ŞARKICI ELZARA BATALOVA: RUS İŞGALİ ALTINDAKİ KIRIM’DA YAŞAYAMAYACAĞIMI ANLADIM

Elzara Batalova, Ukrayna Parlamentosunda görev yaparak Kırım yarımadasının kültürü üzerinde çalışmıştı.

ŞARKICI ELZARA BATALOVA: RUS İŞGALİ ALTINDAKİ KIRIM’DA YAŞAYAMAYACAĞIMI ANLADIM




Kırım Tatar şarkıcı, oyuncu ve sunucu Elzara Batalova, Ukrayna ve Kırım Özerk Cumhuriyeti Onur Sanatçısı unvanına sahip. Elzara Batalova, Ukrayna ana karasında Kırım Tatar şarkıları söylemeye başlayan ilk sanatçıydı. 1988 yılında onun söylediği şarkıların eşliğinde Kırım Tatar halkı sürgünden vatan Kırım’a dönüyordu. Başarılı sanat kariyeri dışında Elzara Batalova, Ukrayna Parlamentosunda görev yaparak Kırım yarımadasının kültürü üzerinde çalışmıştı.

Elzara Batalova, Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği röportajda, sanat ve özel hayatını, geleceğe dair planlarını anlattı. Röportajının birinci kısmına buradanulaşabilirsiniz.

Röportaj: İgor Zaytsev/ Kırım Haber Ajansı-Kıyiv

Çeviri: Elzara İşçen

ABD’de aldığınız eğitimden sonra Kıyiv’de Sahne ve Sirk Sanatları Akademisinde eğitim aldınız. Oradaki eğitim nasıldı?

Kıyiv beni çok iyi karşıladı. Aslında Sahne ve Sirk Sanatları Akademisi benim evimdi. Orada beni Leonid Kuçma (eski Ukrayna Cumhurbaşkanı) fark etmişti. Beni Cumhurbaşkanı bursu ile ödüllendirmek için Mariinskiy Sarayına davet etmişlerdi. Burs aylık yüz dolardı. O zamanlar annemle Kıyiv’de öğrenci yurdunda kalıyorduk. Bazı günler normal yemeğe paramız yetmiyordu. Bu burs bizim için çok büyük destek olacaktı. Ancak benim elime bu para ulaşmadı… 

Mariinskiy Sarayındaki davet sırasında neler yaşandı?

Davetten önce biz Cumhurbaşkanına yaklaşılmaması konusunda uyarılmıştık. Kuçma ise davet sırasında kendisi yanıma geldi ve konuşmaya başladı. Yanıma gelip: “Montserrat Caballé’yi davet etmek istiyoruz. Sizce nasıl olur?” diye sordu. Bende: “Harika olur.” diye cevap verdim. Benimle biraz sohbet etti. O çok iyi diplomattı ve onunla konuşmak çok kolaydı. Fakat davet organizatörleri nedense o sırada çok gerginleşti.

O dönemdeki sanat kariyerinizi iyi hatırlıyor musunuz?

Her şey çok hızlı gelişiyordu. Çok güzel ve yoğun dönemdi ben evlenene ve eşim “yeter” diyene kadar. Bir dizi yarışmada birincilik kazanmıştım. 

Sahne ve Sirk Sanatları Akademisinden sonra Ivan Karpenko-Karıy Kıyiv Ulusal Tiyatro, Film ve Televizyon Üniversitesinde eğitim aldınız. O dönemi bize anlatabilir misiniz?

Kırım Tatar sınıfımız vardı. Bu sınıf daha sonra Kırım’a dönerek Akmescit’teki Kırım Tatar tiyatrosunda çalışabilmemiz için oluşturulmuştu. O zamanlar ben Kıyiv’de çalışıyordum o yüzden Akmescit’te dönmemiştim. Aslında annem beni üniversiteye girmeye zorlamıştı. Ben artık çalışmak, konser vermek istiyordum. Üniversitede çok katı kurallar vardı. Benim ustalarım Konstantin Dubinin ve Vladimir Sudyin en baştan: “Seni alıyoruz ama konserleri, turları unut.” demişlerdi. Sınavlar sırasında benden daha çok şey talep ediliyordu. Bana karşı ön yargılı davranıyorlardı; “Turlara çıkıyor, şarkı söylüyor ama biz onu insan ederiz” diye düşünüyorlardı. Daha sonra benim çalışkanlığımı ve isteğimi gördüler. Üniversiteyi çok iyi puanlarla bitirdim. Üniversiteden sonra her şarkının küçük bir tiyatro oyunu olduğunu anladım.

Kırım Tatar sınıfındaki eğitim Ukraince sınıfındaki eğitimden farklı mıydı?

Mizacımız çok farklı. Bize “Gençler Çehov’u siz kötü oynuyorsunuz, mimikleriniz çok hareketli.” dediler. İtalyan, İspanyol, Türk oyunlarını çok iyi sahneliyorduk. Slav milletlerden çok farklıyız. Tüm duygularımız yüzümüzde görülüyor. 

Eğitiminiz hangi dildeydi?

Rusça… O zaman Ukraince bile eğitim verilmiyordu, Kırım Tatarcadan bahsetmiyorum bile… Kırım Tatarcayı ben okulda öğrenmiştim fakat dili kullanma ve anlama açısından daha çok ailemin ve şarkıların katkısı oldu.

Aleksandr Muratov’un çektiği Kırım Tatar Üçlüsü filminde başrolden birini oynuyorsunuz. Film siz öğrenciyken mi çekildi?

Evet. Muratov beni davet etti. Çekimler Bahçesaray’da gerçekleşti. Çok güzel bir çalışmaydı. Başka filmlerde de oynamıştım. Ama daha sonra konserlere yoğunlaşmıştım ve sinemaya bir ara verdim. Zaten oyunculuğu çok da istemiyordum.

Bunun dışında ATR televizyon kanalında Acı Biber programının sunuculuğunu yapmıştınız. Bu deneyim sizin için ne ifade ediyor?

Benim için yeni eğitim oldu. İyi bir okul. Çeşitli ve ilginç misafirler. Bir açıdan film çekimi gibi. Yemek hazırlıyorsun, misafirle konuşuyorsun, izleyicilerin dikkatini çekmeye çalışıyorsun. Arada sırada şarkı söylüyordum. Ekibimiz çok iyiydi. İşini çok seviyor ve onu çok iyi yapıyordu. Böyle bir iş yaptığım için çok mutluyum.

Özel hayatınızdan biraz bahsetmek isterim. Daha önce babanızın sizin sahnede şarkı söylemenize karşı çıktığını söylemiştiniz. Eski eşiniz Kırım Tatarı değildi ancak anladığım kadarıyla onunla da aynı sorun yaşadınız, doğru değil mi? 

Tüm erkekler bencil… “Aşkım yanımda dur, bana hizmet et.” diye düşünüyorlar. Bence bu normal ben patrialkalı (Ataerkil) destekliyorum. Bu şekilde yetiştirildim. Bana evlendikten sonra eşine destek olmalısın, onunla tartışmamalısın diye öğretildi. Erkekle tartışma isteğim hiçbir zaman olmamıştı. Fakat sanat olmadan yaşayamıyorum. Tam anlamıyla hasta oluyorum. Mutlu olmak için sanatla uğraşmam gerekiyor.

Eşiniz bu konuda size bir seçenek bırakmadı mı? Mesela ayda bir şarkı söyleyebilirsin gibi bir teklif.

Hayır. Eski eşim müziği çok seviyor; evimizde özel müzik odası vardı. Bana, “İşte burada şarkı söyle.” demişti. Aslında en başta şarkı söylemem hoşuma gidiyordu ama evlendiğimizden sonra bana “Artık, yeter” demişti. Eski eşimin CD fabrikası vardı. Evimize hep ünlü şarkıcılar gelirdi. O zaman bana destek vermek onun için hiç de zor değildi. Sadece istememişti. Ayrıldıktan bir süre sonra eşim beni aradı: “Özür dilerim, haksızlık yaptım. Senin şarkı söylemene izin vermeliydim.” dedi.

Ukrayna Parlamentosunda nasıl çalışmaya başladınız? Göreviniz neydi?

Hayatım çok ilginç ve sıradan değil. Bir yeteneğiniz varsa ona ihanet etmemelisiniz. Tanrı bir amaçla insana yetenek veriyor. Bunun için çalışmalısın ve hayat sana bu yönde şans tanıyorsa demek ki sıradaki nesil için bir şeyler yapmalısın, bir miras bırakmalısın. Bir kere Kırım’da Sudak’ta konser verirken sahneden düştüm ve omurgamı kırdım. Bu konserden bir kaç gün önce kendime, “Bıktım, artık şarkı söylemek istemiyorum. Çok yoruldum.” demiştim. Ve başıma bu kaza geldi. Uzun bir süre için konserlerden uzak kaldım. Telefonum çalmıyordu, teklifler gelmiyordu artık. Hatta fiziksel olarak iyileştiğim zaman şarkı söyleme isteğim kaybolmuştu. İçimdeki ateş söndü. O dönemde Kıyiv’de bir davet düzenlenmişti. Kırım’ın Parlamentosundan temsilciler gelmişti, sanatçılara teşekkür belgeleri takdim edilmişti. Bu davette Kırım Parlamentosu Başkanı Anatoliy Gritsenko ile tanışmıştım. Kültür hakkında konuştuk. Kendi fikirlerimi dile getirmiştim. Bana Kırım Özerk Cumhuriyeti Başkanlığı Ofisi Başkan Yardımcısı görevi teklif edildi. Ben de kabul ettim.

Ne iş yapıyordunuz?

Kültür ve sanat konusunda bir dizi konu takip ediyordum. Kırım Filarmonisi, kütüphaneleri, etkinlikler ve diğer konular. Farklı kültürlerin temsilcilerini birbirleriyle yakınlaştırmak istiyordum. 2006 yılına kadar devlet kurumlarında hiç çalışmamıştım. Sanat insanıyım. Bu konuda çok bilgim var ama yeni başladığım görev hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ukrayna ve Kırım kültürleri çok farklıydı. Kırım Parlamentosunun eski çalışanı olarak Rus dilinin hiçbir zaman ayrımcılığa uğramadığını belirtmek istiyorum. Rus şarkı festivalleri, tiyatroları düzenleniyordu, Rusya’dan sanatçılar geliyordu. Tam tersi yarımadada Ukrain kültürü ve Ukraice eğitim veren okullar yetersizdi. O zaman üç dilde; Ukraince, Rusça ve Kırım Tatarca şarkı yazmıştım. Nakaratında: “Biz Kırımlıyız birlikte yürüyoruz. Elini uzat birlikte yürümek daha kolay.” sözleri geçiyordu. Bir tür dostluk marşıydı. Bir devlet çalışanı için herhalde ilginç davranıyordum. Bazen odamda kapanıp şarkı söylüyordum. Bazen yöneticilere kahve içmeyi ve sohbet etmeyi teklif ediyordum. Şu an onların sistem insanı olduğunu anlıyorum. Bu görevde bir buçuk yıl çalıştım. 

Kırım işgal edildiği zaman siz neler yapıyordunuz? O sırada neredeydiniz? 

O sırada Kıyiv’de yaşıyordum ama iş için Kırım’a gidip geliyordum. Birçok Kırım Tatarından, “Bizim soydaşımızsın. Kırım’da yapılacak çok iş var ama sen Kıyiv’de yaşıyorsun. Büyüklerin Kırım’a sen burada çalış diye sürgünden geri döndü.” laflarını duyuyordum. Bu konuşmalar beni etkilemişti ve Kırım’a yerleşmeye düşünüyordum. Ayrıca ATR’de sunuculuk yapıyordum. Ama işgal gerçekleşti ve Rus işgali altındaki Kırım’da yaşayamayacağımı anladım. 

İşgal gerçekleştiği zaman siz tam olarak ne hissetmiştiniz?

Ben romantik bir insanım. Kötü bir rüya gibiydi. Bir süre uyanacağımı ve bunların çözüleceğini düşünüyordum. Gerçekten! Böyle bir şeyin olamayacağını düşünüyordum. Ancak çok kısa zamanda bunların gerçek olduğunu anladım. Ukrayna’yı ve Ukrayna halkını çok seviyorum. Ukraynalılar ve Kırım Tatarlarının tarihinde çok ortak nokta var. Batı Ukrayna’da sahneye çıkıp Kırım Tatar şarkıları söylediğimde her zaman çok güzel karşılanıyorum. İşgalden önce de böyleydi şimdi de durum aynı. Ukrayna’daki insanlar bana eğitim verdi. Onlara nasıl ihanet edebilirim ki? Tarafımı nasıl değiştirebilirim? Bunu yapamam ve yapmayacağım. Sadece Kıyiv’e yerleşmedim; belirli bir tutum sergiledim. ATR’de sunduğum eğlence programlarım artık sadece eğlenceden ibaret değil arada sırada politikadan da bahsetmeye başladık. Birkaç kere Ukrayna doğusunda çatışma hattına yakın noktalarda konser vermiştim. Aktif bir şekilde bu yönde çalışmaya başladım. Öte yandan şu an bu konu beni biraz üzüyor. Kırım konusunun gündemden kaybolmaya başladığını görüyorum. Sizin haber ajansınız, Kırımlı aktivistler ve bazı televizyon kanalları Kırım konusu gündemde tutmaya çabalıyor fakat genel olarak bu konuya vurgu yapılmıyor. Bence tüm Ukrayna, her vatandaş, bir şeylerin yapılması, faaliyete geçirilmesi gerektiğini anlasa olaylar bambaşka gelişirdi. Bilemiyorum… İnsanlar bu durumdan ya yoruldu ya da ona alıştı. Sanki herkes artık teslim oldu ve çabalamayı bıraktı. 

Ukrayna’daki siyasi durumu takip ediyor musunuz?

Evet. Kırım Tatar siyasetçileri de takip ediyorum. Bu konular benim için önemli. Gençlerin siyasete daha çok katılmasını istiyorum. Büyüklere saygı duyuyorum, onların yaptığı işler şüphesiz çok önemli. Kırım’daki genç eğitimli aktivistlerin ortaya çıkması beni mutlu ediyor. Ukrayna anakarasında çalışan siyasetçilerden Rüstem Umerov’a dikkat çekmek isterdim. Bence o çok yetenekli bir siyasetçi. Genç, akıllı, enerjik, mütevazi ve uluslararası çalışmalar konusunda büyük deneyimi var. 

Şu an ne iş yapıyorsunuz?

Şu an Kıyiv’deki Kırım Ailesi Kırım Tatar Kültür Merkezinde vokal dersleri veriyorum. Kırım Ailesi Koordinatörü Anife Kurtseitova, beni ders vermem için davet etti. Kırım Ailesi’nde yaklaşık 100 kişi eğitim alıyor. Şu an ben 14 çok yetenekli vokalist yetiştiriyorum. Çocuklar, Kırım Tatarca ve Ukraince şarkı söylüyorlar. Kendi tarih ve kültürlerini öğreniyorlar. Bunun dışında kendi çevrimiçi vokal okulumu açtım; Elzara Vocal School. 5 yaşından büyük olan herkese özel vokal dersleri veriyorum. Çevrimiçi ders verme olanağı, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan çocuklara ders verme fırsatı tanıyor.

*

*

*

*

QHA