S-400 belası

ORTADOĞU’DA SAVRULMALAR

S-400 belası




S-400 belası

TAHA AKYOL YAZDI

Bu başlıkla daha önce birkaç yazı yazmıştım. Yüz yıllık diploması tarihimizde, acaba Rusya’dan S-400’ler almak kadar büyük bir hata var mıdır, bilmiyorum.

Konu yeniden gündeme geldi.

İsveç’in NATO üyeliğini Türkiye’nin onaylamasından sonra ABD Dışişleri Bakanı Blinken, ardında da Savunma Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland Ankara’ya geldi. F-16’ları satın almamızla ilgili süreç başladığı gibi, ortağı olduğumuz halde dışlandığımız F-35’ler konusunda da olumlu bir işaret belirmiş bulunuyor.

Nuland, CNN Türk’ten Büşra Arslantaş’a verdiği mülakatta şöyle diyor:

“Açıkçası bu S-400 meselesini halledebilirsek, ki bunu yapmak istiyoruz, ABD, Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır. Ama önce bu diğer meseleyi çözmeliyiz.”

S-400 MACERASI

Türkiye 12 Eylül 2017 günü Rusya ile S-400 anlaşmasını imzaladı. 2.5 milyar dolar değerindeki anlaşmanın kaparosunu da aynı gün ödeyeceğimizi Erdoğan açıkladı.

Batılılardan füze savunma sistemi alamadığımız için mecbur mu kalmıştık? Öyle söylendi ama 6 seneyi aşkın bir zamandır hava saldırısı tehlikesine maruz kalmadığımıza ve halen de söz konusu olmadığına göre bu iddia doğru değildir.

Siyasi sebepleri olmalıdır.

Rusya uçağını düşürmemizden sonra Ankara’ya ateş püsküren Putin’i teskin etmek için mi? Suriye için mi?...

Her ne olursa oluşun NATO üyesi Türkiye’nin Rusya ile S-400 almak gibi stratejik bir ilişkiye girmesinin yol açacağı tepkiler öngörülmeliydi. CAATSA yaptırımlarının uygulanacağını ve Türkiye’nin F-35 projesinden dışlanacağını Washington zaten açıklamıştı. Askeri uzmanların öngörmemesi mümkün değildir. Genelkurmay Başkanı ve MSB Hulusi Akar’ın gerekli dirayeti gösterip göstermediğini tarih sorgulayacaktır.

‘DOSTUM PUTİN’

Dış politikada “eksen kayması” görüşünün keskinleşeceğini, bundan Yunanistan’ın yararlanacağını, Türkiye’nin yüzyıla yaklaşan geleneksek diplomasi dengesini bozmanın yaratacağı yalnızlaşmayı diplomatlarımızın görmemiş olması mümkün değildir. Bu konuda da makaleler yayınlanmış açıklamalar yapılmıştı zaten

Fakat Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, kendisini sadece Ruslar dinliyormuş gibi, “Rusya stratejik ortağımız” diye konuşuyordu. (28 Ağustos 2018)

Belki de diplomatik davranarak o sırada susan Rus Dışişleri Bakanı Lavrov sonradan “Türkiye’yi hiçbir zaman stratejik müttefikimiz olarak sınıflandırmadık. Türkiye partnerimiz” diye konuşacaktı. (12 Ekim 2020)

Rusya ile bu kadar yakınlaşıp Batı ile ittifak ilişkilerini eskisi gibi sürdürmek mümkün müydü?

ORTADOĞU’DA SAVRULMALAR

Ortadoğu’daki savrulmalar aynı bütünün diğer parçası… Suriye politikasının “Şam’da namaz kılacağız” söylemiyle sembolize edilmesi, Mısır’da İhvan iktidara gelince “yüz yıllık sınırlar kalkıyor” açıklamasının yapılması, Mısır’daki darbeyi protesto etmekle yetinmeyip 7 yıl süreyle kavga edilmesi “neo Osmanlı” söylemlerine ve Arap ülkelerinin Türkiye’ye tepkisine yol açtı. Sabah yazarı Burhanettin Duran da bu politikanın Araplarda yarattığı kaygıların “Körfez elitleri nezdinde Türkiye’nin de sınırlandırılması gereken bir ülke olarak” görülmesine yol açtığını yazdı.

Suriye politikasındaki yanlışların sonuçları ortada. Kobani olaylarının ardında ABD’nin Suriye’de PKK’ya destek vermesini Ankara önleyebilmeli, Suriye üzerinde, Esat’la ilişkiler dahil, Türkiye lehine dengeler kurabilmeliydi.

Ekonomideki hasarları yazmaya gerek var mı?

S-400 hala paketinde duruyor ama F-35’leri kaybetmek sadece hava savunması yönünden değil, teknolojik ve iktisadi yönden de büyük kayıptır. Zira hem Türk savunma sanayii yeni teknoloji elde edecek hem F-35’lerin tamir ve bakım tesislerine sahip olarak 7 milyar dolar civarında gelir elde edecekti Türkiye...

Zarar büyük, bundan sonrasını toparlamaya çalışıyor iktidar.

Bakalım bu S-400 belasından nasıl kurtulacağız. Putin’i Suriye’de kızdırmadan!

İlk düğmeyi yanlış ilikleyince…

NOT: Can Atalay’ın milletvekilliğini düşüren Meclis Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi’ni yok saydı, AYM kararlarını yok saldı, Anayasa’nın 153 ve 158. Maddelerini yok saydı. Bu kararla Yargıtay-İktidar dayanışması da netleşti. Hukuk devleti ağır bir darbe daha aldı.

TAHA AKYOL / KARAR