Siyasette iyimserliğe ihtiyaç var

 ‘Hukukun üstünlüğü’nü de tesis etmeyi de zorunlu kılmaktadır.

Siyasette iyimserliğe ihtiyaç var


Siyasette iyimserliğe ihtiyaç var

MEHMET OCAKTAN / KARAR
Seçimler öncesinde siyasette yaşananları düşününce, insan bu ülkeye ilişkin neredeyse bütün umutlarını yitiriyor. Özellikle seçim sürecinde hiçbir ahlak ve vicdan sınırı tanımadan yürütülen kampanyanın, genç kuşakların hayalleri ve umutları üzerinde yıkıcı etkiler bıraktığı kanaatindeyim.

Oysa farklı mahallelerde, farklı kimliklere sahip olan toplum kesimleri birbirine düşman edilmeden, karşı tarafa parmak sallayıp ‘hain’ ilan etmeden de medeni bir seçim kampanyası yürütülebilir ve kutuplaşmanın ateşine benzin dökülmeyebilirdi.

Bütün bunlar şimdi geride kaldı, umalım ki toplum daha fazla kutuplaştırılmadan memlekette akılı selim hakim olsun ve bir daha böyle bir yorgunluğu yaşamak zorunda kalmayalım. Her şeye rağmen yeni döneme iyimserlikle bakmakta yarar var.

Evet yeni döneme ilişkin iyimser tahminlerde bulunmak çok kolay değil. Zira seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı manzara, iyimserlik ve kötümserlik anlamında yüzde 50’ye 50.

Açıkçası ben, yeni açıklanan cumhurbaşkanlığı kabinesine pozitif bakıyorum. Başta Mehmet Şimşek olmak üzere Hakan Fidan, Fahrettin Koca, Yılmaz Tunç, Ömer Bolat gibi isimlerin kabine yer almasını önemli buluyorum.

Biliyoruz ki Türkiye’nin en acil sorunu ekonomi, enflasyon sorununu çözmeden günlük ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorluk çeken halkın refah düzeyini arttırmak mümkün değil. Ama bir gerçek var ki ekonomik krizi çözmek sadece ekonomiden ibaret de değil, zira ekonomide rasyonaliteye dönmek aynı zamanda ülkedeki demokrasi açığını kapatmayı ve en önemlisi de ‘hukukun üstünlüğü’nü de tesis etmeyi de zorunlu kılmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında Mehmet Şimşek’in ekonominin başına getirilmesi doğru bir adımdır. Çünkü halen yaşamakta olduğumuz irrasyonel ekonomi anlayışından, hayali ekonomi modellerinden vazgeçmeden Türkiye’nin içinde bulunduğu çıkmaz sokaktan kurtulması mümkün değildir.

Nitekim devir-teslim töreninde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek Türkiye’nin içinde bulunduğu yanlış ekonomik modelin fotoğrafını çekmiş ve yeni dönemi çok net ifadelerle belirtmiştir: “Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi, özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır.”

Kuşkusuz Mehmet Şimşek’i çok zor bir görev bekliyor, hem iktidarın son yıllarda uyguladığı irrasyonel politikalar yüzünden tahrip olan ekonomik yapıyı tamir edip ayağa kaldırmak hem de gerek içeride, gerekse dış dünyada kaybolan ‘güven’ duygusunu yeniden tesis etmesi gerekiyor. Elbette iktidarın daha düne kadar başarılı bulduğu “faiz sebep, enflasyon sonuç” şeklinde tarif ettiği ekonomik modelden sessizce bir U dönüşü yapması hiç kolay olmayacak.

Ama imkansız da değil, nitekim 2013’e kadar ortak akla itibar eden, ekonomi-demokrasi dengesini mümkün olduğunca doğru işleten AK Parti iktidarı özellikle ekonomide başarılı işlerin altına imza atmıştı. Ama ne yazık ki sonrasında gerçeklikten koptuğu, kendi başarı hikayesini bile sanki hiç olmamış gibi kabul ederek başka bir istikamete yöneldiği için Türkiye hem ekonomide hem de demokraside kaybetmeye başladı.

İşte tam da bu yüzden, şimdi AK Parti’nin yeni bir başlangıç yapmaya ihtiyacı var. Unutmamak gerekiyor ki ekonomideki bunca kötü gidişe ve yaşanan fukaralığa rağmen, seçimlerde millet AK Parti’ye bir kez daha güçlü bir kredi açtı.

Yüzde 52 gibi bir oyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı üçüncü kez seçen halk çok açık bir şekilde “İktidara güveniyoruz, bizi yaşanan bu ekonomik kaostan yine ancak bu iktidar çıkarabilir” demiştir. Bu çok kıymetli bir destektir ve iktidarın artık başarmaktan başka bir şansı yoktur.

AK Parti iktidarı halkın açtığı bu yeni krediyi çok iyi okuması gerekiyor, eğer bu desteği memlekette her şeyin güllük-gülistanlık olduğu, ekonominin büyük bir şahlanış yaşadığı şeklinde anlarsa Türkiye de AK Parti de kaybeder. Unutmayalım şu anda Türkiye ekonomiden yargıya, dış politikadan eğitime kadar her alanda kurumsal bir zaaf yaşıyor ve bu haliyle yoluna devam edemez.

Umarız yolun bir yerinde yeniden popülist ve hayalci politikalara dümen kırarak toplumun beklentilerini heba etmez…

https://www.karar.com/yazarlar/mehmet-ocaktan/siyasette-iyimserlige-ihtiyac-var-1596639

MEHMET OCAKTAN / KARAR