SN: İsrail’deki siyasi bölünmenin sorumlusu Netanyahu

 Frankurter Allgemeine Zeitung'da İsrail'deki erken seçimlerin sonuçlarına ilişkin şu satırlar dikkati çekiyor:

SN: İsrail’deki siyasi bölünmenin sorumlusu Netanyahu




Alman basınında İsrail’deki erken seçimlerin sonuçları ile AB’nin Suriye ve mültecilere yönelik siyaseti öne çıkan konular arasında bulunuyor.

    

İsrail’de yapılan erken genel seçimlerde Başbakan Benyamin Netanyahu’nun partisi Likud, eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz’ın liderliğindeki Mavi-Beyaz İttifakı’nın kılpayı gerisinde kaldı. Hiçbir parti tek başına hükümet kurabilecek çoğunluğa ulaşamazken Başbakan Netanyahu'nun iktidarı da tehlikeye girdi. Frankurter Allgemeine Zeitung'da İsrail'deki erken seçimlerin sonuçlarına ilişkin şu satırlar dikkati çekiyor:

"Netanyahu seçmenin yanı sıra parti içindeki desteğini de kaybetti. Batı Şeria’daki bazı bölgeleri ilhak etme yönündeki saldırgan vaadi işe yaramadı. Netanyahu artık seküler merkez sağda yeni iktidar seçenekleri arayan Avigdor Lieberman’ı koalisyon ortağı olarak sayamıyor. İki büyük partinin Netanyahu olmaksızın bir koalisyon oluşturması mümkün. Böylelikle partilerin oluşturduğu tabloda ciddi bir değişiklik oluşabilir. Ayrıca Trump ve Netanyahu'nun Filistin sorununun çözümü için ilan ettiği 'yüzyılın anlaşmasının' akıbeti de bu seçimler sonrasında daha önce olduğundan daha belirsiz.”

Stuttgarter Nachrichten gazetesinde de İsrail’deki erken seçim sonuçları ele alınıyor.

"İsrail’de taraflar o kadar sertleşti ki, bir hükümet kurmak neredeyse yine imkansız görünüyor, Mayıs ayında da koalisyon görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ne hâlâ Başbakan olan Netanyahu ne de rakibi Benny Gantz, gereken çoğunluğu sağlayacak 61 sandalyeyi çıkartabilecek koalisyonu kurabilecek durumda. Bu bölünmenin başlıca sorumlularından biri Netanyahu'nun kendisi.  İktidarının son on yılını kışkırtmak ve sözde 'sola' bağırıp çağırmakla geçirdi. Derin uçurumlar yarattı ve ülkeyi iyiler, sağcılar ve milliyetçiler arasında böldü.”

Suriyeli mültecilerin Avrupa'ya gelmemesi için Türkiye ile anlaşma yaptığına işaret eden Darmstädter Echo gazetesi, ancak Avrupa'nın Suriye ve mülteciler konusundaki sorumluluklarından kaçamayacağını savunuyor.

"Kitlesel geri dönüşler yaşanırsa, Suriye kuşkusuz güvenli bir liman olmayacak. Ve Avrupa göç sorununu sümen altı etmenin ne anlama geldiğini yeniden öğrenme aşamasına geliyor. Peki ne yapmalı? Fedai belki daha fazla para istiyor. Ya da siyasi indirimler. Şimdi için işe yarayabilir. Ama uzun vadede işe yaramaz. Avrupa, uzun süre boyunca ihmal edilen Ortadoğu ve Akdeniz politikasının yarattığı sıkıntıları gidermeye çalışmaktan uzun vadede kaçamayacak. Uzun vadede bu sorumluluktan kaçmak için dünyada o kadar çok fedai bulunmayacak.”

Koblenz'de yayımlanan Rhein-Zeitung'daki yorumda da Avrupa Birliği'nin Suriye siyaseti konusunda hatalar yaptığı görüşü dile getiriliyor.

"Avrupa'nın en geç 2015 yılında Suriye'de daha etkin olması gerekiyordu. Brüksel bunun yerine önce Washington'a baktı, oradan pek fazla çaba gelmeyince de, Avrupa Birliği söz söyleme hakkını Moskova, Ankara, Tahran ve Şam'daki iktidarlara bıraktı. Avrupa'nın daha etkin olmasının istendiği yöndeki talepler bölgeden artık daha fazla duyuluyor. Buradaki bağlantı son derece basit: Avrupa Suriyelilere barış getirmek için elinden geleni yapmazsa, en azından kendi kişisel barışlarını sağlamak için Avrupa'ya gelecekler.”

 

Deutsche Welle Türkçe