Çeviri: Elzara İşcen

İnsan hakları savunucularının verilerine göre yüze yakın Kırımlı, siyasi nedenlerden ötürü Rusya veya işgal edilen Kırım’daki hapishanelerde alıkonuluyor. Söz konusu siyasi tutsakların büyük bir çoğunluğu Kırım Tatarı. 

Kırım Haber Ajansı (QHA), siyasi tutsakların ailelerinin durumunu ve yaşantısını anlatan yazı dizisine devam ediyor. İlk bakışta, sadece tutsak listelerinde belirtilen bir isim olarak algılansalar da, siyasi tutsakların her birinin ayrı birer hikayesi var ve bunları anlatmak onların mücadelesini desteklemek için çok önemli.

DÖRT ÇOCUK BABASI MÜSLİM ALİYEV

Kremlin esiri, Kırım Tatarı Müslim Aliyev Aluşta yakınlarında bulunan Verhnyaya Kutuzovka köyünün sakini. Rus işgalci güçleri tarafından alıkonulmadan önce, inşaatçı olarak çalışıyordu. Biri doğuştan engelli olan dört çocuk babası olan Aliyev, ailesine bakmak için aynı anda farklı işlerde çalışmak zorunda kalıyordu.

Şubat 2016’da Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), bir dizi eve baskın düzenleyerek Aliyev’i ve üç Kırımlı Mülümanı (Emir Üsein Kuku, Vadim Siruk ve Enver Bekirov) daha alıkoydu. İki hafta sonra Arsen Cepparov ve Rafat Alimov’un evlerinde aramalar düzenlendi ve iki Kırım Tatarı daha alıkonuldu.  Bu altı kişi, sözde Hizb-ut Tahrir davası kapsamındaki Yalta Grubuna dahil edildi.

19 YIL HAPİS CEZASI

12 Kasım 2019’da Rusya’nın Rostov-na-Donu kentindeki Güney Askeri Bölgesi Mahkemesi 6 Kırımlı Müslümanı hapis cezasına çarptırdı. Müslim Aliyev ve Enver Bekirov güya terör örgütü organize etmekten suçlu bulundu ve birisi 19 diğeri 18 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Aliyev ayrıca Rus mahkemesi tarafından iktidarı zorla ele geçirme hazırlıklarında bulunmaktan suçlu bulundu. İşgalci güçlerin, evlerinde yaptığı aramayı ve eşinin alıkonulma şartlarını siyasi tutsağın eşi Naciye Acimamutova anlatıyor.

Eşim çok düzgün bir insandı çok iyi yetiştirilmişti. Müslim, ailesini geçindirmek için çok çalışıyordu. Bazen aynı anda dört işte çalışıyordu. Onu evde çok az görüyorduk.

SABAH SAAT 6.30’DA EVE BASKIN DÜZENLENDİ

Büyüklerimiz sürgünü hatırladığı gibi bizim ailemiz de evimizde yapılan aramayı nesilden nesile anlatacak. 11 Şubat 2016 sabahı, yaklaşık 6.30’da baskın düzenlendi. O an güneş henüz doğmamıştı.

Müslim soba için odun almaya çıktı. Sabah namazı vakti olduğu için ilk önce abdest almıştı daha sonra ben ve çocuklar. Banyodayken gürültü ve ayak sesleri duydum. Banyodan çıktığım zaman Müslim’in yüzüstü yerde yattığını kollarının arkadan kelepçelendiğini ve makineli tüfekli dört adamın onun etrafında durduğunu gördüm. Daha sonra eşimi koltuğa oturttular.

İŞGALCİLER EVDE SİLAH VE UYUŞTURUCU ARADILAR

O an, arama yapılacağını anladık. Kalem kağıt aldık ve görevlilerin peşinde dolaşıp yaptığı her şeyin kaydını tuttuk. “Ne arıyorsunuz?” dediğimizde bize, “Silah, uyuşturucu ve mühimmat” cevabı verildi. Onlara boşuna geldiklerini evimizde bu tür şeyleri bulamayacaklarını söyledik.

Arama sırasında FSB görevlileri Kur’an-ı Kerim’i raftan alıp incelediler ve onu yere attılar. Ben dayanamayarak, “Müslümanlara saygı göstermiyorsanız bari kendinize saygı gösterin” dedim ve kalkıp Kur’an-ı Kerim’i yerden kaldırıp masaya koydum.

FSB’DEN SİYASİ TUTSAĞIN OĞLUNA AKIL ALMAZ TEKLİF

Arama sırasında evdeki her şeyi alt üst ettiler. Un çuvalında nedense uyuşturucu aradılar. Çuvalı deldiler tadına baktılar. Yani böyle saçma şeyler yapıldı… Arama yapıldığı zaman büyük oğlum 12 yaşındaydı. FSB görevlileri oğluma büyüdüğü zaman onlarla birlikte çalışmasını teklif ettiler. Oğlumun: “Neden?” sorusuna, görevlilerden biri: “Baban gibi insanları yok edersin” diye cevap verdi. Çocukla bu şekilde konuşulur mu?.

“KIRIM’A VAR ETMEK İÇİN GERİ DÖNDÜK”

Müslim’in mahkemede, “Bugün, bize yönlendirilen suçlamalar bizim Kırım’a dönme hedefimize aykırıdır. Biz Kırım’a var etmek için geri döndük, yok etmek için değil. Kırım, atalarımızın vatanıdır.” dediğini hatırlıyorum.

Eşimle en son Rostov bölgesindeki Novoçerkassk’te 19 Şubat’ta görüştük. Kovid-19 salgını çerçevesinde hapishanelerde karantina rejimi uygulanmaya başladıktan sonra Müslim ile görüşme şansımız olmadı. Şu an eşim Rusya’nın Taganrog kentindeki tutukevinde alıkonuluyor.

ALİYEV ÇOK KÖTÜ ŞARTLARDA ALIKONULUYOR

Düzenli olarak bana mektup yazıyor. Son mektubu iki hafta önce elime geçmişti. Sağlık durumunun çok iyi olmadığını bildirmişti. Tutukevinde onun dışında Müslüman olan birine rastlamadığını anlattı. Mektubunda namaz vakitlerini kuş seslerine göre belirlediğini çünkü hücresindeki tek pencerenin demirlerle tamamen kapatıldığını bildirdi.

26 Haziran’da eşimle telefonda görüşmüştük benden ilaç göndermemi istedi.

Ukrayna’nın Rostov-na-Donu Konsolosu Taras Malışevskiy ve avukat Edem Semedlyayev, Müslim’i temyiz duruşmasından sonra ziyaret etmişlerdi. Edem Semedlyayev’in anlattığına göre, eşim çok kötü şartlar altında alıkonuluyor. Konsolos, ziyaretlere geldiği zaman Müslim geçici olarak başka hücreye yerleştiriliyor.

1 Temmuz 2020’de Rusya’da düzenlenen anayasa referandumu sırasında da Müslim daha iyi şartların olduğu bir hücreye sevk edildi ancak daha sonra eski hücresine geri gönderildi. 

HALKIMIZIN DESTEĞİ ÇOK BÜYÜK

Halkımızın bize verdiği destek çok büyük. İlk günlerden beri bu desteği hissediyoruz. Halkımız Allah’a şükür sorunumuzu anlayışla karşıladı. Eşim alıkonulduktan sonra her gün mutlaka biri evimize uğruyor ve ailemizle ilgileniyor.

qha.com.tr