Sosyalist partilere göre 28 Şubat süreci AK Parti'ye yaradı
Türkiye siyasi tarihine ‘postmodern darbe’ olarak geçen 28 Şubat’ın üzerinden 23 yıl geçti.
Tükenmez Haber’e konuşan sosyalist partilerin yöneticileri, 28 Şubat sürecine karşı çıktıklarını iddia ederken genel olarak sürecin AK Parti’yi doğurduğunu ve bu siyasi oluşumun 28 Şubat’ın nimetlerinden faydalandığı öne sürdü
Türkiye siyasi tarihine ‘postmodern darbe’ olarak geçen 28 Şubat’ın üzerinden 23 yıl geçti.
Tükenmez Haber’den Necmi Şahin ve Denizcan Akar, 'Bin yıl sürecek' denilen ve etkileri yıllardır tartışılan 28 Şubat sürecini Emek Partisi (EMEP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sol Parti’ye sordu.
Sosyalist partilerin 28 Şubat’a dair farklı görüşleri olsa da ortak buluştukları nokta sürecin AK Parti iktidarının doğuşuna yol açtığı iddiası.
EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan / Fotoğraf: Evrensel
“28 Şubat, siyasete yeniden ayar vermenin aracı olmuştur”
Egemen sınıfların ihtiyaçları doğrultusunda siyasal rejim ve buna bağlı olarak tüm devlet düzeninin yeniden organize edilmesi ihtiyacıyla gerçekleştirilen darbelerin de söz konusu olduğunu söyleyen EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, “28 Şubat 'postmodern darbesi' de o dönemin ihtiyaçları doğrultusunda siyasete yeniden bir ayar vermenin aracı olmuştur. Üstelik bu darbede ordu doğrudan yönetime el koymamış, 'bu kez Silahsız Kuvvetler halletsin' diyerek pek çok siyasal kesim ile kimi emek örgütünü yedeklemeyi başarmıştır” iddiasında bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Toplum biçimlendirilmeye çalışıldı”
28 Şubat darbesinin propaganda kısmı laiklik ile irtica arasında bir seçenekmiş gibi yürütülmüş, kılık kıyafette getirdikleri yasakları ve yeniden düzenlemeleri bu ikilem arasındaki mücadelenin bir parçası olarak ele alınmış ve toplum buna göre göre yeniden biçimlendirilmeye çalışılmıştır.
“Yesinler birbirlerini demedik, çok net bir tutum aldık'
Gürkan, parti olarak darbeye karşı çok net bir tutum aldıkları iddiasını şu sözlerle anlattı:
Çatışmanın taraflarından birinin yanında yer almayı ya da 'yesinler birbirini' tutumsuzluğunu seçmemiş, tersine tüm işçi ve emekçileri, onların örgütlü güçlerini demokrasi ve kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda bir mücadeleye, gerçek demokrasiyi kazanmak için birleşmeye çağırmış ve bu çağrısını örgütlemeye çalışmıştır.
'AK Parti, 28 Şubat'ın mağduru değil'
“AK Parti, bu darbenin mağduru değil tam tersine 12 Eylül darbesinin yarım bıraktığını tamamlamaya çalışan ve 28 Şubat darbesinden beslenen ve güçlenen bir partidir” iddiasında bulunan Gürkan, “Tek adam yönetimine dayanan siyasal rejimde cisimleşen bugünkü uygulamaları da bir nevi darbe düzenidir” dedi
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan / Fotoğraf: SoL Haber
“28 Şubat piyasacı ve Amerikancı zihniyetin Siyasal İslam'ı kontrol çabasıydı”
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 28 Şubat sürecinin AKP'nin önünü açmak ya da AKP türünden bir oluşuma zemin oluşturmak için başlatıldığı tezinin fazlasıyla komplocu olduğunu söyledi ancak devamında şu sözleri ekledi:
Ancak 28 Şubat'ın sonuçlarından biri AKP oldu. Çünkü 28 Şubat, piyasacı ve Amerikancı bir zihniyetin siyasal İslam'ı umutsuzca kontrol etme çabasıydı. Piyasacılık ve Amerikancılık düzenin laik reflekslerini köreltmişti. Dinciliği devrimcilere karşı toplumsal bir sigorta olarak tutan, işçi sınıfını yatıştırmak için dinci ideolojiye yardıma çağıran bir anlayışın İslamcıları devletten uzak tutması bir yerden sonra imkansızdı. Kritik kurumların yanı sıra siyasal iktidara da göz diken dinci birikim karşısında düzenin geleneksel referanslarının çırpınışı olarak görülmeli 28 Şubat. Başarısız oldu. Ciddi sınıfsal ve toplumsal temelleri olan dinci hareketin genelgelerle, muhtıralarla dizginlenmesi zaten mümkün değildi.
SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen / Fotoğraf: Twitter
“28 Şubat'ın en önemli çıktısı AK Parti - cemaat ortaklığında kurulan iktidardır”
SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, 28 Şubat’ı anlamak için sonuçlarına bakmak gerektiğini söyleyerek şu iddialarda bulundu:
Sonuçlarına bakılırsa, mahiyeti ve amacı da daha iyi anlaşılabilir. 28 Şubat’ın en önemli çıktısı AKP ve Cemaat ortaklığında kurulan siyasal İslamcı iktidardır. 28 Şubat, siyasal İslamcı akımın belli bir kesimini de tasfiye ederek, emperyalizmle daha uyumlu kanatlarını öne çıkartmasıyla sonuçlanmıştır. Bu aynı zamanda rejim krizini çözmeye yönelik bir hamledir. 28 Şubat ile birlikte, küresel sermaye ile bütünleşmeye arzulu -ve kısmın de bütünleşmiş- İslamcı sermaye ile siyasal İslam’ın emperyalizmin yeni Ortadoğu politikasına onay veren kanatlarının koalisyonu olarak ifade edilebilecek bir gövde şekillendi. Türkiye’yi bugünkü siyasal İslamcı faşizm cenderesine sürükleyen en önemli kırılma noktalarından birisi 28 Şubat’tır. Bu müdahale aynı zamanda önü açılan siyasal İslamcı güçlerin, uzun yıllardır mağduriyetlerini de kurdukları yer de olmuştur.
“28 Şubat ordu-ABD - TÜSİAD eliyle gerçekleşen bir hamleydi”
ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, 28 Şubat’ın rejim bunalımına dönüşen yönetememe krizini çözmek için yapılan bir müdahale olduğunu söyleyerek, şu iddialarda bulundu:
Ordu-ABD-TÜSİAD eliyle devlet krizine çözüm üretme hamlesiydi. Aynı zamanda bir parti üzerinden MGK’nın etkinliğini arttırarak bütünüyle iplerin ordunun eline geçmesini sağlayan bir hedefti. Belki hedeflerden en dolaylı olanı ancak sonrasında en somut olanı ise uluslararası sermayenin yaşanan kriz ve gelişen buhranı çözmek için IMF eliyle ekonominin yeniden dizayn edilmesi ve kendi memuru olacak bir işletimi -ki daha sonra Kemal Derviş eliyle sürdürecek ekonomi politikasını- oluşturmaktı.
‘Başörtüsü eylemine katılmış birçok yoldaşımız uzaklaştırılmıştı’
28 Şubat'a da başörtüsü yasağına da karşı çıktıklarını söyleyen Tümüklü, “Hatta hem toplumsal anlamda hem de kutuplaşmanın somutlaştığı alan olan üniversitelerde 3. seçenek adıyla çalışma yürütmüştük. Başörtüsü eylemlerine katılmış ve birçok yoldaşımız üniversitelerden uzaklaştırılmıştı” dedi.
ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü / Fotoğraf: Twitter
’28 Şubat hem başarılı hem başarısız olmuştur’
28 Şubat’ın belli açılardan hem başarılı hem de başarısız olduğunu iddia eden Tümüklü, sözlerini şöyle sürdürdü:
Başarılı olmuştur, çünkü AKP’yi yaratarak uluslararası sermaye başta olmak üzere egemen kliklerin ve sermaye örgütlenmesinin taleplerini yerine getirme anlamında başarılı olmuştur. Toplumun o dönem en önemli dinamiklerinden birisi olan şeriatçı tehlikeyi ‘düzen içileştirmeyle’ de kısmı başarılı olmuştur. Ancak başta Kürt sorunu olmak üzere emekçilerin hak ve özgürlüğü mücadelesinin tasfiye edilmesi anlamında başarısız olmuştur. Yönetememe krizi tamamen ortadan kaldırılamadığı gibi gerçek bir rejim krizi olarak bugün daha şiddetli olarak varlığını sürdürüyor, bu anlamıyla da başarısız olmuştur.
‘AK Parti, bu darbenin nimetlerinden beslenmiştir’
AKP’nin devletin baskıcı çizgisini sürdürdüğünü iddia eden Tümüklü, “AKP, 28 Şubat’la hesaplaşmadı. 28 Şubat müdahalesinin amacı olan Refah Partisi'ni etkisizleştirmek ve şeriatçı düzlemden devletçi İslami hanefi anlayışına dönüşmesini sağlamaktı. Ancak AKP bu darbenin bu dizaynın içinden şekillenip gelen bir hareket olarak bırakın hesaplaşmayı onun nimetlerinden beslenmiştir” diye konuştu.
Tümüklü, 28 Şubat’ın kazananlarının rejim krizinde debelenen devlet, TÜSİAD ve onun ilişkili olduğu uluslararası sermaye olduğunu kaybedenenin ise emekçiler ve ezilenler olduğunu öne sürdü.
Independent Türkçe / Tükenmezhaber