Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin

Bu ordudan ilk oku kimse atamadı

Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin


Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin

Ehl-i Beyt imamlarının üçüncüsü, şehitlerin efendisi Hz. Hüseyin'dir.
 
Hz. Peygamber'in, 'eti benim etimdendir' dediği mübarek insan?
 
Cennet gençlerinin efendilerinden olan Hz. Hüseyin, halifeye karşı silahlı kıyamı başlatan ilk imamdır.
 
Yezid'in halife olduğu dönem 'şarap içen, maymunlarla arkadaşlık eden, erkek ve kadınlarla zina yapan ve bu halini halktan gizlemeyen' bir kişinin dönemiydi. Sünnet artık tamamen terk edilmiş, Kuran'dan sapmalar gözle görülür icraatlara dönüşmüştü.
 
Bu şartlardan rahatsız olan Kufeliler kendilerinin halifesiz kaldıklarını binlerce mektupla Hz. Hüseyin'e bildirdiler. Mektupların sayısı 15 bine ulaştığında halife makamına geçmek için adım atmak halka karşı mesuliyetin bir göstergesi olacaktı. Hz. Hüseyin de buna göre hareket etti. Ancak abisi İmam Hasan'a ihanet eden Kufeliler, 'başımıza halife ol' diyerek çağırdıkları Hz. Hüseyin'e de aynı hainliği yaptılar.
 
Kufe'ye ilerlerken, Mekke ile Huneyn arasında Şair Ferezdak ile karşılaştığında Ferezdak'ın "Halkın kalpleri sizinledir ancak kılıçları aleyhinizedir" sözleri Kufelilerden göreceği muameleyi de anlatmaktaydı.
 
Hz. Peygamber, Hüseyin'in doğumundan itibaren şehit edileceğini pek çok hadiste haber vermiş; hatta nerede, kimin tarafından şehit edileceğini de bildirmiştir.
 
Buna rağmen, Hz. Hüseyin şehit edileceği topraklara bir an dahi korku duymadan yol almaya devam etmiştir.
 
Adeta bildiği ve beklediği ölüme gitmektedir.
 
Kerbela olayında gaye Hakk'ı hakim kılmaktır. Hz. Hüseyin, İlay-ı Kelimatullah için ölümü göze almıştır.
 
Öleceğinden haberdar olması, yaşayacağı kaderi bilerek ona boyun eğmesi müthiş bir teslimiyettir. Öldürüleceğini bildiği halde vazgeçmediği bu kararlı kıyam, halifenin yanlışlarının ortaya çıkması, ümmetin ayıkması ve Kuran çizgisine geri dönüşün başlangıcıdır. Kıyamla başlayan süreç karanlıkların aydınlanma sabahıdır ki, İmam canını bu uğurda esirgememiştir.
 
Burada Ehl-i Beyt imamlarının bir imamdan diğerine geçen vasiyetinden bahsetmek gerekir:
 
"Allah, Nebi'sine vefatından önce bir yazı indirdi ve dedi ki: 'Ey Muhammed! Bu senin soyundan seçkinlere yapacağı vasiyettir.'
 
Peygamberimiz, 'Seçkinler kimlerdir ya Cebrail' dedi.
 
'Ali bin Talib ve soyu.'
 
Yazının üzerinde altından mühürler vardı.
 
Resulullah bu vasiyeti Emir-ül Müminin'e verdi. Bir mührü açmasını ve içerisinde yazılı olanlara göre hareket etmesini emretti. Emir-ül Müminin bir mührü açtı ve içinde yazılı bulunan tavsiyeler doğrultusunda yaşadı.
 
Sonra vasiyeti oğlu Hasan'a verdi. Hasan mühürlerden birini açtı ve içinde yazılı vasiyete göre amel etti. Sonra vasiyet Hüseyin'e geçti. Hüseyin mühürlerden birini açtı ve orada şunların yazılı olduğunu gördü: 'Bir topluluk ile beraber şehadete erişmek üzere harekete geç. Onlar ancak seninle birlikte olursa şehadete erişebilirler. Kendini Allah'a ada."
 
Hz. Hüseyin, yazılı vasiyete göre amel etmiştir. Kufe'ye doğru ilerlerken, yanına gelen kişilere şöyle buyurmuştur:
 
"Feryadımızı duymamanız, karartımızı görmemeniz için bu bölgeden uzaklaşın. Çünkü kim feryadımızı duyar  veya karartımızı görür de bize olumlu cevap vermezse veya feryadımıza yetişip de yardım etmezse, Allah-u Teala'nın kendisini yüzüstü cehenneme atmasını hak etmiştir."
 
75 kişilik nur kafilesi, Yezid'in adamı İbn Ziyad komutasındaki 30 bin kişilik ordu ile Kerbela denilen yerde karşılaştı.
 
Bu ordudan ilk oku kimse atamadı. Yaşanan korku, iman karşısında küfrün ezilmesiydi.
 
Neticede Allah Resulü'nün 'oğlum' dediği İmam Hüseyin Efendimiz, Allah rızasını umanlar tarafından şehit edildi.
 
Kufeliler, Allah'ın ayetine ters düşmek pahasına Yezid'in gücünden korktular. İslam'ın en büyük cinayetlerinden birini işlediler. Yine gücün arkasında olmak uğruna Allah'ın ayetlerine ters düşen bir topluluğun örneği?
 
Yine az bir pahaya imanlarını satanların tavrı?
 
Büyük İmam'ın verdiği mücadele doruk noktadaki şecaatinin ispatıdır.
 
"Humeyd b. Müslim şöyle rivayet etmektedir: Bugüne kadar vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığı, çocuğu, ailesi ve arkadaşları gözünün önünde öldürüldüğü halde, onun gibi cesaretini kaybetmeyen, en ufak bir korku belirtisi göstermeyen birini daha görmedim. Piyade birlikleri ona saldırdıkları zaman, o da kılıcı ile onlar hamle ediyor, kurdun keçi sürüsüne saldırıp ikiye yarması gibi, sağından solundan onları ikiye yarıyordu." (A'lamu'l Vera, c.1, sayfa 67)
 
Kerbela sahnesine önce İmam'ın ashabı çıktı. Kendilerini ona siper etmek için birbirleri ile yarışıyor, ölüme koşarak gidiyorlardı.
 
Sonra Ehl-i Beyt'in şehadet şerbetini içme sırası geldi.
 
Aliyyü'l Ekber, Müslim b.Akil in oğlu Abdullah, Hz. Kasım b. Hasan, İmam Ali'nin oğlu Ömer, İmam Ali'nin oğlu Osman, Hz. Abdullah b. Hasan, İmam Hüseyin'in kundaktaki oğlu Ali Eser, Hz. Abbas şehit edilir.
 
İmam'ın muhafazası, cennete ulaşmanın vesilesi, Cenab-ı Hakk'ın rızasına kavuşmanın yolu olmuştur.
 
İmam Hüseyin verdiği eşsiz mücadelenin ardından Cuma günü öğleden sonra şehit edildi. Şehit edildiğinde 57 yaşındaydı.
 
"Şehadet anında vücudunda 33 mızrak yarası ve 34 kılıç yarası vardı."
 
Sakife gölgeliğinde yaşananlar ile değişmeye başlayan İslam düzeni halkın arasında zamanla ünsiyet yapmıştır.
 
Halk, "Halife böyle yapıyor, doğrudur" diye konuşmaya başlamıştır.
 
Allah, kanını ve canını halkın Kur'an ve sünnetten sapan yolunu düzeltmek için feda eden İmam Hüseyin'in şefaatinden ayırmasın.

PROF. DR. HAYDAR BAŞ