Savcı kürsüyü yumrukladı hakim sürükleyerek dışarı çıkardı

Ülkenin nasıl A'dan Z'ye sinir küpü haline geldiğinin bir resmidir... Allah sonumuzu hayreylesin!..

Savcı kürsüyü yumrukladı hakim sürükleyerek dışarı çıkardı




Savcı kürsüyü yumrukladı hakim sürükleyerek dışarı çıkardı

Ülkenin nasıl A'dan Z'ye sinir küpü haline geldiğinin bir resmidir... Allah sonumuzu hayreylesin!..

Sadece 5 gün önce, Ankara'da bir ağır ceza mahkemesinde öyle bir olay yaşandı ki!.. Anlatalım da, paket üstüne paket açıklanırken, yargının ne halde olduğu bir kez daha görülsün.

Yargıya yönelik eleştiri veya haberler üzerine bir de “Yargıyı, hakim, savcıları hedef gösterme” diye bir suç icat edildi ya; o yüzden neme lâzım, mahkemenin, hakimlerin veya savcıların kim olduklarına hiç girmeden, doğrudan olayı aktaralım.

Duruşma açıldı. Ankara dışındaki bir cezaevinde olan sanıkların SEGBİS bağlantısı ile duruşmada hazır edildiği, sanık ve katılan avukatlarının da salonda bulunduğu görüldü.

Gelen, giden evraklar okundu.

Katılan vekilinden soruldu; sanıkların cezalandırılmasını istedi.

Sanıklardan soruldu; beraat talebinde bulundular.

Savcıya soruldu; esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu bildirdi ve mütalaasını okumaya başladı. Mütalaada, iki sanığın dosyasının ayrılmasına, diğer sanıkların ise “her türlü şüpheden uzak, kesin ve net delil olmadığından” beraatına karar verilmesi istendi.

Bir kez daha katılan vekili, sanıklar ve sanık avukatlarına soruldu.

Katılan vekili, sanıklar hakkındaki şikayetlerinin devam ettiğini söyledi.

Sanık ve avukatlarının beyanları alındıktan sonra açık yargılamaya son verildi.

“Gereği düşünüldü” bölümüne geçildi ve Savcının mütalaası yönünde, iki sanıkla ilgili dosyanın ayrılmasının, diğer sanıkların ise beraatının kararlaştırıldığı açıklandı.

Buraya kadar aktardıklarımız, o günkü duruşma tutanağından.

Şimdi de bu duruşmanın SEGBİS çözüm tutanağına geçelim.

SAVCI: “AHİRETTE GÖRÜŞÜRÜZ”

“Aynı gün SEGBİS çözümü mü olurmuş?” demeyin. Yaşanan olay üzerine, apar topar çözüm yapıldı.

İşte bu çözümden bazı bölümler:

Bir Sanık: “Valla gönül çok şey söylemek istiyor başkanım da çok zamanınızı almak istemiyorum. İddia makamları, avukatlar hâlâ bizden şikayetçilermiş. İşte Savcı Bey de delil olmadığı için beraatımızı istedi. Ne diyeyim, ben de bizden şikayetçi olanlardan Allah indinde şikayetçiyim. Gerisini Allah'a havale ediyorum. Başka diyeceğim yok.”

Savcı: “Ahirette görüşürüz.”

Bir Sanık Avukatı: “Öncelikle müvekkilime buradan sizin de izninizle bir selam göndermek istiyorum. Aylardır orada kaldığı, burada olmadığı için. Kendisine herkesin çok iyi bakmasını talep ediyorum ve müvekkilimin savunmasına katılıyorum.”

Bir Başka Sanık: “Sayın Başkan, mahkeme huzurunda avukatıma selam veriyorum buradan, uzun zamandır görüşemedik. Benim bir diyeceğim yoktur.”

Bir Başka Sanık Avukatı: “Başkanım, mütalaaya iştirak ediyoruz. Beraatını talep ediyorum. ....'ya (Müvekkilinin cezaevinde olduğu il) selamlar.”

SAVCININ SELAM ÖFKESİ

Buradaki gariplik veya olay ne mi? Avukatların, müvekkillerine selamı ve Savcının buna gösterdiği tepki.

Bunun detaylarını da avukatların tuttuğu tutanaktan ve Savcı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile Hakimler Savcılar Kurulu'na yaptıkları suç duyurusu dilekçelerinden özetleyelim.

Duruşma bitip, SEGBİS bağlantısı kapatılır. Mahkeme heyeti, katip, mübaşir, korumalar hâlâ salondadır. Avukatlar duruşma salonundan çıkmaya hazırlanırken, Savcı, “18 Mart şehitler gününde terörist müvekkillerinize selam göndermeniz manidar oldu.” diye laf atar.

Bunun üzerine kadın avukatlardan birisi, “Daha müvekkillerimizin cezası kesinleşmedi, nasıl terörist dersiniz?” sorusunu yöneltir. Bir diğer kadın avukat, “Sizi ilgilendirmez.” karşılığını verir.

Savcı yerinden fırlar, bir yandan el kol hareketleriyle avukatlara yönelik ağır ifadeler kullanırken, öte yandan “Çıkın dışarı.” diye bağırır.

Avukat, “Sen kim oluyorsun da bana, 'Çık dışarı.” diyorsun?” şeklinde tepki gösterir.

Savcı, şu karşılığı verir:

“Ben Devletim.”

Tartışma şiddetlenir. Öyle ki, Savcı kürsüyü yumruklar. Bağırış çağırışlar üzerine, duruşma salonuna giren Mahkemenin diğer bir üye hakimi, Savcıyı sürükleyerek dışarı çıkartır. Bu esnada da Savcı, şöyle bağırır:

“Hepiniz terörist sevicisiniz!..”

HEYETİN SESSİZCE İZLEMESİ

Avukatların şikâyet dilekçesinde yer alan ilginç bir bölümü de paylaşalım; “Mahkeme Başkanı’nın son derece sessiz ve saygılı tutumundan anladığımız kadarıyla, Sayın Savcı’nın bu davranışları, laf atmaları pek çok duruşmada olmuştur ve Başkan Bey artık yılmış durumdadır.” denildi.

Dilekçenin son bölümünde ise şu hatırlatmalar yapıldı:

“Tüm bu yaşananlar son derece üzücü ve endişe vericidir. Bizler kamu görevi yapan avukatlar olarak yargının sacayağını oluşturmaktayız. Adil yargılanma için, duruşmalarda avukatın olması şarttır. Hepimizin elbette bir dünya görüşü vardır, ancak duruşmalarda hukuk ilkelerine uygun olarak, saygı çerçevesinde davranmamız ve dünya görüşümüzü gizlememiz gerekir. Ancak Sayın Savcı, bizlere karşı inanılmaz derecede önyargılı olduğunu açıkça belirtmekte ve kendisini Türkiye Cumhuriyeti Devleti addetmektedir. Bu tavrı kesinlikle kabul edilemez. Terörist sevici hakareti ise asla kabul edilemez. Her sanığın savunulmaya hakkı vardır ve avukatı sanıkla, sanığın üzerine atılı suç ile özdeşleştirilemez. Yaşanan bu durum sonucunda Savcı hakkında hakaret suçu çerçevesinde gerekli işlemlerin yapılmasını talep ederiz.”

Ülkenin nasıl A'dan Z'ye sinir küpü haline geldiğinin bir resmidir... Allah sonumuzu hayreylesin!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com