Reform Paketinde Çiftçi Ve Tarım Yine Unutuldu
31 Marttan Sonra Ne Olacak?
Reform Paketinde Çiftçi Ve Tarım Yine Unutuldu
CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan son Ekonomi Reform Paketi'nde çiftçinin yine olmadığını hatırlatarak 31 Mart'a kadar ertelenen bankalara ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçları ile icra takip işlemlerinin, yeniden ileri bir tarihe ertelenmesini ve çiftçinin aldığı faizli kredilerin faizlerinin silinmesi gerektiğini söyledi
31 Marttan Sonra Ne Olacak?
Tarım Kredi Kooperatifleri Merkezi Birliği Genel Müdürlüğü’nün, son bir yılda 363 bin 389 çiftçinin kredi kullandığını açıkladığını hatırlatan Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, “Tarım Kredi Kooperatifleri 31 Mart’a kadar icra takiplerini durdurdu. Çiftçiler ise kredilerle ayakta durmaya çalışıyor. Bu tarihten sonra ne olacak? Çiftçi ürettiği üründen para kazanamadı. Ürünleri ya depolarda çürümeye terk edildi ya da ithalat sevdası nedeniyle yerli üreticinin ürünü para etmedi. Çiftçinin borcu yüzde 32 arttı ancak kazancı sürekli geriledi. Borç yükü çiftçilerin kabusu haline geldi. İktidar artık somut adımlar atmak zorunda. Dedi.
İktidar Tarım Diye Bir Sektör Olduğunu Unuttu
İktidarı her fırsatta çiftçinin üzerindeki borç yükü, girdi maliyetlerindeki artış ile sürekli yükselen döviz kurlarının çiftçi ve üreticilerin belini bükmekte olduğu konusunda uyardıklarını belirten Başevirgen, “Hiçbir söylediğimiz duyulmadı. Hiçbir derde çare olunmadı. İktidar tarım sektörünü gözden çıkarmış, hatta böyle bir sektör olduğunu unutmuş. Tarım sektörünün sürdürülebilir olması için çiftçilerin ciddi bir desteğe ihtiyacı olduğu, açıklanan bu pakette de düşünülmemiş." dedi.
Müteahhitlerin Kira Bedelleri Bile Ertelenirken…
Pandemi döneminde çiftçi için hiç bir maddi destek sağlanmadığını söyleyen Başevirgen, “Tarım Kredi Kooperatifleri ve banka mağduru çiftçilerimiz aylardır borçlarının yapılandırılmasını bekliyor. Çiftçinin Haziran 2018’de bankalara borcu 96,9 milyar lira iken bugün 33,6 milyar lira artarak 130,5 milyar liraya ulaştı. Yapılandırılma yapılmadığı için mağdur olan çiftçinin traktör ve tarım aletleri haczedildi. Haciz işlemleri Mart sonuna kadar durduruldu. Yeni bir hasat yapmayacak olan çiftçi borcunu yine ödeyemeyecek. Yandaş müteahhitlerin kira bedelleri bile ertelenirken çiftçiye el uzatılmıyor. İktidarın, karnımızı betonun değil tarımın doyurduğunu anladığı gün iş işten geçmiş olacak. Tarım yapan çiftçi kalmayacak.” İfadelerini kullandı.
Yabancı Çiftçileri Zengin Etmeye Devam mı?
İktidarın ithalat sevdası nedeniyle yerli çiftçinin bitmesine neden olduğunu söyleyen Başevirgen, “ Yerli üretici için reform denebilecek adımlar atılmıyor. 2020 yılında çiftçimize 22 milyar lira destek verilirken, ithalata ödenen para 66 milyar 250 milyon TL oldu. Destek miktarının üç katını yabancı çiftçilere kazandırdık. Buğdayın anavatanı ülkemizde, 17 yılda Rusya, Kazakistan, Ukrayna, Litvanya, Kanada gibi 53 ülkenin çiftçisine 72 milyon ton için 19 milyar dolar ödedik. Pirinçten mercimeğe, soyadan mısıra kadar bütün ürünler için ithalat kapıları ve dolayısıyla devletin kasası açık. Ancak söz konusu yerli üretici olduğunda iktidar, kendi çiftçimizden daha ucuza mısır, buğday ya da pirinç alabilecekken çok daha fazlasını ödeyerek ithalat yapmayı seçiyor. 1350 TL’ye çiftçiden alınan mısırı 2 bin 100 TL’den ithal ediliyor. Pirinç ithalatında dünya rekorları kırıyor ve yerli çiftçinin depoları doluyken, bir önceki yıla göre yüzde 800 artışla 49 bin ton daha pirinç ithal ediyor. Ya da çiftçi tam hasat yapacakken gümrük vergilerini sıfırlıyor ve zaten kazanamayan çiftçinin ürünü elinde kalıyor, geliri daha da düşüyor. Borç ve haciz kıskacından kurtulamıyor. Bu kısır döngünün kırılması, çiftçilerin borç yükünden kurtulması gerek. “ ifadelerini kullandı.
Türkiye’de Tarımın Sürdürülebilir Olması Şarttır
Tüm bu yaşanan olumsuzluklara rağmen çiftçinin üretmeye devam ettiğini ifade eden Bekir Başevirgen, “ Pandemi tüm dünyaya olduğu gibi bizlere de gıda arzı ve güvenliğinin önemini gösterdi. Sürekli ithalata dayalı olan ve yerli çiftçiyi üretemez hale getiren politikalar, gıda teminini tamamen yabancı ülkelerin insafına bırakmak anlamına gelir. İktidarın, Anadolu’nun verimli topraklarında yetişebilen her ürün için ithalatı seçmesi çiftçiyi üretimden kopartıyor. Köyler boşalıyor. 2020 yılında belde ve köylerde yaşayanların sayısı %7’ye düştü. Köyler boşalırsa gıdayı kim üretecek? Tarım ülkesi Türkiye’de, tarımın sürdürülebilir olması şarttır. İktidar yüzünü bir an önce yerli üreticiye dönmelidir. Destekler arttırılarak zamanında ödenmeli, bankalara olan borçları beş yıl süre ile ertelenmeli, faizler silinmeli ve icralar durdurulmalıdır. Ülkemizde kalkınmanın en önemli basamaklarından biri olan tarımın ve çiftçinin hak ettiği değeri ve kazancı elde edeceği tarımsal politikaları daha fazla vakit kaybetmeden oluşturmak zorundayız.” Dedi.