‘Rasyonel zemine dönmek’

RASYONELLEŞME GERÇEK Mİ?

‘Rasyonel zemine dönmek’




‘Rasyonel zemine dönmek’

TAHA AKYOL YAZDI...

Yeni bakanlar… Ben ‘kabine’ demiyorum çünkü CB sisteminde ‘kabine’ yoktur. ‘Cumhurbaşkanı kabinesi’ sözü galattır, yaygın yanlıştır, hukuka aykırıdır. Ben hukuki doğruyu tercih ediyorum, ‘kabine’ demiyorum, ‘bakanlar’ diyorum.

Önemli bakanlıklara gelenlerin çarpıcı özelliği, ‘siyasetçi’ olmaktan çok ‘teknokrat’ olmalarıdır; sahasında uzmanlaşmış, iyi eğitimli isimler… Sivri dilli, kavgacı Süleyman Soylu’nun gitmiş olması, yerine ağırbaşlı bir idareci, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın gelmesi bile başlı başına umut verici.

İDEOLOJİ’DEN RASYONELLİĞE Mİ?

İdeolojik politikalar yüzünden çıkmaza giren ekonomide, çözümün “rasyonel” politikalarda aranması ve teknokrat isimlerin göreve getirilmesi elbette önemlidir.

Erdoğan son yıllarda ekonomi politikalarını “faiz sebeptir… nass var nass” gibi söylemlerle kitlelere sundu. Düşük faiz sözü kredi ihtiyacı olan milyonlara da hoş geliyordu.

Eleştirenleri ise “mandacı iktisatçılar… IMF’den emir alıyorlar… emperyalizmin iktisatçıları” diye suçladı… Kamu kurumlarını “bizden” isimlerle donattı. Bunlar 2018’den beri seçim kazanmada işe yaradı ama ekonomiyi bugünkü uçurumun kenarına getirdi.

Çözüm, miting meydanlarındaki ideolojik dilin aksine, “rasyonel”de aranıyor. İşte, “mandacı iktisatçılar”dan değerli ekonomist Mehmet Şimşek’i ekonominin başına getirdi. Şimşek’in şu sözü, Türkiye’nin nereye geldiğini net olarak ifade etmektedir:

“Rasyonel zemine dönmek dışında seçeneğimiz yok!”

Şimşek’in iki vurgusu daha var: “Kurumsal kalite ve kapasitemizi güçlendirmek” ve “yapısal reformlar.” Zor, mutlaka sebat gerektiren işler.

Cumhurbaşkanı Yardımcılığına getirilen Cevdet Yılmaz da geldiği makamın kalitesini yükseltecek bir isimdir. CB sistemine inanıyor ama ortodoks iktisatçıdır. Konuşmasında genel iktisadi kavramlardan bahsetti, “faiz sebeptir” gibi ideolojik sözlerden uzak durdu. Yılmaz-Şimşek ikilisi umuyorum ki, rasyonel iktisadın zirvelerdeki siyasi ağırlığını artıracaktır.

YA DIŞ POLİTİKA

Aynı şey dış politikada da geçerli. Şimşek’in dış politikadaki karşılığı yeni bakan Hakan Fidan’dır.

Erdoğan ilk on yıl döneminde AB sürecini “cumhuriyetten sonra en büyük modernleşme hamlesi” ilan etmişti… 2004 yılında AYM kararlarının bağlayıcılığını Anayasa’nın 90. Maddesine yazmıştı… AİHM kararlarının bağlayıcılığını “yeniden yargılama” maddesiyle Ceza Muhakemeleri Kanunu’na da yazmıştı. (Md. 311)

Sonra ekonomi gibi dış politika da savruldu. “Şam’da namaz kılmak, yüz yıllık sınırları kaldırmak” söylemi… Araplara “topunuz bir Türkiye etmezsiniz” hitabı… Avrupa’ya “bunlar haçlı ittifakı” denilmesi… “AİHM kararları bizi bağlamaz” beyanları…

Bunlar Türkiye’yi yalnızlığa itti. Batı’daki dost çevreleri kaybetmek, Türkiye karşıtı ilişkilere ve propagandalara zemin kazandırdı.

Dış politikada da “rasyonel zemine dönmek” zorunluluktur. Hakan Fidan sadece MİT tecrübesiyle değil, akademik kariyeriyle de dünyayı doğru okuyacak bir kaliteye sahiptir.

Terörle mücadelede ve Suriye ‘cangılında’ Türkiye’nin askeri operasyonlardan başka, ABD’de ve Avrupa’da eskisi gibi Türkiye’yi destekleyecek siyaset yapıcılar ve aydınlar kazanmak gerektiğini de elbette çok iyi görmektedir.

Dış politikada Türkiye’ye yakışan, Putin-Urban kulvarı değildir.

RASYONELLEŞME GERÇEK Mİ?

Bakanların çoğunu tanımıyorum, CV’lerine baktım, çok iyi olanlar var. Zaman içinde davranışlarına göre yazacağım.

Bakan atamalarında görülen bazı rasyonel işaretler, ekonomideki sıkışmayı aşmak için pragmatik tedbirlerden mi ibaret, gerçek bir rasyonelleşmenin işaretleri mi?...

Rasyonellikle ideoloji arasındaki fark çok dramatiktir. İktidar ilk on yılda, Kemal Derviş’ten devraldığı reformlara AB politikalarını ekleyerek kişi başına gelirimizi yılda yaklaşık 1000 dolar artırmış, 3 bin dolardan 12.500 dolara çıkarmıştı…

Erdoğan şimdi 2028 yılı için kişi başı 16 bir dolar vaad ediyor. Eğer gerçekleşirse bunun anlamı 2013 ile 2028 arasındaki on beş yılda kişi başı gelirimizin sadece 4 bin dolar arttırması olacak, yılda 260 dolar yani! Vahim bir başarısızlık!.. Hakan Kara’nın gösterdiği gibi, kişi başı gelirde,2010’a kadar dünyada 60. sıraya ulaşan Türkiye, ideolojik politikalar elinde 2022 yılında 78. sıraya düştü; 2001 krizindeki seviyedir bu.

Aynı iktidarın iki dönemi arasındaki bu dehşet verici fark, her şeyi anlatıyor. Umarım bu defa gerçek bir rasyonelleşme olsun; ama çok umutlu değilim. Yanılıyorumdur inşallah. Bakalım, göreceğiz.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/rasyonel-zemine-donmek-1596652

TAHA AKYOL / KARAR