekleştirmiş olacak.
Nükleer silah denemeleri başlayabilir
Geçmişteki tecrübelere dikkat çeken Alberque, ABD ve Sovyetler Birliği'nin soğuk savaş sırasında özellikle birbirlerine mesaj vermek için nükleer testler yaptıklarına işaret etti.
Cameron ise herhangi bir Rus denemesinin Ukrayna'daki savaşın tırmanma merdiveninde bir basamak ve savaş bağlamında "nükleer silah kullanmaya daha fazla hazır olma mesajı verme girişimi" olarak görüleceğini söyledi.
Putin, işgalden bu yana geçen son bir yılda Batı'ya defalarca Rusya'nın kitle imha silahlarına sahip olduğu uyarısında bulunurken, nükleer şemsiyesini Ukrayna'da ele geçirdiği ve şimdi toprakları olarak iddia ettiği bölgelere kadar genişletti.
Nükleer silahlanma yarışı hızlanabilir mi?
New START'ın çökmesi veya iki tarafın Şubat 2026'da sona ermeden önce yenilememesi durumunda, Moskova ve Washington arasında yarım asırdan fazla süren silah kontrolü paktlarının sonu olacak ve bu durum nükleer silah bulunduran veya bulunduracak ülkeler için de önemli bir mesaj anlamına gelecek.
Diğer ülkelerin de nükleer silahlanma yarışına katılabileceğine dikkat çeken Alberque, “Bu durum da Hintliler ve Pakistanlılar nasıl hareket edecek? Gelişmeler soğuk savaştan çok daha tehlikeli olabilir çünkü çok artık nükleer silaha sahip daha fazla ülke olacak ve bu durum küresel güvenlik için korkunç bir tehlikeye oluşturacak." diyerek endişesini dile getirdi.
EURO NEWS