SDG’nin Askeri Gücü ve Bölgesel Dinamikler: Türkiye ve HTŞ İçin Olası Senaryolar

SDG’nin Askeri Gücü ve Bölgesel Dinamikler: Türkiye ve HTŞ İçin Olası Senaryolar

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / STRATEJİ

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi'nin askeri gücü ve bu gücün bölgede yaratacağı etkiler üzerine yapılan analizler, Ortadoğu’nun geleceği açısından önemli sorular ortaya koyuyor. SDG’nin sahip olduğu asker sayısı, silah kapasitesi, ve uluslararası destek gibi faktörler, hem bölgesel dengeleri hem de Türkiye'nin stratejik hesaplarını doğrudan etkileyebilir.

SDG’nin Askeri Gücü ve Silah Kapasitesi

SDG’nin yaklaşık 100 bin iyi eğitimli askerden oluştuğu tahmin ediliyor. Bu güç, çoğunluğu YPG unsurlarından oluşan Kürt ağırlıklı bir yapıdan meydana geliyor. ABD’nin uzun süredir sağladığı eğitim, silah ve lojistik destek, SDG’yi Suriye’deki en organize ve etkili askeri güçlerden biri haline getirdi.

SDG’nin silah kapasitesine baktığımızda:

• Ağır Silahlar:
  • TOW tanksavar sistemleri
  • 120 mm havan topları
  • Zırhlı araçlar
  • ABD tarafından sağlanan zırh delici füze sistemleri
• Hafif ve Orta Düzey Silahlar:
  • M16 ve AK-47 tüfekleri
  • El bombaları ve RPG’ler
  • Keskin nişancı tüfekleri

HTŞ ve SDG Karşı Karşıya Gelirse Ne Olur?

Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), İdlib merkezli bir yapı olup daha küçük ama ideolojik bir savaş gücüne sahiptir. HTŞ’nin SDG’ye karşı ağır bir savaşta galip gelme ihtimali oldukça düşüktür. Bunun temel nedenleri:

1. Sayısal Üstünlük: SDG’nin HTŞ’den 4-5 kat daha fazla askeri olduğu tahmin ediliyor.
2. Eğitim ve Ekipman Farkı: SDG, ABD tarafından modern savaş teknikleriyle eğitilirken, HTŞ genellikle gerilla savaşı stratejilerine bağlıdır.
3. Uluslararası Destek: SDG, ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri olarak konumlanırken, HTŞ daha çok bireysel finansman ve bölgesel aktörlerden sınırlı destek alıyor.

Eğer HTŞ lideri tasfiye edilirse, SDG’nin güç kazanarak Suriye’nin yönetimine talip olması ciddi bir senaryo haline gelebilir.

Türkiye’nin Olası Tepkisi

Türkiye, SDG’yi PKK’nın bir uzantısı olarak görmeye devam ediyor ve bu nedenle SDG’nin güçlenmesi Türkiye için kırmızı çizgi olarak değerlendiriliyor. SDG’nin bir Kürt devleti kurma olasılığı, Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından doğrudan tehdit olarak algılanabilir. Böyle bir senaryoda Türkiye’nin şu adımları atması beklenebilir:

• Askeri Operasyonlar: Türkiye, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekâtı gibi operasyonları genişleterek SDG’nin güçlenmesini engellemeye çalışabilir.
• Diplomatik Girişimler: Türkiye, Rusya ve İran ile Astana Süreci’ni yeniden şekillendirerek SDG’nin uluslararası desteğini azaltmayı hedefleyebilir.
• Sınır Güvenliği: Türkiye, sınır hattında askeri varlığını artırabilir ve muhtemel göç dalgalarına karşı önlemler alabilir.

Bölgesel ve Küresel Dinamikler

Eğer SDG, Suriye’nin yönetimine talip olursa ve ABD’nin desteğiyle bu hedefe ilerlerse, bölgedeki güç dengeleri şu şekilde değişebilir:

1. Suriye’nin Kuzeyinde Yeni Bir Yönetim: SDG’nin kuzeyde bir Kürt devleti ilan etmesi, hem Türkiye hem de İran için ciddi bir tehdit oluşturur.
2. ABD ve Rusya’nın Tavrı: ABD’nin desteklediği SDG ile Rusya’nın desteklediği yeni Suriye yönetimi arasında çıkar çatışmaları yaşanabilir.
3. Avrupa ve Bölgesel Aktörler: Avrupa ülkeleri ve Körfez ülkeleri, bu yeni dengeye karşı pragmatik yaklaşımlar geliştirerek SDG ile iş birliği arayışına girebilir.

Akademik ve Stratejik Değerlendirme

Bölgedeki olası senaryolar, siyasi analiz ve akademik çalışmalar açısından şu noktaları vurguluyor:

• Güç Dengesi: SDG’nin askeri gücü, bölgede çatışma riskini artırsa da Suriye’nin yeniden inşasında önemli bir aktör haline gelebilir.
• Türkiye’nin Stratejisi: Türkiye’nin ulusal çıkarları doğrultusunda, diplomatik baskı ve askeri müdahale dengesini kurması kritik olacaktır.
• Barış ve İstikrar Arayışı: Bölgedeki tüm aktörler için ortak bir uzlaşı zemininin yaratılması, uzun vadeli barış için tek çözüm olabilir.

Sonuç
SDG’nin askeri kapasitesi ve stratejik hedefleri, Suriye’deki çatışma dinamiklerini daha karmaşık hale getirebilir. Türkiye, olası bir Kürt devleti senaryosuna karşı hazırlıklı olmalı ve bölgesel ittifaklarını güçlendirmelidir. Bu süreçte uluslararası aktörlerin rolü belirleyici olacaktır.

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM

www.yerelgundem.com