Siyasete acil durum uyarısı
PKK, 45-50 yıldır binlerce insanımızı şehit etti.
Siyasete acil durum uyarısı
Devletimizin millî varlığını sadece ABD'ye ve diğerlerine laf yetiştirerek koruyamayız. İç ve dış siyaseti PKK üzerinden muhalefeti her defasında "hainler, alçaklar, şunlar bunlar" diyerek tüm kötülüklerle itham ederek de koruyamaz ve kollayamazsınız.
PKK, Türk siyasetinin 45-50 yıldır hep içinde.
PKK, 45-50 yıldır binlerce insanımızı şehit etti.
Çocukları öldürdü.
Askerlerimizi katletti.
Hepsi doğru.
Ebediyen silininceye kadar da bu ihanet sürecek. Terör örgütünden merhamet bekleyecek değiliz. Dürüstlük, adalet, hakkaniyet, insanlık gibi evrensel değerlere uygun davranışlar da beklemeyeceğiz.
PKK, kimdir? Büyük güçlerin sopasıdır.
Türkiye'yi hizaya getirmek için kullandıkları bir ayak bağıdır.
Türkiye'nin dizginlenmesini isteyenler için bir terör takozudur.
Buna itiraz edecek kimse var mı merak ediyorum.
Lakin Türkiye'de 45-50 yıldır ana muhalefet tek başına icraat yapamadı. Çünkü iktidar olamadı. Dolayısı ile ondan hesap soracağımız politik adımlar atmadı. Öyle ise ne diye iktidar, kendi yönetsel kararlarını muhalefete yüklüyor?
Bu bir kaçış mıdır?
İktidar, ülkenin en başat konularından biri olan terörle mücadele ederken, önleme ve yok etme yetkisi kendisinde olduğu bilindiği halde sık sık muhalefeti suçlamakla nereye varmak istiyor?
Mevcut iktidar, millî birlik tesis etmek yerine, bir ayrışma sürecinde yürürken, birileri altımızdan halıyı çekiyor. Farkında değil misiniz?
ABD ve eklentileri, Suriye'de terör devleti kurulması yolunda çok büyük bir ilerleme kaydetti. Bu size yeterince ipucu vermiyor mu? ABD, Türkiye sınırına bir kilometre mesafede üs kuruyor, buna rağmen aklınız başınıza gelmiyor mu?
Düşman yol alıyor, bizimkiler, sen-ben kavgasındalar.
Eğer iktidar, sahiden millî ve gerçekten Türkiye'nin kurtuluşu için çalışıyorsa, öncelikli işi, hiç vakit kayıp etmeden, millî birliği sağlamaktır. Eğer MHP ve diğerleri sahiden, Türkiye'nin bekasına kafa yoruyorlarsa, hiç vakit kayıp etmeden, iktidar-muhalefet çatışmasından vaz geçip, millî birlik ve bütünlük politikasını canlandırmalıdırlar. Aksi halde, söylediklerinin hiçbir kıymeti olmayacaktır. Çünkü söyledikleri sadece suçlama olmaktan öteye geçmeyecek. Pratikte ülkeye fayda sağlamayacaktır. Türkiye politik enerjisini boşa harcamış olacaktır.
Millî birliğin siyasi boyutu kadar, ekonomik, sosyal, kültürel ve tarımsal boyutu da önemlidir. Hatta vazgeçilmez en önemli boyutlarından biri de sağlıktır. Sağlıksız toplum ülkesini nasıl koruyacak? Bu sebeple "illa aşı, ila aşı" diyeceğiz.
Ekonomi ile ilgili konuda sözü rahmetli Mahir Kaynak Hoca'ya bırakıyorum:
"Bağımsızlık ciddi maddi temellere dayanmak zorundadır. Yöneticilerin ustalık ve kararlılığı ancak sınırlı ölçüde sonuç verebilir. Güçsüz bir ekonomi, bağımsızlık hedefine ulaşmayı engelleyen birinci nedendir. Ülkeyi yöneten siyasi ve bürokratik kadroların bilgi ve beceri eksikliği, çoğu zaman ekonomik güçsüzlükle birleşir ve bağımsızlık arzusunu bir hayale dönüştürür. Bu eksiklik, genelde temelsiz bir şovenizm ve saldırganlıkla doldurulur."
Son cümleye bir kere daha bakalım: "Bu eksiklik, genelde temelsiz bir şovenizm ve saldırganlıkla doldurulur."
Nasıl?
Tıpkı içinde bulunduğumuz süreci tarif ediyor değil mi?
Aç millet, ne savaşabilir, ne kendini koruyabilir. Millîyim diyorsanız millî tarım politikalarınızı görmemiz lazım.
Millîyim, diyorsanız, milleti bütünleştirmeniz lazım. Ülkenizi, ekonomik bataktan hızla ve hem de en kısa zamanda çıkarıp almanız lazım. Siyasetin acil durum uyarısına ihtiyacı var.
Kaynak Yeniçağ: Siyasete acil durum uyarısı - Ahmet GÜRSOY