Saldırıya uğrayan, dayak yiyen gazeteciler kulübü

Yara, ağır bir şekilde kanamaya devam ediyor. Pansuman bile yapılmıyor!..

Saldırıya uğrayan, dayak yiyen gazeteciler kulübü


Ahmet Takan YAZDI...

Gazeteci haberin öznesi olursa!..


Sabahın erken saatinde, kahvaltı yapmaya hazırlanıyordum, bianet’ten ( Bağımsız İletişim Ağı) Hikmet Adal aradı. “Saldırıya uğrayan gazetecilerle konuşuyorum. Haber yapacağım” dedi. Biz de “Buyur sor bakalım” dedik, bir daha anlattık başımıza gelenleri.

Yara, ağır bir şekilde kanamaya devam ediyor. Pansuman bile yapılmıyor!..

Bianet’te yayımlanan haberden özet yapacağım;

-“Gazeteci Levent Gültekin’e 8 Mart’ta yapılan fiziki saldırı Türkiye’de habercilere yönelik ne ilk ne de son şiddet vakası. Öyle ki Türkiye’de 2021’in ilk üç ayında 7, 2020’de 18, son beş yılda ise 139 gazeteci saldırıya uğradı.

Siyasetteki nefret söylemleriyle gazetecilere yönelik saldırılar arasında paralellik olduğu da bir gerçek. Levent Gültekin vakası bu paralelliğin ve gazetecilere yönelik şiddette cezasızlığın tekrar konuşulmasını sağlayan son gazeteci.

Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, Odatv yazarı Sabahattin Önkibar, Akdeniz’de Yeni Yüzyıl Gazetesi köşe yazarı İdris Özyol, gazeteci Can Dündar, KORKUSUZ yazarı Ahmet Takan ve Karacabey Yörem Gazetesi imtiyaz sahibi Şaban Önen de gazetecilere yönelik fiziki saldırıların mağdurlarına son yıllardaki örneklerinden sadece birkaçı.”

★★★

-“Gelin gazetecilere yönelik şiddette cezasızlığı bir de onlardan dinleyelim:

Dündar: Hakim iyi hal görmüş

(Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde MİT TIR’ları davasında karar beklenirken silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda NTV muhabiri Yağız Şenkal bacağından yaralandı. Saldıran kişi Murat Şahin’di. | Mayıs 2016)

Mahkeme saldırıdan ve yaralamadan verdiği cezanın daha ağırını saldırgana ruhsatsız silah taşıdığı için verdi aslında. O da 10 ay hapis. Zaten onun da 6 ayını yatıp çıktı. Sonuç olarak bir gazeteciyi yaralamanın bedelinin 4500 lira olduğunu gördük ki onu da iyi halden taksite bağlamış mahkeme. Bu arada saldırganın pasaportunu geri verdiler, benim ve eşimin pasaportunu aldılar. Bir nevi saldırganı belki yurt dışına gitmek istersin diye ödüllendirdiler.”

★★★

-“Takan: 2 bin lirayı 20 ayda ödeyecek

(Ankara Dikmen’de evinin önünde beyzbol sopalı saldırıya uğradı. Saldırıyı gerçekleştiren Emre Aydemir’di. | Kasım 2019)

Bana saldırı yapılan beyzbol sopasını mahkeme delil bile saymadı. Saldırgan iyi halden 2 bin lira cezaya çarptırıldı. Onu da 1’er ay arayla yani 20 ayda ödeyecek. Hakim iyi halini görmüş. Altı üstü iki duruşma oldu ve sanık zaten bir duruşmaya katılmadı. Hakim iyi hali nerede gördü bilemiyorum. Fırsat bulursam bir gün gidip ‘Kardeş sen zahmet etme, onu da ben ödeyeyim’ diyeceğim kendisine.

Öyle bir yargı düzeni kuruldu ki istinafa bile gitmiyorum. Bu komediye, bu oyuna, bu tiyatroya ne yapılır bilmiyorum.”

★★★

-“Önkibar: Gazeteciye saldırının müeyyidesi yok

(Kasım 2017’de 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın ilk gününde ve Mayıs 2019’da Ankara’da evinin önünde saldırıya uğradı.)

“TÜYAP’daki kitap fuarında bana saldırınlar hakkındaki karar Eylül 2020’de çıktı. Saldırıda bulunan Alperen Gül ve Sinan Paktunç’a mahkeme az bir para cezası verdi.

Ankara’daki saldırının davası ise hâlâ devam ediyor. Saldıranlar hemen o gün yakalandılar zaten. Saldırı olduğu günün gece yarısı Ankara Valisi aradı. Araç kiralamışlar, kiraladıkları şirketi bulduk, birazdan saldıranları da alırız dedi. Öyle de oldu, gece yarısı üç kişiyi aldılar. Daha sonra serbest bırakıldılar. Hiç tutuklama olmadı zaten. Dava açıldı. Yargılama hâlâ devam ediyor. Bugün yarın sonlanır ama ilk saldırıda olduğu gibi ufak bir para cezasıyla bunlar da kurtulur.”

★★★

-“Demirağ: Savcı daha beni ifadeye çağırmadı

(Ankara’da evinin önünde 8-9 kişilik bir grubun sopalı saldırısına uğradı. Kafasından ve kolundan yaralandı. | Mayıs 2019)

Aradan neredeyse iki yıl geçti. Hâlâ bir iddianame yok ortada. Sadece ben hastanedeyken polis geldi, ifademi aldı. Savcı henüz beni ifadeye çağırmış değil, bana saldıran kişilerin ifadesini de almış değil.

Saldırganlar gözaltına alındıktan sonra savcı tarafından hayati tehlikem yok diye serbest bırakıldılar. Bir saldırı dosyasında iki senede yaşanan gelişmeler sadece bundan ibaret. Adamlar kahraman edalarıyla geziyor. Saldırganlar cezalandırılmadığı için mahallenin diğer bıçkın delikanlıları da onlardan cesaret alıyor.”

★★★

-“Önen: Tutuksuz bir şekilde dışarıdalar

(Karacabey Belediyesine ait kamyon garajında yer alan otoparkta AKP’li Belediye Başkanı Ali Özkan’ın yakınlarının saldırısına uğradı. | Ağustos 2020)

Ama sonuçta saldıranlar tutuksuz bir şekilde dışarıdalar. Kolluk sadece saldırganların ifadelerine başvurdu. Daha sonra ellerini kollarını sallaya sallaya gezmeye devam ettiler burada.

Hukuki süreç devam ediyor ama daha ilk duruşma bile görülmedi. Bir ay kadar önce uzlaşmacı geldi. Ben de mahkemeye taşımak istediğimi söyledim. Şimdi davayı bekliyorum. Hukuk biraz ağır işliyor.”

★★★

-“Özyol: Saldırganlar MHP binasında yakalandı

(MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Talu Bilgili’nin şoförünün beyzbol sopalı saldırısına uğradı. Saldıranlar iki kişiydi. | Mayıs 2019)

Saldırganlar kameralardan tespit edildi, görüntüleri vardı ve saldırıdan sonra gittikleri parti ilçe binasında yakalandılar. Ben de teşhis ettim ama ifadeleri alındıktan sonrası serbest bırakıldı bu kişiler.

Uzun bir süre dava açılmasını bekledik. Şu ana kadar sadece iki duruşma görüldü ama süreç devam ederken saldırıyı azmettiren MHP Muratpaşa İlçe Başkanı Talu Bilgili benim hakkımda hakaret davası açtı. Bu dava jet hızıyla görüldü ve bana üç ay hapis cezası çıktı. Saldırı davası ise devam ediyor. Savcı basit yaralamadan ceza istiyor. Saldırı davasında süreç nasıl devam edecek, ceza alırlar mı bilmiyorum. Açıkçası çok da umudum kalmadı. Çünkü Türkiye’de gazeteciyi cezalandırma düşüncesi bir siyaset yapma biçimi haline geldi, sistematik bir hal aldı.”

★★★

Hikmet Adal’ın sorularına yanıt verdikten sonra, günün yazısını kaleme almak için bilgisayarımın başına geçtim. WhatsApp’ıma, son günlerdeki yazılarıma ilişkin bir dost mesajı düştü;

“Kalemine ve yüreğine sağlık kardeşim. Saray ve Bahçeli okları sana da yeniden çevirecek. Kendine tuşlu bir telefon edin, kullandığın ilaçları bir kağıda yazıp cebine koy, acil durumlar için kimleri aramak lazım onu da notlara yaz. Mobese kameralı yerlerde gezmeye çalış, kalabalıklara karış. Yiyeceğin peşin dayağın ön hazırlıkları bunlar. Dayak peşin olsa da tazminatı taksitli olacak biliyorsun. Sen bu filmi daha önce görmüş müydün? Muz kabuğunu görünce ‘Allah kahretsin, yine düşeceğum’ Temel gibisin uşağum”

https://www.korkusuz.com.tr/gazeteci-haberin-oznesi-olursa.html

AHMET TAKAN / KORKUSUZ