Şehit olan Öğretmen Sait KORKMAZ’ın Eşi AKLİME AYTEN KORKMAZ’ın MEKTUBU

Lütfen kendinizi şehit eşi Akile Korkmaz’ın yerine, onun yaşadıklarını siz yaşamış gibi düşünerek bu mektubu okuyunuz.

Şehit olan Öğretmen Sait KORKMAZ’ın Eşi AKLİME AYTEN KORKMAZ’ın MEKTUBU


Şehit olan Öğretmen Sait KORKMAZ’ın Eşi AKLİME AYTEN KORKMAZ’ın MEKTUBU

Şimdiki paylaşacağım ve alıntı yaptığım elim olaydaki birinin yerine, şehit eşinin yani Aklime Korkmaz’ın yerine kendimizi koyalım ve öyle okuyalım, şehit eşinin mektubunu…

Lütfen kendinizi şehit eşi Akile Korkmaz’ın yerine, onun yaşadıklarını siz yaşamış gibi düşünerek bu mektubu okuyunuz.

Lütfen bu mektubu paylaşarak destek veriniz...

Ağrı – Doğubeyazıt, Kazan Köyü


28.09.1994 tarihinde Şehit olan Öğretmen Sait KORKMAZ’ın Eşi AKLİME AYTEN KORKMAZ’ın MEKTUBU

“…

Ben uykudaydım. Kapının çok sert çalındığını duydum. Ben zannettim ki köylülerden biri hasta diye kapı çalıyorlar.

Yataktan kalkıp baktığımda eşim kapıyı açmış, iki kişi elleri silahlı ve tam donanmış kişilerdi. Ellerinde telsizleri de vardı. Ben ve eşim çok şaşırmıştık ve şakındık.

Kendi kendime sordum; “bunlar kim? neden bize geldiler?”

Adamlar içeri girip oturduktan sonra ben kızımı mahsustan uykusundan uyandırıp tuvalete götürdüm. Adamlar kızımızı görüp, bize bir şey yapmazlar diye düşündüm.

Biraz konuştuktan sonra eşime “bizi kapıya kadar geçirir misin?” dediler.

Eşim ve ben balkona çıktık. Bize dediler ki; “dışarının lambasını kapatın evinizden çıktığımızı kimse görmesin.”

Kapımızda bir köylünün köpeği duruyordu. Adamlar eşim ve bana “şu köpeğe ekmek verin bizi ıssırmasın” dediler. Ben ve eşim ekmeği alıp köpeğe verirken eşimi çağırdılar, “hoca gel, sana bir şey diyeceğiz.” dediler.

Eşim giderken hiç aklıma gelmedi öylesine iyi bir insanı öldürecekleri. Adamlar 2 metre ileride duruyorlardı. Eşim yanlarına gitti.

Birden kurşun sesleriyle birlikte eşim “Ayten” diye bağırdı ve ben balkondan koşup lambayı açtım.

Zannettim ki havaya ateş ediyorlar. Eşimi ayakta beklerken onu yerde can çekişirken gördükten sonra eşime doğru koşup ona sarılıp ve bağırdım “beni de öldürün” diye ama ortalıkta kimse yoktu.

Eşim o haliyle bana işaret ediyordu “korkma yaşıyorum ben” diye.

Başımdaki yazmayı sağ göğsündeki kurşun yarasına bastırdım kan kaybetmesin diye…

Bağırıyordum, “ölme ne olur çocuğunu gör” diye. Karnına vurup duruyordum ne olur Azrail gelmesin diye bağırıp Allah’a yalvarıyordum Sait ölmesin diye…

O an içeri koşup el fenerini alıp köye koşup yardım istiyordum.

Bütün kapıları çaldım. Kimse yardım etmiyordu. Ben de kapı ve pencereleri kırıp yardım istedim.

Köylüler beni kovuyorlardı. “git başımıza belamısın” diyorlardı.

Eşimin yanına koşup geldiğim zaman kızım “ne oldu anne, neden bağırıyorsun?” dedi. O an ona ne söylediğimi hatırlamıyorum.

Kızımı sürekli orada bırakıp tekrar tekrar köye yardım istemeye gittiğim zaman kızım koşup içeri giriyordu. Benim geldiğimi duyunca tekrar dışarı çıkıyordu.

Yine köye koşup bu defa köyün erkekleri ve gençleri korkuyorsa bari kadınlar yardım etsin diye yalvardım. Çünkü kadınlara zarar vermezler diye düşündüm ve hepsine yalvarıyor, “bana birşey yapmadılar size de yapmazlar” diye söyledim.

Ne olur biriniz bana bir at arabası verin eşimi şehre götürüp tedavi ettireyim. Eşim sizin çocuklarınız için buradaydı diyor ve yalvarıyordum.

En sonunda baktım ki kimse bana yardım etmeyecek eşimin yanına geldim…

Başını dizime koydum…

Baktım ki eşim can veriyor, dudaklarını suyla ıslattım…

Eşime kelime-i şahadet getirttirdim. Kalkıp eşimin başının altına bir minder koydum.

ve üstünü örttüm…

Sonunda köy muhtarının kardeşi gelip “ölmüş kızım, gel gidelim bize” dedi.

Önce gitmedim, eşimin başında kalmak istedim…

Sonra düşündüm eşim zaten vefat etmiş, hadi adamlar geri dönüp hem ben ve kızıma kötülük yaparsalar diye düşünüp, kızımı alıp köy muhtarının kardeşinin evine sığındım.

Şimdi düşünüyorum ki evimizin köye uzak olmasından başka aramızda bir dere vardı.

Dört buçuk aylık hamile olduğum halde, kim bilir kaç defa göğsüme kadar sulara gömüldüm, köylülerden yardım istedim.

Ben ki köyün vahşi köpeklerinden korkuyordum, o gece köpekler benim feryadımdan benden korkup kaçıyorlardı.

O kadar mücadele etmeme rağmen eşimi kurtaramadım.

Ben bir Şehit eşi olmaktan gurur duyuyorum. Çünkü Şehit mertebesi en yüce mertebedir ama acımız çok büyük ve ölene dek unutulmaz.

O gece ben çok şeyler yaşadım. Hepsi bir birinden acıydı.

Yaşadıklarımı anlatsam sayfalara sığmaz, göz yaşları içinde bunları yazdım. İki çocuğum için yaşıyorum.

Saygılarımla

Aklime Ayten KORKMAZ

*

ŞEHİT ÖĞRETMENİN EŞİNİN TEK İSTEĞİ ŞEHADET BELGESİ ALMAK

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesine bağlı Kazan köyünde 1994 yılında öğretmenlik yaparken eşi ve çocuğunun gözü önünde teröristler tarafından şehit edilen öğretmen Sait Korkmaz'ın eşi Aklime Korkmaz, gözyaşları arasında 20 yıldır şehadet belgesi alamadığını şehit işlemlerini otopsi ve ölüm belgesiyle yaptığını anlattı.


Kürt kökenli Sait Korkmaz, Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakülkesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra gönüllü olarak 1994 yılında Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesine bağlı Kazan köyüne eşi Aklime Korkmaz ve kız çocuğu ile birlikte gitti. Ancak bir gece yarısı teröristler kapıyı çalıp öğretmeni dışarı çıkartarak, kurşuna dizip çocuğu ve eşinin gözü önünde öldürdüler.


Öğretmenlik yaparken henüz görevinin 8. ayında terör örgütü PKK tarafından şehit edilen Sait Korkmaz'ın eşi Aklime Korkmaz o günden beri şehadet belgesi almaya çalışıyor.


Korkmaz, kocasının şehit olduğunu 20 yıldır sakladığı otopsi ve defin belgeleriyle kanıtlıyor. Korkmaz şehadet belgesi almak için Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne defalarca müracaat etti, ancak bir sonuç çıkmayınca BİMER'e başvurdu.


"EŞİM CAN ÇEKİŞİRKEN BİZE KİMSE YARDIM ETMEDİ"


Aklime Korkmaz, 20 yıl önce yaşadığı o kan donduran olayı şöyle anlattı:


"Bir gece yarısı kapımız çalındı ve "Hoca hoca aç kapıyı" dendi. Kocam kapıyı açtığında eli silahlı insanlar karşımıza çaktı. Eşimi dışarı çıkardılar 4.5 aylık hamileydim, 2.5 yaşında kız çocuğum vardı. Eşimi gözümün önünde öldürüp gittiler. Kapıyla aramızda kısa bir mesafe vardı eşim 'Aklime' diye bağırdı bunun üzerine silah sesleri duyuldu. Bağırdım 'Sait' dedim lambayı yaktım eşim ayaktaydı yere düştü. Koştum yanına gittim, 'beni de vurun' dedim ama kimseyi görmedim. Başımdaki örtüyü sağ göğsünün üzerindeki kurşun yarasına koydum. Köye koştum yardım istemeye, kimse yardım etmeye gelmedi. Kızım 'Anne ne oldu' dediğinde tek dediğim 'Sait ölme ne olur ölme' oldu, 'çocuğunu gör ne olur' dediğimi hatırlıyorum. Yaşlı teyzelerin eteklerine sarılıp 'ne olur bana at arabası verin eşimi hastaneye götüreyim' dedim ama 'de git başımıza belamısın sen' dediler. Ben hem Kürtçe hem Türkçe bunları söyledim çünkü ben Kürt kökenli bir Türk vatandaşıyım. Kürtçe eşim sizin çocuklarınız için geldi 'Ne olur yardım edin' dedim ama kimse yardım etmedi. En sonunda saat 02.00 gibi rahmetli vefat ediyor, başını dizime koyup, Kelime-i Şahadet getirttim, ağzına bir damla su koydum koştum evden bir minder getirdim, üzerine üşümesin diye yorgan örttüm en son baktım ki eşim vefat etti. Kızımı aldım köy muhtarının kardeşinin evine sığındım."


"ÇÖPÇÜ OLSAYDI DA ÇOCUKLARIM BABASIZ KALMASAYDI"


Tırnağıyla kazıyarak bugüne geldiğini belirten Korkmaz, "Ben bu zamana kadar para pul istemedim. Tek istediğim şehadet belgesiydi. Ama onu da bir türlü vermediler. Milli Eğitim Bakanlığı bu şehit öğretmene şehadet belgesi veremedi. Öğretmeni yolu olmayan suyu olmayan hastanesi olmayan köye öğretmen olarak veriyor ama ona bir şehadet belgesi vermiyor. Biz köye gittiğimizde o köyün ne yolu ne suyu vardı. Buna rağmen bize şehadet belgesi verilmiyor. Bize ya Başbakanımız ya da Cumhurbaşkanımız el atsın. Yıllardır Milli Eğitim Bakanlığı'na başvuruyorum, orası İçişleri Bakanlığı'na gönderiyor, İçişleri Bakanlığı'da bu belgeleri kendi bakanlığınıza veriyor diyor. Bimer'den başvuru yaptım o bakanlık ona, o kurum diğer kuruma gönderip duruyor. Keşke eşim çöpçü olsaydı çocuklarım babasız kalmasaydı. Bugün ben eşimin şehit olduğunu 20 yıllık defin ve otopsi raporlarıyla belgelemek zorunda kalıyorum. Ne kadar acı birşey. Madalya istemiyorum madalya onların olsun şahadet belgesi istiyorum" diyerek gözyaşı döktü.


Bu arada, Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ise Aklime Korkmaz'ın başvurusunun gerekli yerlere iletildiğini sonucun beklendiğini bildirdi.

MİLLİYET