Rusya dış politikada vites mi yükseltiyor?
Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
Rusya dış politikada vites mi yükseltiyor?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Joe Biden arasında gerçekleştirilecek olası görüşmenin hazırlıkları sürerken, Rusya’nın söylemleri de sertleşiyor. Putin, Batı ülkelerini güvenilmez olarak niteleyip kırmızı çizgilerinin Batı tarafından hafife alınmaması gerektiğini söyledi. Putin-Biden görüşmesinin odak noktası olması beklenen Ukrayna, bu kırmızı çizgilerden biri. Carnegie Moscow Center Direktörü Dmitry Trenin’in The Moscow Times internet sitesinde yayımlanan yazısı Rus dış politikasındaki gelişmeleri değerlendiriyor.
Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:
“Devlet Başkanı Vladimir Putin dış politika ile ilgili sık sık açıklama yapıyor. Geçen ay, Valdai Kulübü’nün yıllık toplantısında dünya meseleleri hakkında birkaç saat konuştu. Daha yakın zamanda da Rus televizyonuna Ukrayna, Beyaz Rusya, NATO ve ABD hakkında geniş kapsamlı bir röportaj verdi. 18 Kasım’da Rusya Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkililerinin bir toplantısına katılımı, kamuya açık bir açıklama ve elbette gizli kalan daha özel tartışmalarla sonuçlandı.
Konuşma oldukça kısaydı, ancak birkaç önemli yeni noktaya değiniyordu. En ilginç ve merak uyandıran kısım, Rusya’nın hasımlarıyla ilgiliydi: ABD, onun NATO müttefikleri ve Ukrayna gibi faydalanıcılar.
Putin, toplantıdaki yetkililere, ‘Son uyarılarımızın belirli bir etkisi oldu, orada gerilimler ortaya çıktı. Bir tür çatışma sergilememeleri için mümkün olduğunca uzun süre bu durumda kalmaları önemli… Yeni bir çatışmaya ihtiyacımız yok’ dedi.
Putin bununla diplomatik uyarıları kastetmedi. Nitekim Rusya’nın NATO, Almanya ve Fransa gibi Avrupa Birliği’nin önde gelen güçleri ve Ukrayna konusunda ABD ile ilişkilerinde diplomasi fiilen felç olmuş durumda. Kremlin bu noktada Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky’yi müzakere ortağı olarak devreden tamamen çıkardı. Avrupalıların Minsk Anlaşmalarının uygulanması konusunda Moskova’ya karşı fiilen Kiev’in yanında yer almasına öfkelenen Dışişleri Bakanlığı, Bakan Sergey Lavrov ile Paris ve Berlin’deki mevkidaşları arasında diplomatik yazışmalar yayımladı. (…)
ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Victoria Nuland, Washington’ın Moskova’nın argümanlarına dair sıfır sonuç ve sıfır anlayış üretti. Kremlin, NATO’nun Moskova’nın Brüksel misyonuna bağlı Rus subaylarını sınır dışı etmesine de ittifakla tüm bağları keserek yanıt verdi.
Rus devlet başkanının atıfta bulunduğu uyarılar, muhtemelen Rus ordusunun faaliyetleri. Yılın başında Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna sınırı boyunca kuzey, doğu ve güneye kayda değer büyüklükte askeri yığınağı içeren büyük bir tatbikat düzenledi. Rus birliklerinin hareketleri açıkça görünür hale getirildi ve bunun bir tatbikat olmayabileceğine dair korkutucu bir mesaj verildi.
Donbass ve Kiev ile ilişkiler konusunda Kremlin’in önde gelen isimlerinden Dmitry Kozak, Putin’in Ukrayna’nın ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk bölgelerini geri almaya yönelik bir girişiminin, mevcut Ukrayna devletinin sonu anlamına geleceği yönündeki daha önceki uyarısını yineledi. Nitekim tatbikatlar Amerikalılar tarafından ciddiye alındı. ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley, Rusya Genelkurmay Başkanı General Valery Gerasimov ile doğrudan istişarelerde bulundu. Son olarak ABD Başkanı Joe Biden’ın, Vladimir Putin’i Cenevre’deki bir toplantıya davet etmesiyle ABD-Rusya stratejik istikrar görüşmeleri yeniden başladı.”
Gerilim azalmadı
Yazar, bu gelişmelerin ardından Ukrayna, Karadeniz bölgesi ve daha geniş anlamda Doğu Avrupa ile ilgili gerilimlerde bir azalma olmadığını belirtiyor:
“Yaz aylarında bir İngiliz Donanması destroyeri, Kırım açıklarındaki karasularından geçerek Rusya’ya meydan okudu ve Ukrayna, etnik Rusların yerli topluluk statüsünü reddeden bir yasa çıkardı. Moskova’ya göre, Kiev’in Minsk anlaşmalarından resmen ayrılması anlamına gelecek başka bir yasayı da kabul etmeye hazırdı. Ukraynalılar, Donbass’ta Rus yanlısı güçleri vurmak için Türk yapımı bir insansız hava aracı kullandı; NATO, Karadeniz’deki varlığını ve etkinliğini önemli ölçüde artırdı. Ayrıca Putin’e göre, ABD stratejik bombardıman uçakları Rusya sınırına 20 kilometre kadar yakın uçtu. Avrupa’daki doğalgaz fiyatı krizi, buna Rusya’nın neden olduğu yönünde sert suçlamalara yol açtı.
Belarus lideri Alexander Lukashenko’nun AB’yi cezalandırma ve liderlerini kendisiyle diyaloğa zorlama planının bir parçası olan Polonya sınırındaki göçmen krizi bile doğrudan Kremlin’in üstüne atıldı. Moskova’da bazılarının vaktinden önce ‘Cenevre ruhu’ dediği şey ise neredeyse buharlaştı.
Rusya, rakiplerine cevap vermek ve hatta rakiplerinin önüne geçmek için boş durmadı. Donbass’ta yeni kazandığı yarım milyon vatandaşının Eylül seçimlerinde Devlet Duması için oy kullanmasına izin verdi; Donbass şirketlerinin ürünlerini Rus hükümetinin satın almasına uygun hale getirdi; Ukrayna’ya kömür sevkiyatını durdurdu.
Ukrayna tetikte
Hem Putin hem de şu an Rusya Güvenlik Konseyi başkan yardımcısı olarak görev yapan eski Devlet Başkanı Dmitry Medvedev, Ukrayna makamlarının politikalarını sert bir şekilde eleştiren uzun yazılar yayımlayarak esasen Kiev ile konuşmanın artık bir faydası olmadığı sonucuna vardılar. ABD’de ise Rusya’nın güçlerini yeniden sınıra yığdığını ve muhtemelen er ya da geç Ukrayna’yı işgal etmeye hazırlandığını öne süren haberler yayımlandı.
Şu anda, Ukrayna’da bir savaş korkusu hakim. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, pişman olmaması için 2014’te yaptıklarını tekrarlamaması konusunda Kremlin’i uyardı. Aslında, riskler bugün yedi yıl öncesine göre çok daha yüksek.
2014 yılında Rus parlamentosundan ‘Ukrayna içinde’ askeri güç kullanma yetkisi alan Putin, fiili kullanımını Kırım ve gizli bir biçimde Donbass ile sınırladı. Bir dahaki sefere, Putin’in kendisinin de belirttiği üzere, Rus başkomutanının emir vermesi halinde Rus askeri harekâtının coğrafi kapsamı muhtemelen çok daha geniş olacaktır. Nasıl bir şekil alabileceği üzerinde tahmin yürütenlerin Afganistan, Çekoslovakya veya Macaristan örneklerine bakmalarına gerek yok. Suriye’ye bakmak daha mantıklı, ancak Ukrayna’daki bir savaş kontrol altına alınmayabilir.
Blöf mü, değil mi?
Ukrayna, başkanlığı sona ermeden önce Putin’in tamamlamaya çalışacağı ‘bitmemiş bir iş’ mi? Yoksa sadece blöf mü yapıyor?
Kremlin için NATO üyeliği olsun olmasın Ukrayna’nın Moskova’dan sadece birkaç yüz kilometre uzakta Rusya sınırında konuşlanmış ABD kontrolündeki batmaz bir uçak gemisine dönüştüğünü görmek, diğer batmaz uçak gemisi Küba’nın neredeyse 60 yıl önce Beyaz Saray için ne kadar kabul edilebilirse, o kadar kabul edilebilir. Herhangi bir Rus lider, elindeki tüm araçları kullanarak bu tür bir demirlemeyi önlemeye çalışacaktır. Batı’da pek olası görünmese de başka bir ihtimal, Ukrayna kuvvetlerinin Donbass’ta büyük bir askeri harekât yürütmesi olabilir.
Eski Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili’nin 2008’de Güney Osetya’yı zorla geri almaya çalışırken yaptığı, başlangıçta asla çok da akıllıca görünmemiş ama yine de Gürcistan’ın kıdemli müttefiki Batı tarafından durdurulmamıştı. Putin geçen hafta diplomatlara yaptığı konuşmada Batılı ülkeleri güvenilmez olarak nitelendirdi. Özellikle de onları Rusya’nın kırmızı çizgilerini ve uyarılarını sadece ‘yüzeysel olarak’ kabul etmekle suçladı, bu ‘yüzeysellik’ ile ne demek istediği ise belli değil.
Putin, Lavrov’u Rusya’ya Avrupa-Atlantik bölgesinde ‘ciddi uzun vadeli garantiler’ sağlamaya çağırdı. Bu kulağa şaşırtıcı geliyor. Rus diplomatların Putin’e istediğini vermek için yapabileceği çok az şey var. Daha yüksek bir ihtimal Putin, diplomatlarını, Ukrayna çevresinde, Karadeniz bölgesinde ve Avrupa’nın doğusundaki başka yerlerde ortaya koyduğu askeri caydırıcılıktan faydalanmaya teşvik ediyor olabilir
Rusya devlet başkanı elbette bu görevi tamamen astlarına bırakmıyor. Sert konuşmasını yaparken bile Güvenlik Konseyi sekreteri, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı ile Putin ve Biden arasında başka bir olası görüşme hakkında görüşüyordu. Her zaman olduğu gibi caydırıcılık, ancak tehdidin güvenilir olduğuna inanılırsa işe yarayabilir, diğer tarafın blöf yapıp yapmadığını test etmeye yönelik herhangi bir girişim ise felaketle sonuçlanabilir.”
Bu yazı ilk kez 25 Kasım 2021’de yayımlanmıştır.
Rusya dış politikada vites mi yükseltiyor? - Fikir Turu