PYD Denkleminde Türkiye, Rusya ve ABD: Stratejik Çıkarlar ve Çakışan İttifaklar
PYD denkleminde Türkiye’nin stratejik hamleleri: ABD ve Rusya’nın Kürt devleti planları, Türkiye’nin bölgedeki etkisini nasıl sınırlıyor?
PYD Denkleminde Türkiye, Rusya ve ABD: Stratejik Çıkarlar ve Çakışan İttifaklar
YEREL GÜNDEM / ORTADOĞU ANALİZİ
Suriye’de süregelen savaş, bölgedeki birçok aktörün stratejik çıkarlarını koruma mücadelesine sahne oluyor. PYD/YPG üzerinden şekillenen güç dengesi, Türkiye, Rusya ve ABD arasında karmaşık bir ilişki ağını beraberinde getiriyor. Bölgedeki gelişmeler yalnızca Suriye'nin geleceğini değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel aktörlerin jeopolitik hedeflerini de derinden etkiliyor.
ABD ve YPG Ortaklığı: Stratejik Zorunluluk mu, Uzun Vadeli Plan mı?
ABD, IŞİD’e karşı yürüttüğü operasyonlarda PYD/YPG’yi ana kara gücü olarak sahaya sürdü. Bu ortaklık, Amerika’nın bölgedeki etkinliğini sürdürme hedefiyle şekillenirken, aynı zamanda PKK’nın Suriye kolu olan YPG’yi uluslararası alanda meşrulaştırma çabası olarak değerlendiriliyor. ABD’nin, Rakka operasyonları sırasında YPG’ye ağır silah desteği vermesi, Türkiye ile ilişkilerde gerilime yol açtı.
YPG’nin ABD tarafından desteklenmesi, yalnızca IŞİD’e karşı bir mücadele olarak değil, aynı zamanda bölgede bir Kürt devleti kurma planının parçası olarak da yorumlanıyor. ABD’nin, Kürt unsurlar üzerinden bölgede kalıcı bir etki bırakmayı hedeflediği açıkça görülüyor.
Rusya’nın PYD İlişkisi: Esad Rejimi ile Çelişkili Bir Dengede İş Birliği
Rusya, Suriye’de Esad rejimini desteklerken, bir yandan da PYD ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor. Moskova, PYD’yi uluslararası arenada meşrulaştırmaya yönelik adımlar atarak, örgüte Astana görüşmelerinde yer verilmesini sağladı. Ayrıca, Suriyeli Kürtlerin Moskova’da temsilcilik açmasına izin verilmesi, Rusya’nın bu grubu stratejik bir ortak olarak gördüğünü gösteriyor.
Rusya’nın PYD ile yakınlaşması, Türkiye’nin bölgedeki etkisini dengelemek ve ABD’nin Kürt kartını zayıflatmak için atılmış adımlar olarak değerlendirilebilir. Ancak, Rusya’nın PYD’ye verdiği destek, Esad rejiminin uzun vadeli çıkarlarıyla çelişebilir.
Türkiye’nin PYD’ye Karşı Stratejik Hamleleri
Türkiye, PYD/YPG’yi PKK’nın bir uzantısı olarak görerek, bu grupların Suriye’nin kuzeyinde kazandığı alanlara karşı sert bir tutum sergiledi. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla PYD’nin kontrolündeki alanları daraltan Türkiye, aynı zamanda Menbiç operasyonuyla bölgedeki denklemi değiştirmeye çalıştı.
ABD ve Rusya’nın Menbiç’te Türk askerine karşı yan yana bayrak çekmesi, Türkiye’nin bölgedeki manevra alanını daraltan bir gelişme oldu. Ancak Türkiye, Suriye’deki güvenli bölge anlaşmalarına taraf olarak, PYD’nin daha fazla alan kazanmasının önüne geçmeyi hedefledi.
Jeopolitik Satranç: ABD-Rusya Anlaşması mı?
ABD ve Rusya’nın Suriye’deki çıkarlarının örtüştüğü bazı noktalar dikkat çekiyor. Her iki güç de Suriye’nin kuzeyinde kendilerine yakın unsurları desteklerken, Türkiye’nin etkisini sınırlamaya çalışıyor. İddialara göre, ABD ve Rusya arasında yapılan bir anlaşmayla, bölünmüş ama Esad’lı bir Suriye modeli ve ABD/İsrail güdümünde yeni bir Kürt devleti kurulması planlanıyor.
Bu durum, Türkiye’nin bölgedeki varlığı için bir tehdit oluşturuyor. ABD’nin, YPG’yi uzun vadede İsrail’in güvenliğini artıracak bir unsur olarak gördüğü ve bu nedenle desteğini sürdürdüğü öne sürülüyor.
Sonuç: Çakallarla Dolu Bir Vadiden Çıkış
Suriye’deki denklemin Türkiye için getirdiği en büyük zorluk, birden fazla aktörle aynı anda mücadele etmek zorunda kalmasıdır. ABD’nin YPG’ye desteği, Rusya’nın PYD ile ilişkileri ve Esad rejiminin geleceği, Türkiye’nin bölgedeki stratejik hedeflerini karmaşık bir hale getiriyor.
Rusya’da Suriye Kürdistanı Temsilciliği’nin Açılışı
ABD’li Komutanlar YPG Yemin Töreninde
YPG’nin IŞİD’e Karşı Yaptığı Operasyonlara Katılan İngiliz Oyuncu Michael Enright
*
*
*
Türkiye, bölgedeki çakışan ittifaklardan sıyrılarak kendi güvenliğini ve ulusal çıkarlarını koruyacak dengeli bir strateji geliştirmek zorunda. ABD ve Rusya arasındaki güç mücadelesinin bir parçası olmaktan çıkarak, bölgedeki bağımsız rolünü güçlendirmek Türkiye için kaçınılmaz görünüyor.
Kaynak: Alihan Özsoy / StratejikOrtak.com