Rojin'in erotik şarkısını asker nasıl sordu...
"Göğüsleri mis kokulu süs kavunu"
Rojin'in erotik şarkısını asker nasıl sordu... "Göğüsleri mis kokulu süs kavunu"
Kızılkaya, bir grup aktivistle Hakkari’de düzenledikleri etkinlikte Rojin’in sahneye çıktığını ve Kürtçe şarkı söylediğini, askerin ise şarkı sözlerinin tercümesini istediğini yazdı.
Habertürk yazarı Muhsin Kızılkaya, “Kürtlerin sezen Aksu’su!” başlıklı yazısında 2000’lerin başında Hakkari’de yaşadığı bir olayı aktardı.
Kızılkaya, bir grup aktivistle Hakkari’de düzenledikleri etkinlikte Rojin’in sahneye çıktığını ve Kürtçe şarkı söylediğini, askerin ise şarkı sözlerinin tercümesini istediğini yazdı.
“ALBAY BİLMEM KİM BİZİ MAKAMINA ÇAĞIRDI VE GÖZÜNDEN ÇIKARMADIĞI GÜNEŞ GÖZLÜKLERİYLE…”
Muhsin Kızılkaya yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Tam da burada bir anımı anlatmama izin verin:
2000’li yılların başında memlekette silahlar susmuş, her yerde bahar havası esiyordu. Biz de İstanbul’da bir grup idealist aktivist, ‘İstanbul-Hakkari Dostluk Köprüsü’ diye bir etkinlik yapmaya karar verdik. Bir yığın sanatçıya gittik, programı uyan hiç kimse hayır demedi bize. Yazarlar, ressamlar, gazeteciler, şarkıcılardan oluşan 50 kişilik bir kafile topladık. Bu işin tertip komitesinde ben, Vecdi Sayar ve fotoğraf sanatçısı İsa Çelik abim vardık. Düşündük, bir de Kürtçe şarkı söyleyen bir sanatçı götürelim dedik. Rojin’e söyledik, seve seve gelirim dedi.
Etkinlik programımızı İçişleri Bakanlığı’na bildirdik, onlar da Hakkari valiliğine bildirdiler, sorun çıkarmadılar, kalktık gittik Hakkari’ye. Bir coşku, bir sevgi seli, kıyamet! İstanbul’dan şehre sanatçılar gelmiş, daha ne olsun! Ama işte tam burada zurna zırt dedi. O zamanki Hakkari Alay Komutanı Albay bilmem kim bizi makamına çağırdı ve gözünden çıkarmadığı güneş gözlükleriyle sert bir komutla, burada böyle açık havada, hele şehir stadında alenen bize Kürtçe konser verdirtmeyecekti.
Etme albayım, yapma albayım, biz bakanlıktan izinliyiz, burada yetkili olan valilik, valiliğin haberi var, hem burada yaşayan insanlar bütün düğünlerini dışarıda, açık havada Kürtçe şarkı söyleyerek yapıyor, burada Kürtçe konser yasaklamak iş değil, yasaklayacaksanız Kürtçe bilmeyen yerlerde yasaklayın dedik ama derdimizi anlatamadık. Mecburi İçişleri Bakanlığına durumu bildirdik; bakan jandarma genel komutanını aramış, komutan Hakkari’deki albayı aramış, albay nihayet imana gelmiş, bir gün sonrasına Rojin’in şehir stadındaki konserine izin çıktı.”
“O SIRADA ROJİN SÖZLERİ CİDDEN EROTİK BİR ŞARKI SÖYLÜYOR…”
“Hepimiz şehir stadında yerimizi aldık, heyecanlıyız, tarihte ilk defa Hakkari’de açık havada bir Kürtçe konser veriliyor, boru değil... “ diyen Kızılkaya yazısını şöyle sürdürdü:
“Tam bu sırada her halinden sivilleri çekmiş bir asker olduğu belli bir yabancı gelip yanıma oturdu. Elinde kağıt kalem... Komutanı, ‘Kalk git, dinle şunu kadını ve söylediği şarkının sözlerini harfiyen yaz, bana getir’ demiş. Hilaf yok, kendisi bunu söyledi bana. Ama bir sorun var, görevli Kürtçe bilmiyor. Beni tercüman olarak kullanacak besbelli. Neyse konser başladı, Rojin şöyle oynak, şıkır fıkır bir şarkı söylüyor, rütbeli sivil asker ikide bir beni dürtüyor, “ne dedi, ne dedi?” diye soruyor. İşin ucunda komutandan fırça yemek var, hiçbir şeyi kaçırmaması lazım, mecburi görevini yapacak.
Allah Allah, işe bakın ki o sırada Rojin sözleri cidden erotik bir şarkı söylüyor. Gerçekten de öyle. Her dilde olduğu gibi Kürtçede de erotik türküler, şarkılar var. Şarkının sözlerinin içinde “memik şemamoké” gibi laflar geçiyordu.
Tekrar beni dürtünce rütbeli asker, ‘Yaz dedim, diyor ki, göğüsleri mis kokulu süs kavunu.’
Önce bir iki kelime yazdı, sonra durdu, ‘Benimle dalga mı geçiyorsun?’ dedi.
‘Hayır, kesinlikle dalga geçmiyorum, aynen böyle. Komutana söyle, Rojin muzır şarkılar söylüyor, yasaklayacaksa buradan baksın meseleye.’
Hiçbir şey anlamadı, sanırım artık tercüme istemedi benden. Biz de kazasız belasız döndük İstanbul’a.”
“AYNI NAĞMELER, AYRI GIRTLAKLARDA ÇIKIYORDU O KADAR”
“Ne zaman Kürtçe şarkı türkü bahsi açılsa bu hatıramı anlatıyorum herkese. Çok şey anlatıyor bu hatıra çünkü” diyen Muhsin Kızılkaya şöyle devam etti:
“İşte bu yüzden Kürtçe müziğin yolculuğu bu memlekette netameli bir yolculuk oldu. Bu işe yeltenen her sanatçı, şarkı söylemenin cezasını çekti, burnundan fitil fitil söylediği şarkının notaları getirildi.
O yüzden Celal Güzelses, İzzet Altınmeşe, bir parça İbrahim Tatlıses ve daha sonra gelen bir çok Kürt icracı, çok iyi bildikleri Kürtçe şarkılara, türkülere Türkçe sözler yazarak sahneye çıktı. ‘Bir Mumdur’, ‘Ağlama Yar Ağlama’, ‘Cane Cane’, ‘Bitlis’te Beş Minare’ başta olmak üzere birçok popüler türküde olduğu gibi. Kürt müziğine bu zulüm yapılmasaydı, yasaklanmasaydı aslında herkesin bildiği Türk müziği ile Kürt müziği, -geleneksel dengbéjleri dışında tutarsak-pek farklı müzikler olmadığı görülecekti. Aynı nağmeler, ayrı gırtlaklarda çıkıyordu o kadar. O türküleri bir Türk nasıl söylüyorsa, bir Kürt, -Nuri Sesigüzel, İbrahim Tatlıses vb- onlardan daha güzel söylüyordu.”
Odatv.com