Saldırı sonrası Ahmet Takan'dan çarpıcı yazı
Ahmet Takan'ın "Güneş ufuktan şimdi doğar…" başlıklı yazısı şöyle:
Geçtiğimiz günlerde evinin önünde saldırıya uğrayan gazeteci Ahmet Takan, saldırının ardından dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Takan, "Tek geçim kaynağım da bugüne kadar gazetecilik oldu bundan sonra da öyle olacak" ifadelerini kullandı.
Gazeteci Ahmet Takan, evinin önünde uğradığı saldırının ardından yazdığı ilk yazıda "Değerli evlatlarıma ve şu anda tek torunum olan Arsin’ime bırakacağım en değerli miras da, yazılarım ve muktedirlerin fikirlerime karşı açtığı davalar ve kahpece saldırılar sonucunda yediğim sopalar olacaktır!.. Hem de büyük bir gururla…" ifadelerini kullandı.
"Bugüne kadar çok tehdit aldım, çok hakaret işittim. Ha!.. Çok da takdir topladım" diyen Takan, yazısında "Ancak ne sinirlenip karşı tarafa belden aşağı vurdum ne de böbürlenip havalara girip bilgelik tasladım. Çalışmaktan büyük onur duyduğum Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşe yazılarım, sizlere sunabileceğim en net belgedir" dedi.
Uğradığı saldırıya ilişkin "Evimin önüne kurgulanıp gönderilen alçağa, vücuduma indirdiği her sopa darbesi ile attığı 'Hareketin lideri Devlet Bahçeli' sloganına hiç takılmıyorum" diyen Ahmet Takan'ın "Güneş ufuktan şimdi doğar…" başlıklı yazısı şöyle:
"En baştan söyleyeyim;
Bugünkü yazıyı, evimin önünde uğradığım alçakça saldırıdan sonra birilerine kin kusmak, onlara hakaret etmek veya tepkimi koyayım da görsünler niyeti ile kaleme almıyorum. Ben gazeteciyim, sadece ve sadece fikrimle, kalemimle mücadele ederim. Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Rahmi Turan, Saygı Öztürk, Can Ataklı, Burhan Ayeri, Servet Avcı, Batuhan Çolak, Barış Terkoğlu gibi… Bu mücadeleyi yürütürken de şartlar ne olursa olsun, demokrasi ve medeniyet çizgisinden sapmamaya azami gayret gösteririm. Bugüne kadar çok tehdit aldım, çok hakaret işittim. Ha!.. Çok da takdir topladım. Ancak ne sinirlenip karşı tarafa belden aşağı vurdum ne de böbürlenip havalara girip bilgelik tasladım. Çalışmaktan büyük onur duyduğum Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşe yazılarım, sizlere sunabileceğim en net belgedir. En aşağılık tehdit ve hakaretlere cevap verme gereği bile duymadım. Bizim mesleğin cilvesi olarak kabullendim. Sadece gazetecilik yaptım, kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına var gücümle çalıştım. Mazluma, haksızlığa uğrayanların yanında durmaya, adalet arayanların sesini duyurmaya gayret gösterdim. Bu arada bir Ankara gazetecisi olarak köşe yazılarımın doğru haber ve bilgi ağırlıklı olmasına özen gösteririm. Yine aynı noktadayım. Ve ne yaparlarsa yapsınlar bu çizgimden milim sapmayacağım…
Siyasi çizgimi de bugüne kadar hiç ama hiç saklamadım. Zamana ve zemine göre bir o tarafa bir de öbür tarafa hiç kendimi atmadım!.. KORKUSUZ Gazetesi’nin değerli okurları ile yeni tanıştığım için bir kez daha tekrarlayayım; ne sağcıyım ne de solcu…Turan hayaliyle kavrulan bir Türk milliyetçisiyim. Ve büyük Türk Milleti’nin bir ferdi olmaktan da büyük mutluluk duyar bunu bir onur vesilesi olarak görürüm. Türk milliyetçiliği mücadelemi, bu millet daha iyi olsun diye yaparım. Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK asıl rehberimdir. Bağnazlığın, yobazlığın her türlüsü ile yılmadan mücadele ederim. Sağın yobazlarına, solun yobazlarına ve omurgasızlarına, milliyetçi geçinen asalaklara, İslamcı geçinen putperestlere, hırsızlara, sahtekarlara, Allah yolundan sapan tarikatlara/cemaatlere, her siyasi görüşün hainlerine, ihanet yuvalarına, milletimi sömüren kenelere karşı fikirlerim ve kalemimle gücüm yettiği oranda mücadele ederim. Taraf olduğum tek yer; büyük Türk Milleti ve büyük Türk Devleti’nin kutsal saydığım çıkarları ve bekasıdır. Bu inancımdan bugüne kadar asla en ufak bir taviz vermedim ve vermeyeceğim!.. Faniler de kutsalım değildir!.. Tek geçim kaynağımda bugüne kadar gazetecilik oldu bundan sonra da öyle olacak. Değerli evlatlarıma ve şu anda tek torunum olan Arsin’ime bırakacağım en değerli miras da, yazılarım ve muktedirlerin fikirlerime karşı açtığı davalar ve kahpece saldırılar sonucunda yediğim sopalar olacaktır!.. Hem de büyük bir gururla…
Evimin önüne kurgulanıp gönderilen alçağa, vücuduma indirdiği her sopa darbesi ile attığı “hareketin lideri Devlet Bahçeli” sloganına hiç takılmıyorum. Soruyorum; kahpelik ve pusuculuk mu milli çizgi?.. Üstelik, bazı derin şüphelerim de var. Alçak piyonun attığı sloganlarla çok değerli bir camiayı hedefe oturtmak istemem. Bu kahpe eylemi, yazdıklarımdan çok rahatsız olan saray yanlısı bazı yancı gruplar veya iktidar içindeki çıkar odakları da organize etmiş olabilirler. Hedef saptırmak, manipülasyon yapmak için maşaya da “hareketin lideri Devlet Bahçeli ulaan” sloganı attırmış olabilirler. Kimi/kimleri kastettiğimi anlayan anladı!. Neyse, kalleş saldırıyı çözmek devletin emniyet güçleri ve bağımsız yargının işi.
Defalardır söylüyorum; Türkiye iyi gitmiyor. Türkiye’nin çivisi çıkmış durumda… Bu büyük ve asil millet baas rejimini hak etmiyor. Bizler, Saddam kılıklıların tebası olamayız. Bu milletin onurlu evlatları, irili ufaklı diktatörlere ve diktatörlük hevesliklerine kul edilemez. Mehdilik heveslilerine, halifelik rüyası ile yatıp kalkanlara, bilgelik maskesi altında Türk büyüklüğü taslayıp yabancılara, emperyalist emellilere uşaklık edenlere yem edilemez… Herkesin payına çok dikkatli ve uyanık olmak düşüyor. Özellikle genç nesile… Bana sopa kaldıran maşada dahil!..
Bir kez daha haykırıyorum!..
Büyük ATATÜRK ve şehit gazeteci Hasan Tahsin’in çizgisinden asla ayrılamayacağım. Son nefesime kadar, demokrasi, insan hakları, Cumhuriyet, laiklik, medeniyet, fikir özgürlüğü, insan hakları, onurlu yaşam, onurlu/helal kazanç, adalet, Turan için yazmaya devam edeceğim.
Dağ başını duman almış
Gümüş dere durmaz akar
Güneş ufuktan şimdi doğar.
KORKUSUZ Ailesi bana katlanabildiği sürece, yeni haber ve bilgi dolu yazılarda bulaşmak üzere…"
Kaynak Yeniçağ: Saldırı sonrası Ahmet Takan'dan çarpıcı yazı