Rusya'nın üç hâli: Devrim, ekonomik kriz ve savaş

Rusya için "savaş, üç halden biri" olduğuna göre... İnsanı ürkütüyor

Rusya'nın üç hâli: Devrim, ekonomik kriz ve savaş


Yalçın Doğan

Yalçın Doğan

Rusya'nın üç hâli: Devrim, ekonomik kriz ve savaş

Şu anda Rusya'da yine ekonomik kriz var, Putin yine "devrim yapmak" emelinde. Ya savaş?.. Rusya için "savaş, üç halden biri" olduğuna göre... İnsanı ürkütüyor

Putin...

"Ukrayna'ya ait Lugansk ve Donetsk bölgelerinde ayrılıkçı unsurları tanıdığını, Rus askerlerinin o bölgeye doğru hareket etmelerini emrettiği saatlerde..."

Dünya yerinden oynarken, savaş rüzgarları eserken...

Tayyip Erdoğan Afrika gezisinin Senegal durağında...

"Senegal'in sportif başarılarına katkı olmak üzere, bizim iş adamlarımız burada stadyum inşa edecek..."

Dünya aylardır tırmanan Rusya - Ukrayna krizini konuşurken, geçen hafta "TBMM Dışişleri Komisyonuna AKP'nin getirdiği öneri", o komisyonda geçen hafta en çok konuşulan konu:

"Katar'da yapılacak Dünya Kupası için Türkiye'den Katar'a polis gönderilmesi..."

Her uluslararası sorunda kendisine rol biçilmesi için yanıp tutuşan Erdoğan ve ekibinin Ukrayna krizindeki son pozisyonunu özetleyen sahneler.

Putin: "Tarihi hata"

Rusya kendi içinde çok rahatsız.

Ücretler düşük, yoksulluk artıyor. Ona paralel yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkıyor. Otoriter rejim basın ve ifade özgürlüğünü ayaklar altına alıyor, zaman zaman fail-i meçhul cinayetler eksik değil.

Vladimir Putin 1999 - 2000 yılında ilk Başbakanlığı, 2000 - 2008 arasında ilk Başkanlığı, 2008 - 2012 arasındaki ikinci Başbakanlığı ve 2012'den bugüne kadar süren ikinci Başkanlığı ile toplam 23 yıldır Rusya'nın kaderini elinde tutuyor. Baskı ve otoriter yönetimle.

İçerideki otoriter tutumu, dış politikasına yansıyor, yaklaşık bir yıl önce resmi sitesinde bir yazı yayımlıyor:

"Ukrayna diye bir ülke yoktur, Ukrayna Sovyetler Birliği döneminin tarihi hatasıdır."

Bir yıl önce...

Kendi tarihine yaptığı gönderme saldırgan bir hazırlığın habercisi.

2014: Putin için fırsat

Lugansk ve Donetsk Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne dahil. O iki bölge Rusya sınırında, ikisinde de, Ukrayna karşıtı ayrılıkçı unsurlar yaşıyor.

"Amerika'nın Sesi" radyosunun derlemesinden yararlanarak...

2014 yılında Ukrayna'da Moskova yanlısı Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç kitle protestolarıyla devriliyor. Ukrayna karışıyor.

O boşluktan yararlanan Putin iki adım atıyor:

1-Karadeniz kıyısındaki Kırım Yarımadasını ilhak ediyor. 

2-Ağırlıkla Rusça konuşulan Donetsk ve Luhansk bölgelerinde yaşayan ayrılıkçıları isyana teşvik ediyor, isyancılar hükümet binalarını ele geçiriyor ve "halk cumhuriyeti" kurulduğunu ilan ediyor.

Ukrayna buna sessiz kalmıyor, ayrılıkçılarla Ukrayna arasında savaş çıkıyor.

Ancak, Ukrayna hem 2014'te, hem 2015'teki iki savaşta da, isyancılara yeniliyor. Ne de olsa, arkalarında Rus desteği var.

"İki askeri yenilgi sonunda Ukrayna ayrılıkçı bu iki bölgeye özel statü, özerklik veriyor."

NATO etkeni

Batı'nın kozu ise, "Ukrayna'yı NATO üyesi yapmak", Putin'i telaşlandıran bir adım.

Batısında Ukrayna, güneyinde Türkiye, iki sınırında iki NATO ülkesi.

Üstelik, Ukrayna Anayasasında "NATO üyeliği" hedefi varken, Putin ayrılıkçılara daha çok destek veriyor.

2019'da Cumhurbaşkanı seçilen Zelenski başlangıçta Putin ile iyi ilişkide iken, onun Batı'ya yakınlaşması aralarını açıyor.

Arada yapılan anlaşmalar, uyulmayan anlaşmalar var.

Krizi daha iyi anlamak için kısa tarihi derleme burada sona eriyor.

Şimdi...

Hedef büyük

Daha önce Kazakistan ile Belarus'u etkisi altına alan Putin'in hülyası büyük:

"1917 sosyalist devrimi ile yıkılan Çarlık Rusya'sını toprak, siyaset ve kültür olarak yeniden yüceltmek, ayağa kaldırmak!.."

Meselenin en can alıcı noktalarından biri bu hülya.

Hülyanın sonu yok!..

Hitler de, bütün Avrupa'yı egemenliği altına almak istememiş miydi?..

Ayrılıkçıları tanımak

İsyancı liderler ve Rus Parlamentosu DUMA geçen hafta Putin'e çağrıda bulunuyor:

"Lugansk ve Donetsk'in bağımsızlığını tanı!.."

Bu danışıklı çağrıların ardından Putin önceki akşam canlı yayında son adımı atıyor, ayrılıkçı iki bölgenin bağımsızlığını tanıdığını ilan ediyor. 

Ukrayna krizi ile ilgili gelişmeler sonrasında...

"- Ukrayna ile Rusya arasında savaş çıkar mı?..

- O savaşa Batı fiilen katılır mı?.." 

Şu ana kadar Putin ne istediyse, herkesi ayağa kaldırıyor ve fakat istediğini elde ediyor.

Şimdi savaş istediğini sanmıyorum.

Ya Batı?..

Yine sanmıyorum.

Bununla birlikte, "savaş riski elbette var".

Maddenin üç hâli

Dün sabah TELE 1'de Moskova Üniversitesi'nde görev yapan Türk bilim adamı Prof. Dr. İkbal Dürre'yi dinlerken, onun yorumu ilgimi çekiyor:

"Rusya'da bir söz var, maddenin üç hali var, sıvı, katı ve gaz. Rusya'nın üç hali var, devrim, savaş ve ekonomik kriz."

Şu anda Rusya'da yine ekonomik kriz var, Putin yine "devrim yapmak" emelinde.

Ya savaş?.. 

Rusya için "savaş, üç halden biri" olduğuna göre...

İnsanı ürkütüyor.

Putin "de facto (fiili) durum" yaratarak, o üçüncü hali sanki kışkırtıyor ancak yine de dışında kalmaya çalışıyor gibi. Her ne kadar Rus askerleri ayrılıkçı bölgeye girmiş olsa bile.

Yeniden vurgulamak gerek, savaş riski var.

Türkiye zor durumda

Putin'in adımını Türkiye resmi açıklamayla "kabul edilemez" buluyor. Kararı "reddettiğini" ilan ediyor.

Bir savaş çıkarsa... Bütün analizlere göre:

"En çok etkilenecek ülke Türkiye."

Neden?..

Rusya'nın hemen yanı başındaki ülke olarak, siyaseten:

"Rusya ile iyi geçinmek istiyor, Rusya'ya bağımlı ancak, NATO üyesi."

Ayrıca, ayrılıkçı bir bölgenin bağımsızlığını tanıdığına göre, Rusya'nın Suriye'deki PKK varlığı ile ilişkilerinin iyi olduğu sır değil. PYD'nin Moskova'da bürosu var. Türkiye için siyasi bir risk. 

Askeri olarak:

"NATO üyesine olmamıza rağmen, büyük gürültülerle satın aldığımız S-400 hava savunma sistemi Rus anahtarlı."

Ekonomik olarak:

"Doğalgaz ve petrolün yüzde 37'sini, bizde oto sanayiinde kullanılan alüminyum dahil, demir çelik ürünlerini, başta buğday, tarımsal ürünlerin büyük bölümünü Rusya'dan alıyoruz. 

Ayrıca, Rusların inşa ettiği nükleer santral...

Ve de turist beklentisi... Bize en fazla turist Rusya'dan geliyor."

Savaş ya da gerilimin her açıdan Türkiye'yi güç durumda bırakacağı ortada. Ekonomik krizin aşılamadığı bir ortamda, ithalat güçlükleri doğarsa, bu yeni bir enflasyonist baskıya yol açabilir.

Özellikle enerjide ve tarımda dışa bağımlılığın sonucu ağır bir fatura çıkartabilir.

Daha savaş çıkmamışken bile, ham petrol fiyatının 100 dolara yaklaşması, doların TL karşısında yükselmesi o faturanın ilk habercisi. Benzin, mazot, doğalgaz ve ekmek zammı olarak. 

Putin geliyor mu?

Ocak ayı sonunda Moskova'dan yapılan açıklamada Putin'in Türkiye'ye geleceği bildiriliyor.

Dört gün önce ise, Putin'in sözcüsü "ziyaret zamanının henüz belirlenmediğini" söylüyor.

Erdoğan üç hafta önce Ukrayna'ya gidiyor. Rusya bunu iyi karşılamıyor.

Şimdi de, yapılan açıklama Rusya'ya karşı.

Mustafa Kemal'in tarihe bıraktığı bir sözü var:

"Size sorulmadıkça, siz başkalarının işine karışmayın ve onlara akıl vermeyin, sonunda zararlı çıkan siz olursunuz."

Savaş rüzgarları eserken, Ankara...

Erdoğan Afrika’da Kongo, Senegal’i ziyaret ediyor, Gine Bissau ziyaretini son anda iptal etmiş olsa da, NATO zirvesine katılma gerekçesiyle…

Dünyayı ve bizi tehdit eden kriz oradan Afrika’dan nasıl görünüyor acaba?..

https://t24.com.tr/yazarlar/yalcin-dogan/rusya-nin-uc-hali-devrim-ekonomik-kriz-ve-savas,34323

YALÇIN DOOĞAN / T24