Sevilay Yılman'dan Cihat Yaycı'ya FETÖ'cü İması!
Yaycı’nın eniştesi FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanı olan ve müebbet hapis cezası verilen Hakan Üstem.
HABER TÜRK YAZARI SEVİLAY YILMAN YAZDI...
Cihat Yaycı meselesi
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden Genelkurmay emrine atandığı günden beri zaten gündemdeydi ismi.
Dün bu görev değişikliğini içine sindiremediğini, onuruna yediremediğini söyleyip istifasını verdi.
Ve ortalık bayağı bir çalkalandı…
Söylenildiğine göre değişik kesimlerden birçok gazeteci ile irtibatı olan bir isimmiş Tümamiral Cihat Yaycı ama ben tanımıyorum kendisini.
Dolayısıyla da yorum yazmak için biraz etrafı kolaçan etmek durumunda kaldım.
Yaycı, Libya ile imzalanan Deniz Yetki Anlaşması ile TSK’da FETÖ’cü subayları tespit etmek için oluşturulan ‘FETÖMETRE’nin mimarı olarak biliniyor.
FETÖ ile mücadelede sembol isimlerden biri yani.
İddiaya göre komutanın görev değişikliğinin nedeni Gölcük Donanma Komutanlığı tarafından 2019 yılında gerçekleştirilen 1.5 milyon TL tutarında bir ihale…
Söz konusu ihaleyle ilgili detayları aktarmayacağım.
Zira uzun ve karmaşık bir iş.
Sadece okuduklarımdan ve Yaycı’yı yakından bilen tanıyanların yorumlarından hareketle söylüyorum…
Görev değişikliğinin söz konusu ihale ile pek bir alakası yok.
Öyle olsa zira… Yani denildiği gibi; “İhaleye fesat karıştırmaktan” suçlu bulunmuş olsa görev yeri değişmez, TSK’dan direkt ihraç edilirdi” deniliyor.
“Bu tutumu Genelkurmay komuta kademesi başta olmak üzere TSK’da büyük rahatsızlık yaratıyordu! Bu yüzden görev yeri değiştirildi!” yorumları yapılıyor…
Gerçekten öyle mi, değil mi bir fikrim yok çünkü dedim ya hiç tanımıyorum.
BENİ ŞAŞIRTAN AKRABALIK BAĞI!
Ancak dün istifa etmesi üzerine kızılca kıyamet kopartılınca düştüm işin peşine.
Ve ilginç şeyler öğrendim.
Bir hayli ilginç.
Belki aranızda bilen vardır ama itiraf edeyim ben düne kadar bilmiyordum.
TSK’daki kriptoları tespit için kurulan FETÖMETRE’nin mimarı olan Yaycı’nın eniştesi FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Sahil Güvenlik Komutanı olan ve müebbet hapis cezası verilen Hakan Üstem.
Üstem’in 15 Temmuz darbe gecesi kameraları kırmaya çalışırken silahlı videolarını bulabilirsiniz arşivlerde.
Bu arada bu yeni, gizli bir bilgi değil onu da ekleyeyim.
Darbe tertipçisi Hakan Üstem’in Cihat Yaycı’nın kız kardeşinin eşi olduğu devletin üst düzey tüm kademesi tarafından biliniyor.
Hatta 15 Temmuz gecesi darbe kalkışmasında yer aldığına dair suçlamaları reddeden Üstem’in kesin olarak FETÖ’cü olduğunu üst makamlara iletenin de Yaycı’nın bizzat kendisi olduğu ve bu yüzden de kardeşi başta olmak üzere aile bireyleriyle görüşmediği, irtibatını tamamen kestiği öne sürülüyor…
Bir kere benim bu konuda kafam biraz karıştı onu söyleyeyim.
Cihat Yaycı’yı asla FETÖ’cü olmakla falan itham etmiyorum.
Hatta onu o kadar yakından bilen tanıyan dostlarım var ki!
Öyle ifadeler kullandılar ki…
Olmadığına da eminim…
Ama…
Devletten FETÖ’yü arındırma/temizleme mücadelesi esnasında oluşturulan FETÖMETRE kriterleri arasında yer alan “akrabalık ilişkisi” ve hatta “arkadaşlık ilişkisi” nedeniyle FETÖ ile iltisaklı kabul edilip de çalıştığı kurum ya da kuruluşla ilişiği kesilen binlerce masum insan olduğuna da eminim…
Kusura bakmasın Sayın Yaycı…
Kendisi TSK’daki yakın akrabası müebbetle cezalandırılmış FETÖ’cü bir komutanken…
Masum birçok insanın FETÖ’yle irtibatlı kabul edilmesine yol açan o kriter uygulanırken adil ve temkinli olunması hususunda en azından kendi gerçeğinden hareketle çok daha hassas olunmasına özen göstermeliydi.
HİÇBİR BÜROKRAT DOKUNULMAZ DEĞİLDİR!
Bu arada Yaycı’nın önce görev yerinin değişmesi sonra da istifası üzerine ortalığın tozunu attıranlara da diyeceğim iki çift laf var.
Cihat Yaycı kesinlikle başarılı bir komutan ve görevi boyunca çok parlak işler yapmış olabilir.
Ancak hatırlatırım demokrasilerde seçilmiş bir siyasi iktidar, çalışmak istemediklerinin yerine istediği komutanı atama hakkına da sahip olmalıdır.
Değil Cihat Yaycı…
Kim olursa olsun…
Devlet bürokrasisinden hiç kimseyi demokratik siyasi iktidarın karşısında dokunulmaz kılamaz!
Dünyanın neresinde olursa olsun demokrasi ile yönetilen ülkelerde siyasi iktidar ordusunun, silahlı kuvvetlerinin üzerinde kontrol hakkına ve yetkisine sahiptir!
Aksine tavırlar vesayetçi bakış açısını yansıtır ki, bu işte bizim hiç istemediğimiz bir şeydir.
2016’dan beri yapılan tüm anayasal ve yasal değişiklikler, demokratik siyasi iktidarın askeri kuvvetler üzerinde demokratik kontrol kazanması için yapıldı.
Bugünkü durum da bunun bir gereğidir…
Bugün RTÜK’te ya da Merkez Bankası’nda ya da Hazine'de ya da SPK’da atamalar olunca nasıl normal karşılanıyorsa…
TSK’da da bu tür görev değişikliklerine anormal bir durum gibi bakılamaz!
Böyle bir bakış demokrasiyle asla uyumlu değildir!
Yanı sıra… Bir kamu görevlisi, “Yapması gereken görevini yaptı!” diye de kahraman ilan edilerek dokunulmaz hale getirilemez.
Ayrıca şunu da unutmayalım…
Herhangi bir kamu görevlisi hakkında bir suç duyurusu mevcutsa soruşturma açılabilir ve bu sebeple de görev yeri değiştirilebilir.
Suçsuz çıkarsa gereği yapılır ve bundan rencide olan kişi de gerekirse istifa edebilir.
Bunlar demokrasilerde olağan şeylerdir ve şimdi bu oldu diye de; ”FETÖ ile mücadele son buldu! TSK mahvoldu! Battık, bittik!” mealinde yorumlar hem yanlıştır hem de inciticidir.
FETÖ ile mücadele bir devlet mücadelesidir ve kimse kusura bakmasın ama Deniz Kuvvetleri’nde bir amiralin görev yerinin değişmesiyle de bu mücadelenin bittiğini söylemek tam bir gayrı ciddiliktir!
https://www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/2684203-cihat-yayci-meselesi
SEVİLAY YILMAN / HABER TÜRK