Rusya'nın PKK Stratejisi ve Türkiye'nin Batı ile İlişkileri: 15 Temmuz'un Gölgesinde Bir Analiz
Rusya’nın Türkiye üzerindeki stratejisi: PKK’ya destek, Kürt devleti planları ve Batı ile ilişkileri baltalama girişimleri. 15 Temmuz'un gölgesinde değişen dengeler.
Rusya'nın PKK Stratejisi ve Türkiye'nin Batı ile İlişkileri: 15 Temmuz'un Gölgesinde Bir Analiz
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / DIŞ POLİTİKA ANALİZİ
Rusya'nın Türkiye üzerindeki politik stratejileri, sadece Suriye’deki varlığı ya da Kürt devleti planlarına göz yummasıyla değil, aynı zamanda Türkiye ile Batı dünyası arasına mesafe koyma girişimleriyle de dikkat çekiyor. Moskova’nın bu yaklaşımı, Türkiye’nin NATO’daki stratejik rolüne dönmesini engellemeye ve yönünü Batı’ya çevirmesini önlemeye yönelik uzun vadeli bir politika izlediğini gösteriyor.
Rusya’nın PKK ile İlişkisi ve Kürt Devleti Planları
FOTO: Rusya’da Suriye Kürdistanı Temsilciliği’nin Açılışı
Rusya’nın kendi topraklarında PKK’ya alan açması ve Kürt devleti kurulmasına yönelik çabalara göz yumması, Moskova’nın Türkiye’ye karşı kullandığı dolaylı bir baskı aracı olarak değerlendirilebilir. Rusya, Türkiye’nin güney sınırında bir Kürt devleti kurulmasına destek vererek, Ankara’nın bölgedeki etkisini zayıflatmayı hedefliyor. Ancak bu süreç, Rusya'nın yalnızca bölgesel stratejisiyle değil, aynı zamanda Türkiye’nin Batı dünyası ile olan ilişkilerini koparma çabasıyla da örtüşüyor.
Rus basınında yer alan son değerlendirmeler, ABD ve İsrail’in Kürt devleti planlarını ön plana çıkarırken, aynı zamanda Türkiye ile Batı dünyası arasındaki güven sorunlarını derinleştirmeye yönelik bir girişim olarak okunabilir. Bu analizler, Rusya’nın Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırma ve NATO’nun zayıflamasına zemin hazırlama stratejisinin bir parçası gibi görünüyor.
15 Temmuz Darbe Girişimi ve Rusya’nın Rolü
15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye’nin dış politikasında önemli bir kırılma noktasıydı. Ünlü istihbaratçı Mahir Kaynak’ın tezine göre, bu tür büyük olaylardan kim fayda sağladıysa, arkasında da onların bulunma ihtimali yüksektir. Bu bağlamda, 15 Temmuz’un ardından Türkiye’nin NATO ve Batı ile arasına mesafe koyması, Rusya’nın fayda sağladığı bir durum olarak değerlendirilebilir.
Darbe girişimi sonrası Türkiye’nin yönünü Rusya ve Çin gibi alternatif ortaklara çevirmesi, Moskova’nın bölgesel stratejisine hizmet etti. Türkiye’nin NATO’daki etkisinin azalması ve Batı’dan uzaklaşması, Rusya’nın bölgedeki nüfuzunu artırmasına imkan tanıdı.
Rusya’nın Statükocu ve Baskıcı Modeli ile Batı’nın Demokratik Sistemi
Rusya, totaliter ve baskıcı bir rejimi temsil ederken, Batı dünyası demokrasiyi ve özgürlükçü değerleri savunuyor. Bu durum, Rus halkının ve özellikle genç nesillerin Batı’ya yönelmesine neden oluyor. Amerika ve Avrupa ülkelerine göç eden genç Ruslar, Kremlin yönetiminin politikalarına karşı halkın hoşnutsuzluğunun bir yansıması.
Türkiye’nin de benzer şekilde yönünü Avrupa Birliği ve demokratik sisteme çevirmesi, Rusya için bir tehdit olarak algılanıyor. Ankara’nın demokratikleşme adımları atarak Batı ile ilişkilerini güçlendirmesi, Rusya’nın Türkiye üzerindeki nüfuzunu kaybetmesine yol açabilir.
Türkiye’nin Batı ile İlişkilerinde Dönüşüm ve Rusya’nın Tavrı
Rusya, Türkiye’nin Batı ile olan bağlarını yeniden güçlendirme çabalarını engellemeye yönelik stratejiler izliyor. Türkiye’nin NATO’da daha aktif bir role dönmesi, Rusya’nın Suriye’deki varlığını zayıflatabilir ve Moskova’nın bölgedeki stratejik hedeflerine zarar verebilir.
Bu bağlamda, Rusya’nın Suriye’deki PKK’ya ve Kürt devletine yönelik tavrı, yalnızca Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda Ankara’nın Batı dünyasıyla olan ilişkilerini baltalamayı da amaçlıyor.
Sonuç: Türkiye’nin Geleceği ve Batı ile İlişkiler
Türkiye’nin NATO ve Avrupa Birliği ile ilişkilerini güçlendirmesi, ülkenin demokratikleşme sürecine önemli katkılar sağlayabilir. Ancak Rusya’nın bu durumu engelleme çabaları, Ankara’nın uluslararası alandaki stratejik tercihlerini karmaşık hale getiriyor.
15 Temmuz sonrası değişen dengeler ve Rusya’nın Türkiye üzerindeki stratejik baskıları, Ankara’nın gelecekteki yöneliminde kritik bir rol oynayacaktır. Türkiye’nin yönünü Batı’ya çevirme kararlılığı, Rusya’nın statükocu politikalarına karşı güçlü bir cevap niteliği taşıyabilir.