Sabah yazarı Uluç, hem kendi gazetesinin hem de Hürriyet'i eleştirdi.
Hıncal Uluç bu kez hem kendi gazetesini hem de Hürriyet’i eleştirdi
Hıncal Uluç bu kez hem kendi gazetesini hem de Hürriyet’i eleştirdi
Sabah yazarı Uluç, hem kendi gazetesinin hem de Hürriyet'i eleştirdi.
Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, hem kendi gazetesi Sabah’ı hem de Hürriyet gazetesini eleştirdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın görüşmesinin Sabah gazetesinde verilme şeklini eleştiren Hıncal Uluç, “Baştan sona, Başkan Erdoğan'ın tavrı.. Madde madde Erdoğan'ın söyledikleri.. Peki Erdoğan daha uçağa binmeden, tavrının bu olacağını bilmiyor muyduk?” diye yazdı ve gazetesini “Cuma sabahı bunları bin kişi yazıp söyleyecek. O zaman yazsan ne olur, yazmasan ne olacak!” ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde Hürriyet gazetesini de eleştiren Hıncal Uluç, “O da, tıpkısının aynisi Sabah'tı..Türkiye'nin iki lider gazetesi, daha o görüşmeler başlamadan, sabahın onunda rahatça yapabilecekleri gazete hazırlamışlardı, adeta..” şeklinde yazdı. Hıncal Uluç dünkü yazısında da İstanbul Maratonu yayını nedeniyle TRT'yi sert bir dille eleştirmişti. (İLGİLİ HABER İÇİN TIKLAYIN)
Hıncal Uluç’un yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Dün sabah erkenden aldım gazetemi kapımdan. Birinci sayfaya baktım hemen..
Erdoğan-Trump görüşmesini nasıl vermişiz diye..
En önde gelen uluslararası haber kanallarını izlemiştim bir gece evvel.. Trump dünyanın gündemindeydi o gün, iki şeyle..
Birincisi.. Başkanın ‘Azil süreci’ Amerikan Kongresi'nde, o sabah ifade almalarla başlamıştı. İkincisi, Türk lider Erdoğan'la görüşecekti.
Bir Sabah okuru olarak baktım sayfamıza..
Eskilerin deyimi ile ‘Bilineni ilan’ sayfası yapmıştık.
Baştan sona, Başkan Erdoğan'ın tavrı.. Madde madde Erdoğan'ın söyledikleri..
Peki Erdoğan daha uçağa binmeden, tavrının bu olacağını bilmiyor muyduk?.
O söylediği maddeler, vatanına, ülkesine meraklı her Türk'ün zaten ezberinde değil miydi?.
Neyi merak ediyordum ben?. Neyi öğrenmek istiyordum?.
Trump'ın tavrı!.
Trump'ın söyledikleri!.
Önce Trump'la ikili, sonra Kongre üyelerinin katılımı ile toplu yapılan görüşmelerden çıkan, diplomatik, ekonomik sonuçlar!.
Birinci sayfamızın başlık ve sunumlarında bunlarla ilgili kelime yoktu.
Gazeteye gelir gelmez, Caner'e ‘Bana bir Hürriyet bul’ dedim..
O da, tıpkısının aynisi Sabah'tı..
Türkiye'nin iki lider gazetesi, daha o görüşmeler başlamadan, sabahın onunda rahatça yapabilecekleri gazete hazırlamışlardı, adeta..
Doğrudur. İki ülke arasındaki saat farkı dolayısı ile, iki lider medyanın karşısına gece yarısında çıktılar..
Ama daha geçen hafta, Galatasaray'ın Real Madrid'le oynadığı maç, gece yarısından bir saat sonra bitti. Ertesi gün Sabah da, Hürriyet de, hem maçı yazdılar hem de, üçer beşer kalemden yorumunu..
Yani, konu çok önemli olduğu zaman, geç kalmanın doğuracağı engeller göze alınabiliyor ve okura ‘dolgun’ gazete ulaştırılabiliyor..
Efendim bu geç baskı, sadece İstanbul'un o da sadece merkezi semtlerine ulaşabiliyormuş..
O eskidendi. Şimdi, gazete, matbaada basılırken, internete de konuyor. Yani o saatte Hakkâri'deki değil, Sydney'deki, Los Angeles, Tokyo, Alaska'daki okura da ulaşıyor, Sabah artık!.
O zaman?..
Kim bu gazetenin baş yazarı?.
Mehmet Barlas!.
Kim özellikle Trump ve Ortadoğu konusunda uzman diplomat?.
Mesela, başından beri ekranlarda harika Erdoğan/ Trump/ Ortadoğu yorumları yapan eski Büyükelçi Uluç Özülker.
Kim, vücut dili okuma uzmanı ruh bilimci?.
Mesela Dr. Acar Baltaş!.
Hepsiyle anlaşırsın..
Saat birde spor yorumcuların nasıl yazıyor ve yetiştiriyorlarsa, onlar da yazarlar.
Barlas, gazetenin görüşüne tercüman olur. Özilker, diplomatik sonuçları yorumlar.
Baltaş da iki liderin vücut dillerinden, ilginç notlar çıkarır.
Söyleyin bakalım bunları kim heyecanla okumaz!.
Cuma sabahı bunları bin kişi yazıp söyleyecek. O zaman yazsan ne olur, yazmasan ne olacak!.
Önemli olan, perşembe gazetesine bunları yazmak için hazır olmaktı. Önemli olan öne geçmek, fark yaratmaktı.”
Odatv.com