Siyaset Suçlu Ararken Unutulan Sosyal Devlet
İzmir’deki trajik yangında beş kardeşin ölümü, sosyal devlet anlayışının eksikliğini yeniden gündeme getirdi. Yoksulluğun yapısal bir sorun olduğu, bireysel çözümler yerine insan haklarına dayalı politikaların gerekliliği vurgulandı.
Siyaset “Suçlu Ararken” Unutulan “Sosyal Devlet”
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
İzmir’de bir barakada çıkan yangında, anneleri hurda toplarken beş kardeşin trajik ölümü, sosyal devlet anlayışının eksikliğini yeniden gözler önüne serdi. Kamu kurumları ihmali yerine suçluyu dışarıda ararken, olayın gerçek sorumlusu olan sistem sorgulanmadı.
İzmir’deki Trajik Olay ve Yoksulluğun Yansımaları
İzmir’de yaşanan bu trajedi, yalnızca temel ihtiyaçlara erişim sorununu değil, aynı zamanda yoksulluğun politika ve siyasetçilere erişim eksikliğini de ortaya koydu. Yangın sonrası kamu kurumları, ilk olarak anne-babayı hedef aldı, ardından bir sosyal hizmet görevlisini açığa aldı. Ancak sistemin yapısal eksiklikleri yine görmezden gelindi.
Yoksulluk artık yalnızca ekonomik bir problem değil; insanların fiziksel, zihinsel ve duygusal tükenmişliğini de beraberinde getiriyor. Sosyal politikaların eksikliği, özellikle çocukları etkileyerek yoksulluğun kuşaklararası bir sorun haline gelmesine yol açıyor.
Yoksulluk ve Sosyal Devletin Rolü
Neoliberal politikalar altında yoksulluk, “tembellik” yaftasıyla damgalanıyor. Oysa sosyal devlet, korunmasız bireylere ekonomik ve sosyal güvence sağlamak zorundadır. Bugün uygulanan sosyal yardımlar, genellikle geçici çözümler sunuyor ve yoksulluğun köklü nedenlerini ortadan kaldırmaktan uzak kalıyor.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi'nin uluslararası anlaşmaları, yoksullukla mücadelenin bir hak ve devlet görevi olduğunu açıkça belirtiyor. Türkiye Anayasası’nın 90. Maddesi ile güvence altına alınan bu haklar, yoksulluğun yalnızca yardım değil, kapsamlı politikalarla ele alınmasını zorunlu kılıyor.
Çocuklar ve Kuşaklararası Yoksulluk Riski
Yoksulluk içinde büyüyen çocuklar, eğitimden sağlığa birçok temel haktan mahrum kalıyor. Yetersiz beslenme, gelişim bozukluğu ve öğrenme güçlüğüne yol açarken, gelecekte düşük kaliteli işlerde ucuz iş gücü olarak çalışmaya mahkum ediliyorlar.
Araştırmalar, çocuk yoksulluğunun nesiller boyunca devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’de çocuk işçilik oranı %22.1’e yükselirken, ekonomik nedenlerle okula gidemeyen öğrenci sayısı 612 bini aştı. Bu çarpıcı rakamlar, sosyal devletin yetersizliğini bir kez daha kanıtlıyor.
Çözüm: İnsan Hakları Temelli Sosyal Politikalar
Sosyal devletin, bireylerin temel haklarını gözeten, uzun vadeli ve kapsayıcı politikalar üretmesi gerekiyor. Çocukların eğitimde kalmasını sağlamak, ailelerin yeniden başlama gücünü desteklemek ve kuşaklararası yoksulluğu önlemek için bütüncül çözümler şart.
Yoksulluk bir “kader” değil, insan eliyle yaratılan “politik” bir sorundur. Bu nedenle yalnızca suçlu aramak yerine, sistemi yeniden inşa ederek sosyal adaletin sağlanması gerekiyor.
Kaynak: Hacer Foggo / Karar