Sokullu’nun hayata geçirilemeyen ‘çılgın’ kanal projeleri

Marmara, Don Volga ve Süveyş kanalları…

Sokullu’nun hayata geçirilemeyen ‘çılgın’ kanal projeleri




Marmara, Don Volga ve Süveyş kanalları… Sokullu’nun hayata geçirilemeyen ‘çılgın’ kanal projeleri

Sokullu Mehmed Paşa’nın gündeme getirdiği “çılgın kanal projeleri” hayata geçirilmemişti. Asıl sorulması gereken soru ise, bu projelerin tartışıldığı dönemde dünyanın büyük ekonomik ve askeri gücü olan Osmanlı’nın bu teşebbüslerinin neden akim kaldığıydı

Mehmed Mazlum Çelik @mehmedmazlumcel 

Osmanlı’nın muhteşem sultanı Kanuni, son bir sefer için geldiği Zigetvar’da hastalanıp yatağa düşmüştü.

Çetin geçen seferde surlar aşılmış; fakat iç surlara çekilen kale komutanı Zrınyi gerçekleştirdiği huruç saldırılarıyla Osmanlı askerine ciddi kayıplar verdirmişti. 

Sokullu Mehmed Paşa, siperlerin içinde askerle beraber kuşatmanın akim kalmaması için elinden gelen mücadeleyi gösteriyordu; kale düşmek üzereyken Sokullu, Sultan Süleyman’ın otağına çağrıldı.
 

Kanuni Zigetvar Kalesi.jpg

Kanuni Sultan Süleyman Zigetvar Kalesi'nde / Resim: kanunisultansuleyman.gen.tr


6 Eylül’ü 7’sine bağlayan 1566 yılında Sultan Süleyman’ın öldüğü anlaşıldı; seferin umulduğundan daha uzun sürmesi sebebiyle morali bozulmuş Osmanlı askerine bu haberi vermek büyük bir faciaya sebep olacaktı. 

Sokullu Mehmed Paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın öldüğünü bilen herkesi etrafına topladı ve bu haberin sefer bitene kadar otağdan çıkmamasını emretti.

Kütahya’da sancak görevini yerine getiren Şehzade İkinci Selim’e bir mektup yazarak olabilecek en hızlı şekilde Belgrad’a doğru gelmesini söyledi. 

Sokullu ardından hekimleri huzuruna çağırarak çok kritik bir görevi kendilerine tevdi etti.

Buna göre; hayata gözlerini yuman Sultan Süleyman’ın ihtiyar bedeni kesilerek iç organları çıkartılacaktı. Bu sayede cesedi Şehzade Selim bölgeye varana kadar muhafaza edilecekti.

Osmanlı Devleti’nin en muktedir ismi Kanuni Sultan Süleyman’ın göğsü soğuk ve keskin bıçaklarla yarılarak iç organları çıkartıldı ve çok az kişinin katıldığı bir törenle bilinmeyen bir yere gömüldü. Vücudu ise tekrar dikilerek, Sultan yatağına yatırıldı.

Tüm bu süreçlerin arkasındaki Sokullu Mehmed Paşa soğukkanlılığını koruyarak, ucunda boynunun vurulması söz konusu olan bu oyunu sonuna kadar götürmeye kararlıydı.
 

sokullu.jpg

Sokullu Mehmed Paşa / Görsel: biyografya.com


8 Eylül günü Osmanlı askeri kaledeki son direnişi de kırarak Zigetvar kalesini fethetmeyi başardı.

Zafer kutlamaları arasında Yeniçeri askerleri Sultan Süleyman’ı beklerken Sokullu Mehmed Paşa huzura geldi.

Yeniçeri askerine uzun ve ateşli bir konuşma yapan Sokullu, askerlere Selim oğlu Sultan Süleyman’ın hayata gözlerini yumduğunu ilan etti. 

Şehzade Selim bölgeye varmış ve ipleri eline almayı başarmıştı; ama tüm bu süreçte Sokullu Mehmed Paşa ölümü pahasına Sultan İkinci Selim’in tahta çıkmasını sağlamıştı.

Üstelik Zigetvar seferinin de akim kalmasının önüne geçmiş ve zafer sonrası Yeniçeri askerleri üzerindeki karizması sayesinde herhangi bir taşkınlığın meydana gelmesinin önüne geçmişti.

Sultan İkinci Selim, Sokullu Mehmed Paşa’nın bu fedakarlığını görmezden gelmedi ve bu sayede Sokullu’nun devletin iki numaralı ismi olmasının önünü açtı.

Böylesi büyük fedakarlıklarla iktidarı ele alan Sokullu’nun, Marmara’dan Kızıldeniz’e birçok kritik bölge için düşündüğü “çılgın” projeleri itibarını kaybetmesine sebep olacaktı.

Bunlardan bir tanesi de yapımı Kanuni Sultan Süleyman döneminde planlanan Sapanca-İzmit hattı üzerinde inşa edilecek kanaldı.


Halaçoğlu: Madem illaki bir kanal yapmak istiyorsunuz Kanuni döneminde planlanan bu projeyi hayata geçirin

Konuyu ilk defa Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem, tarihçi ve siyasetçi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ile yaptığı bir röportajda gündeme getirmişti.

Halaçoğlu, Erdem’e verdiği demeçte şunları söylüyordu; 

Madem illaki bir kanal yapmak istiyorsunuz Kanuni döneminde planlanan bu projeyi hayata geçirin. Daha ucuza mal olur. Çünkü yeni yer açmayacaksınız. Nehri biraz derinleştirecek biraz genişleteceksiniz. Arazi daha düz ve engebesiz. Fazla kazmaya da gerek kalmayacak. Sakarya nehri üzerinden Sapanca Gölü’ne üç beş kilometre ile bir kanal açılacak, İzmit Körfezi’nden ise 6-7 km içeri girerek Sapanca Gölü ile birleşecek. Kanal İstanbul ile İstanbul’un Trakya kısmı bir adaya dönüştürülüyor ve Trakya’nın geri kalanının savunulması zorlaştırılıyor. Stratejik açıdan riskli bir proje. Bu proje Anadolu’da olduğu için böyle bir risk yok. Maliyeti de çok da uygun.


Sokullu Mehmed Paşa’nın gündeme getirdiği tek proje, İzmit üzerinden bir kanal inşa edilmesi değildi.

Don Volga ve Süveyş kanallarının yapılması da Sokullu Mehmed Paşa tarafından gündeme getirilmiş; fakat Don Volga’yı Ruslar, Süveyş Kanalı’nı ise Fransızlar inşa etmişti.

Asıl sorulması gereken soru ise, bu projelerin tartışıldığı dönemde dünyanın büyük ekonomik ve askeri gücü olan Osmanlı’nın bu teşebbüslerinin neden akim kaldığıydı.


Süveyş Kanalı Projesi, Sokullu Mehmed Paşa’nın fikriydi

Osmanlı Devleti, Karadeniz ve Akdeniz’de Avrupalı düşmanlarıyla giriştiği deniz muharebelerinde önemli bir üstünlük elde etmişti; fakat Hint bölgeleri ve Arap Yarımadası özellikle Portekizli yağmacıların tehdidi altında bulunuyordu. 

Bu bölge üzerinde Osmanlı’nın kontrol sağlamak istemesinin tek sebebi ekonomik ve siyasi sebepler değildi.

Medine bölgesinde bulunan Hazreti Muhammed’in naaşı ve Mekke’de bulunan Kabe ciddi bir tehdit altındaydı.

Haçlı işgalleri sırasında Hazreti Muhammed’in na’şının çalınması tehdidine karşı Ünlü Türk Komutan Nureddin Zengi mezarın etrafını kurşunla kaplamıştı.

Oysa henüz Yavuz Sultan Selim döneminde Amiral Alfonso d’Albuquerque’nun korkunç planı Osmanlı Sarayı’nı dehşete düşürmüştü.

Buna göre Cidde bölgesi işgal edilerek Hazreti Muhammed’in naaşı kaçırılarak Vatikan’a götürülecekti.

Amiral Alfonso d’Albuquerque yaklaşık 7 sene boyunca sessiz ve derinden sürdürdüğü planını hayata geçirmek 1517 yılında Cidde bölgesine doğru şiddetli bir saldırı başlattı.

Mekke ve Medine bölgesinin önünde tek ve son kale olan Cidde’nin düşmesi durumunda ne Kabe’yi ne de Hazreti Muhammed’in kabrini koruyabilecek başka bir güç olmayacaktı. 

Uzun yıllar üzerine çalışılmış planını hayata geçirmek üzere bölgeye gelen Amiral Alfonso d’Albuquerque, bir yıldırım harekatıyla çok kısa bir süre içinde bölgeyi işgal ederek Kabe’yi yıkıp ardından Medine’ye geçerek Hazreti Peygamberin na’şını çalacaktı.

Mısır üzerinden herhangi bir kanal olmaması sebebiyle Osmanlı donanmasının bölgeye Kızıldeniz üzerinden ulaşmasının imkanı yoktu.

Amiral Alfonso d’Albuquerque’nun geliştirdiği planda Avrupalıların hesaplayamadığı nokta ise Arapların bu direniş sırasında Osmanlı askerleri ile iş birliğine gitmesi oldu.

Sınırlı sayıdaki Osmanlı askeri yerel halkın da direnişe destek vermesiyle Cidde bölgesinin Avrupalıların eline geçmesini engelledi.

Bu sayede Kabe ikinci bir Ebrehe vakasından korunurken Hazreti Muhammed’in na’şının Avrupa’ya kaçırılmasının önüne geçilmiş oldu.

Yine de bu korkunç plan Osmanlı’ya ne pahasına olursa olsun donanmasıyla Kızıldeniz’de olması gerektiğini öğretmişti.

1568 yılında Sokullu Paşa’nın ısrarları üzerine İkinci Selim, Mısır Beylerbeyi’ne bölgede bir kanal açmanın maliyetinin ne olacağını soran bir ferman gönderdi.

Oysa proje bir şekilde durduruldu ve Osmanlı’nın Avrupalı tehdidine karşı açmak istediği kanal bir Avrupa devleti olan Fransızlara nasip oldu.
 

süveyş kanalı.jpg

Süveyş Kanalı / Fotoğraf: Twitter


Çılgın Kanal Projesi “Don Volga” Sokullu’nun itibarını sıfırladı

Sokullu Mehmed Paşa yine 1568 yılında Don ve Volga Nehirlerinin aktığı bölgede bir kanal inşa edilmesi için harekete geçti.

Bunun en önemli amacı Türkistan bölgesindeki Türkleri Ruslara karşı korumak ve Karadeniz’in güvenliğini teminat altına almaktı; fakat Sokullu Mehmet Paşa’nın, iç siyasette kendisine karşı oluşan tepkiyi göremeyerek böyle büyük bir projeye kalkışması ise rakiplerinin beklediği fırsattı.

Onlara göre Volga bölgesinin fethi mümkün değildi ve Osmanlı askeri bölgede telef olacaktı.
 

don volga.jpg

Don Volga / Fotoğraf: Wikimedia Commons


Nitekim, Sokullu geri adım atacak bir devlet adamı değildi. Hanlıklar arasındaki iktidar mücadelesini önemsemeden Kasım Paşa komutasında büyük bir orduyu kanalın inşa edilebilmesi için Volga bölgesine gönderdi.

Yaklaşık bir sene süren sefer başarısız oldu ve Osmanlı ordusu büyük kayıplar vererek geri çekildi.

Ordunun yarısından azı geri dönebilmişti ve kayıpların çoğu savaşta değil, coğrafi olumsuzluklar sebebiyle gerçekleşmişti.

Bu da Sokullu’nun kanal projesinin lanetli bir girişim olarak ele alınmasına sebep olacak ve Süveyş Kanalı projesinin de durdurulmasına dolaylı yoldan sebep olacaktı.

Bu olaydan kısa bir süre sonra Rusların Karadeniz’deki üstünlükleri artarken İran’da oyuna dahil olarak Osmanlı’nın Türkistan bölgesindeki etkinliğinin kırılmasına sebep olacaktı.


Marmara Kanalı Projesi

Osmanlı’nın başta en önemli enerji kaynağı olan kereste ihtiyacı İzmit ve civarından temin ediliyordu; fakat böylesi yükte ağır kaynakları İstanbul’a ve bölge coğrafyaya taşımak büyük sorunlar ortaya çıkarıyordu.

Sokullu Mehmed Paşa, Anadolu’nun kuzeybatısında bulunan Sapanca-İzmit körfezi üzerinden bir bağlantı yolu inşa ederek kerestelerin Marmara Denizi üzerinden İstanbul’a ulaştırılmasını hedeflemişti.

Projenin hayata geçirilmesi için görev ilk olarak Osmanlı’nın en büyük mimarlarından biri olarak kabul edilen Mimar Sinan’a tevdi edilmişti.

Mimar Sinan çizdiği projenin hayata geçmesi için hızlıca harekete geçti ve bölgeye gelerek çeşitli keşifler yaptı; ama Mimar Sinan’ın bu projeye neden başlayamadığına dair elimizde ciddi bir kaynak bulunmuyor.
 

Kanal projesine daha sonraları İkinci Murat, Dördüncü Mehmed, Birinci Mahmud ve Üçüncü Mustafa dönemlerinde tekrar teşebbüs edilmişse de proje tekrar hayata geçirilememiştir.

Hatta İkinci Murat, zamanında projenin başına bizzat Sokullu Mehmed Paşa’nın oğlu Hasan Paşa getirilmişse de bir türlü kanal yapımına başlanmamıştır.


Çılgın Projeler Sokullu Mehmed’in itibarını zedeledi

İkinci Murat’ın tahta çıkmasından sonra Sokullu Mehmed Paşa’nın devlet otoritesindeki etkisi giderek zayıflamıştı.

Hayalperestlik olarak görülen projelerinin başarısız olması devlet idaresinde ve padişahın huzurunda Sokullu Mehmed’in küçük düşmesine sebep olmuştu.

Özellikle Volga harekatında binlerce Osmanlı askerinin hayatını kaybetmesinin suçlusu olarak görülen Sokullu Mehmet Paşa, Sultan İkinci Murat’ın Lalası olan Sinan Paşa’nın siyasi saldırıları altındaydı. 

İkinci Murat’ın, siyasi dengeleri gözeterek vezir-i azam olarak kalmasına müsaade ettiği Sokullu Mehmed Paşa devleti maddi ve manevi zarara uğrattığı gerekçesiyle etkinliğini kaybetmiş, sadrazam olmasına rağmen birçok atama yetkisi dahi elinden alınmıştı.

Onun projeleri hayalperestlik olarak suçlanmışsa da sonraları Ruslar Don Volga kanalını Fransızlar ise binlerce Müslümanı köle gibi çalıştırarak ölmelerine sebep olduğu Süveyş Kanalı’nı açarak bu kanalların gerekliliği ortaya koymuştu.
 

Kanal-İstanbul İzmit’e mi yapılmalı?

Sokullu Mehmed Paşa, İzmit bölgesine bir kanal inşa etmesinin en önemli sebebi bölgedeki keresteleri İstanbul’a ulaştırmaktı.

Bugün böyle bir ihtiyacın söz konusu olmadığını göz önüne aldığımızda kanalın Körfez bağlantısı üzerine inşa edilmesinin bir mantığı bulunmuyor.

Ayrıca Kanal İstanbul’un en önemli motivasyonu gemilerin geçiş sürelerini kısaltmak olduğunu göz önüne aldığımızda Çanakkale Boğazı’na giden yolun neredeyse iki katına çıktığını görüyoruz.

Ayrıca bölgenin iklimini ve kıyıların fiziki olanaklarını göz önüne aldığımızda inşa edilecek kanalın turizm gelirlerinden de büyük bir fedakarlık yapılmasını zorunlu kılacağını görürüz. 

Öte taraftan, İstanbul’da başta Terkos olmak üzere tatlı su kaynaklarının büyük bir tehdit altında kalacağı ve çıkacak hafriyatın nereye taşınacağı gibi sorunları göz önüne alırsak kanalın Körfez bağlantısı üzerine inşa edilmesinin daha büyük bir avantaj sağlayacağını söyleyebiliriz.

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve SehitlerOlmez.com ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.