RUŞEN ÇAKIR: “KİMSE 301’İ BULAMAZSA EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI MECLİS’E DAMGA VURUR”

“Negatif kimliklenme sebebiyle TİP için bir fırsat alanı var”

RUŞEN ÇAKIR:  “KİMSE 301’İ BULAMAZSA EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI MECLİS’E DAMGA VURUR”




RUŞEN ÇAKIR:

“KİMSE 301’İ BULAMAZSA EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI MECLİS’E DAMGA VURUR”

 

Mirgün Cabas’ın GAİN’de her hafta perşembe akşamları canlı yayında, gündemin önemli konularını araştırmacı yazar Bekir Ağırdır ve gazeteci Özlem Akarsu Çelik eşliğinde tartışmaya açtığı “Ya Sonra?”, yeni bölümünde gazeteci Ruşen Çakır’ı konuk etti.

 

Bekir Ağırdır’ın Cumhurbaşkanı kim seçilirse seçilsin, arkasında çok yüksek ihtimalle Meclis çoğunluğunun olmayacağını söylemesi üzerine Ruşen Çakır, bu noktada Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kazanacağı milletvekili sayısının kilit bir rol oynayacağını ifade etti. Çakır, “Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu seçilirse, Meclis’in önemi otomatik olarak artacak çünkü böyle bir sözleri var. Dolayısıyla yeni Meclis’te, Yeşil Sol Parti, TİP ve diğer ittifak partisi milletvekillerinin çok kritik bir rolü olacak. Milletvekili sayısı ne kadar çok olursa o kadar güçlü olur. Pekâlâ Cumhur İttifakı’yla birlikte hareket ettikleri oylamalar da olacak. Hiç kimsenin Meclis çoğunluğunu ele geçirememesi halinde, Emek ve Özgürlük İttifakı Meclis’e damga vuracak” dedi.

 

“Negatif kimliklenme sebebiyle TİP için bir fırsat alanı var”

Bekir Ağırdır, Saadet Partililerin “altı ok”a damga vurup vurmayacağına yönelik tartışmaları ve geçen haftaki seccade hadisesini, “negatif kimliklenme” üzerinden yorumladı: “Herkes oy verirken, verdiği partiden şikayetçi. Artık bir partinin yanında aşk ilişkisi nedeniyle değil, karşı tarafa olan olumsuz duyguların nedeniyle durmaya devam ediyorsun. Bunu en iyi CHP’ye oy veren seçmen biliyor. Ocak ayındaki araştırmamızda gördük; ülkenin üçte ikisinin ‘Asla oy vermem, asla yan yana durmam’ dediği bir parti var. Bu kimisinde yüzde 80’lere geliyor. HDP meselesi de öyle. TİP’in bir çıkış aramasının tek gerekçesi belki bu değil ama orada TİP için bir fırsat alanı da var.”

 

“Erdoğan, AK Parti’den kopmuş seçmeni yeniden çekebilmek için kimlikleri kullanıyor”

Ağırdır şöyle devam etti: “Millet İttifakı’nda da Saadet var diye ya da CHP var diye etkilenecek insanlar var. Türkiye’de böyle bir karşıtlık duygusu güçlü. İktidar da söyleminde buna dayanıyor. Muhafazakâr kimliğin büyüklüğü üzerinden yeniden 51’e ulaşır mıyım hayali kuruyor. Seccade meselesi de tam buradan çıktı. Reel hayatın problemleri nedeniyle AK Parti’den kopmuş seçmeni yeniden çekebilmenin yolu, kimliğinden ilerlemek. Bunun da yolu, eğer bu kitle muhafazakârsa diyor, elinde Kuran’la, seccadeyle oluyor.”

 

“Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bir meydan okuma”

Kılıçdaroğlu’nun Konya ve Trabzon’daki programlarına da katılan Ruşen Çakır, iftar organizasyonlarının özellikle çok başarılı olduğunun altını çizerek, “Kılıçdaroğlu bunu başardı; orta sınıflar kadını, erkeğiyle gelmişti. İttifakın diğer partilerinden de gelenler vardı. Her ikisi de muhafazakârların çok güçlü olduğu şehirler; orada da insanlar inanıyor. O anlamda bana çok çarpıcı geldi” dedi. Gelecek ziyaretlerden birinin de Şanlıurfa’ya yapılacağı bilgisini paylaşan Çakır, seçilen şehirlerle Kılıçdaroğlu’nun aslında rakibine meydan okuduğu yorumunu yaptı.

 

“CHP’de artık umut yerine inanç var”

Ruşen Çakır’ın CHP kanadında seçimle ilgili bu kez her zamanki umut havası yerine, inancın hâkim olduğunu gözlemlediğini anlatması üzerine, Özlem Akarsu Çelik şu şekilde devam etti: “CHP’de olağanüstü bir özgüven var. ‘Biz kesinlikle kazanacağız, kazanıyoruz, başından itibaren çok kararlıydık zaten, ne hedeflediysek yaptık’ diyorlar. Özellikle muhafazakâr, mütedeyyin, milliyetçi oyların daha güçlü olduğu kentlerdeki aday seçimlerinde mühendislik hesapları öne çıkıyor. İl il herkes çok titiz çalışıyor.” Çelik ayrıca, Kılıçdaroğlu’nun seçimler için belirlenen çalışma ofisi yerine, çok güvendiği küçük bir ekiple evde çalıştığını aktardı.

 

“Birinci turda bitme ihtimali konuşulandan daha yüksek”

Ruşen Çakır, Muharrem İnce’nin adaylığı ve seçimin ikinci tura kalma ihtimalinin sorulması üzerine, İnce’nin kendisiyle uğraşmayıp ona oy vermeyi düşünen kesimlerin beklentilerine yönelik çıkışlar yapılması gerektiğini ifade etti. Çakır, “Muharrem İnce sadece ayrı aday olmasını gerekçelendirme çabası dışında, bir vaatte bulunmuyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Eğer çok büyük bir hata yapılmazsa, zaten konuştukça kendi oyunu azaltacak. Birinci turda bitme ihtimalinin konuşulandan daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Esas önemli olan onun varlığını kabul edip; o ayrı, seçmeni ayrı deyip seçmene yönelik bir şeyler geliştirmek” dedi.

 

“Ne oluyor da, 5 milyon genç bu harekete güç veriyor?”

Ağırdır’ın konuyla ilgili yorumu ise şöyle oldu: “Neden üç ay önce gündemde bile olmayan bir parti ve lider birden yüzde 8-10 görünüyor? Bu bir şey anlatıyor. Araştırmalardan biliyoruz ki, olası oyların yarısı ilk kez oy verecek 18-22 yaş arası 5 milyonluk nüfustan geliyor. 30 yaş altı genç nüfus, var olan ana akım siyasetlere tepkili. O siyasetler marifetiyle ülkenin sorunlarının çözüleceğine inanmıyor, ülkenin geleceğine güvenmiyor. O kabarma, Muharrem İnce’de bir yanıt buluyor. Sonuçta sayısal olarak seçimler yaklaşırken sönümlenecektir büyük olasılıkla. Benim de kanaatim, seçimler birinci turda bitecek. Ama ne oluyor da bu 5 milyon genç doğrudan, neden yana olduğu bilinmeyen ama neye karşı olduğu bilinen bir harekete güç veriyor? Bunu tartışmamız lazım.”