Satılsın antidepresanlar, gelsin paralar…

Örtünün altında ne var

Satılsın antidepresanlar, gelsin paralar…


Soner Yalçın yazdı.

Örtünün altında ne var

Hastalığı tanımlayan sınırı ne kadar geniş çizerseniz, potansiyel hasta havuzu o kadar geniş olur. Satılsın antidepresanlar, gelsin paralar…

Vince Parry…

New York Manhattan'da çalışan, uzmanlık alanı ilaç sektörü olan reklamcı. İlaç sektörü için yaratılan yeni hastalıkların pazarlamasını-satışını yapanlardan…

Bir makalesinin adı konuyu özetliyor: Bir Rahatsızlığı Markalaştırma Sanatı.

Yazısında hastalıkların reklam yoluyla “türetilmesini” nasıl teşvik ettiklerini yazdı:

– “Bazen az bilinen bir hastalığa dikkat çekilir…

– “Bazen eski bir hastalık yeniden tanımlanır ve yeni isim verilir…

– “Bazen de yepyeni bir hastalık türetilir…

Reklamcı Vince Parry'nin kişisel olarak en sevdiği “yeni hastalıklar” şunlardı:

– Erektil işlev bozukluğu/sertleşme zorluğu…

– Dikkat eksikliği sendromu…

– Regl öncesi disforik bozukluk…

“Prozac” ve “Viagra” antidepresanların “yıldızlaşmasında” onun parmağı vardı! (Antidepresanların seksüel bozuklukları daha da bozarak depresyonun şiddetlenmesine yol açtığına dair yapılan “SEXSED'' gibi araştırmalara girmeyeyim!)

Reklamcıların da yardımıyla insanların, genel rahatsızlıkları algılama şekli değiştirilerek, -regl gibi- doğal süreçler hastalıklara dönüştürüldü…

HEDEF KADINLAR

Gündelik riskleri “ölümcül hastalık” olarak tanımlayanların son büyük buluşları kadınlar oldu: “Cinsel işlev bozukluğu hastalığı.”

Öncesini biliyorsunuz: Penis sertleşmesi bozukluğuna karşı kullanılan “Viagra” salgını yaşandı! Hedefte şimdi neden kadınlar olmasındı?

Hastalığı tanımlayan sınırı ne kadar geniş çizerseniz, potansiyel hasta havuzu o kadar geniş olur. Satılsın antidepresanlar, gelsin paralar…

Amerikan küresel ilaç devi Eli Lilly 1990'lar sonunda, Washington'da “yuvarlak masa toplantısı” düzenledi. Toplantıya, on altı uzman psikiyatrist, bir grup Amerikan FDA kurumu çalışanı, dört Lilly yöneticisi katıldı. Tartışmaları Columbia Üniversitesi'nden Prof. Jean Endicott yönetti; çünkü on yıldır bu “hastalık” kabulü için çabalıyordu.

Pfizer şirketi “Viagra” ile nasıl erkekleri ele geçirdi ise, Lilly de kadınlar için yeni bir “hastalık” yarattı: Regl öncesi disforik bozukluk (PMDD).

Kadınları adet öncesi sıkıntıları ciddi ruhsal dengesizlik sayılacaktı…

Ve Lilly,-ünlü marka yaratıcısı- “Interbrand” firmasıyla çalıştı. Özü, “Prozac” gibi “Fluoxetine” etkin maddeli ilaç, lavanta rengindeki antidepresan “Sarafem” adıyla pazara sunuldu:

– “PMS (regl öncesi sendrom) olduğunu mu düşünüyorsunuz? PMDD olabilir!”

Amerikan Tıp Kadınları Birliği'nin resmi yayın organı “Kadın Sağlığı ve Cinsiyete Dayalı Tıp Dergisi” ardı ardına konuyla ilgili makalelere yer vermeye başladı. Dergiye en çok reklamı kim mi veriyordu; geçiniz lütfen…

Hele… “Adet dönemi öncesi disforik bozukluğun” doktorların kutsalı kılavuz kitaba girmesi için Lilly şirketinin, Amerikan Psikiyatri Derneği uzmanlarına para verdiği haberlerini aktarmama gerek var mı?

Uzatmayayım. Gelelim Türkiye ayağına…

NE TESADÜF

1990'ların sonu…

Türk psikiyatri dünyası, PMDD'yi keşfetti; bu konuda makale yazmayanı dövüyorlardı sanki!

Aynı dönem… Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD), cinsellik alanında çalışan 11 psikiyatrist ve psikolog tarafından kuruldu.

Kurulur kurulmaz “CETAD Günleri” toplantıları düzenlemeye başladı. Örneğin…

CETAD Günleri Türkiye Psikiyatri Derneği işbirliğiyle 30 Nisan- 4 Mayıs 2003 tarihlerinde Antalya Kemer'de yapıldı. Benzerleri İstanbul Ortaköy Princess Otel vs. gerçekleştirildi. Beş yıldızlı otellerdeki milyon dolarlık gideri olan bu toplantıların sponsorları kimdi? (Türkiye Psikiyatri Derneği'nin bu yıl düzenleyeceği Antalya Belek Limak Atlantis ve Ankara Sheraton gibi lüks otellerin gideri dudak uçuklatıcı değil mi? Kim, ne karşılığı veriyor bu paraları?)

Peki… CETAD'ın ikinci başkanı kim; Psikiyatrist Aytül Gürbüz Tükel…

Türk Tabipler Birliği Başkanı M. Raşit Tükel'in eşi! Nişantaşı'ndaki lüks muayenehanesinde cinsel sorunlara yardımcı olmaya çalışıyor. Ama işte…

ABD gibi Türkiye'de de aynı dönemde “Cinsel işlev bozukluğu hastalığı” çalışmalarına başlanmasındaki “tesadüf”, insanın kafasında şüpheler uyandırıyor…

Bu konuları yazmak Türkiye'de tabu olsun isteniyor!

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Odatv.com