"Soylu-AYM kavgasının kaybedeni halk olacak"

"Devletin bir organı, bir organına saldırıyor"

"Soylu-AYM kavgasının kaybedeni halk olacak"




"Soylu-AYM kavgasının kaybedeni halk olacak"

İçişleri Bakanı Soylu ile AYM Başkanı Arslan arasındaki tartışma büyürken hukukçulardan Soylu’ya "yargıya saldırmama" çağrısı geldi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde iki yılı geride bırakan Türkiye’de yürütme ile yargı arasında "büyük kavga" yaşanıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan arasındaki tartışmayı "devletin en temel organları arasında kavga" olarak nitelendiren hukukçulara göre kavgayı başlatan da, büyüten de Bakan Soylu.

Bakan Soylu ile AYM Başkanı arasındaki kavga, AYM’nin "Şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez" diyen yasal düzenlemeyi hak ihlali görüp, iptal etmesiyle başladı. Bakan Soylu, Arslan’a "Madem özgür bir ülkeyiz, ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git, gel bakalım. Ben kendi arabamla tek başına gitmeye varım, sen var mısın" çıkışında bulundu.

Prof. Metin Günday

Prof. Metin Günday

AYM kararlarının eleştirilebileceğini ancak kararın bağlayıcı olduğunu hatırlatan idare hukukçusu Prof. Metin Günday DW Türkçe’ye Soylu’nun çıkışının hukuken ne anlama geldiğini değerlendirdi.

Günday "Bakan Soylu adeta AYM başkanını tehdit ediyor, eleştirinin ötesine geçiyor. Beğenmese de AYM kararına uymak zorunda" derken, Soylu’nun ortaya koyduğu tepkiyle AYM kararından sonra Türkiye’de kamu düzeninin sarsılacağı, terör örgütlerinin eyleme geçebileceği mesajını verdiğini söylüyor.

Soylu’nun kamu düzenini sağlamakla sorumlu olduğunu hatırlatan Günday, "Gösterdiği tepkiyle AYM kararından sonra kamu düzenini sağlayamayacağını da itiraf etmiş oluyor. Bir kabadayı edasıyla çıkışıyor. Çok vahim, çünkü AYM başkanına –senin güvenliğini sağlayamam- demek istiyor" değerlendirmesi yapıyor.

İçişleri Bakanı Soylu, AYM Başkanı Arslan’a dönük eleştirilerini sürdürürken mahkemenin 2016’da "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiri imzalayan ve "terör örgütü propagandası" suçundan ceza alan "Barış Akademisyenleri" için verdiği hak ihlali kararını da gündeme getirdi.

Yürütme ile yargı neden tartışıyor?

"Devletin bir organı, bir organına saldırıyor"

Soylu "Terör örgütü bildirisi bu. AYM, bildiriye düşünce özgürlüğü diyor. AYM kararını eleştirmek hakkım" dedi. Bakan Soylu, AYM’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatına uymasını eleştirirken de "Bizim AYM, AİHM’in şubesi midir? Nedir bu batıcılık anlayışı" çıkışında bulundu. Soylu, AYM’nin gazeteci Can Dündar’ın tutuklanmasıyla ilgili olarak da hak ihlali kararı verdiğini ve bu kararın da kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

Prof. Günday da, AYM’nin gazeteci Dündar hakkında hak ihlali kararı verdiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu kararı "kabul edilemez" gördüğünü, "saygı duymuyorum" dediğini hatırlatıyor.

Günday "Ne yazık ki; AYM’ye tehditler savuran sadece Soylu değil ve o bunu yapan ilk kişi de değil ama hoşunuza gitmese de mahkeme kararlarını uygulamak zorundasınız. Bir devlette içişleri bakanı nasıl ki devletin tüzel kişiliğini temsil ediyorsa, nasıl ki yürütme devletin temel organlarından biriyse, yargı da o organlardan birisi. Düşünebiliyor musunuz, devlet kavga ediyor. Devletin bir organı, diğer organına saldırıyor. Hukuk devletinde böyle şey olmaz" diyor.

Ömer Faruk Eminağaoğlu

Ömer Faruk Eminağaoğlu

"İktidarın sınırlanamayacağı mesajı veriyorlar"

AYM Başkanı Zühtü Arslan "AYM kararları eleştirilebilir ama önce okuyup, anlamak lazım" deyince de Bakan Soylu; Arslan’ın Polis Akademisi başkanlığı dönemini hatırlattı. "Arslan’ın işe aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41’ini FETÖ’den kendisinin ihraç ettiğini" söyleyen Soylu, Türk yargısının "büyük sınav" verdiğini dile getirdi.

Eski cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu DW Türkçe’ye Arslan ile Soylu arasındaki tartışmanın bu noktaya kadar gelmesinin aslında doğrudan bir "iktidar politikası" olduğunu söylüyor.

Eminağaoğlu, "Anayasanın açık kuralı gereğince AYM kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, gerçek ve tüzel kişileri, herkesi bağlamaktadır. Hukuk devletinin gereği budur. Hukuk devletinde iktidarların sınırlandırılması asıldır. Ancak AKP iktidarı döneminde iktidarın sınırlandırılmaması düşüncesi öne çıkartılmıştır. Soylu da iktidarın sınırlanamayacağı mesajını veriyor. Türkiye’de yapılmak istenen;  AYM'nin varlığıyla çatışma iradesini ortaya koyan bir anlayıştır" diyor.

"Yargıya güven biter"

Peki; Soylu ile AYM arasındaki kavganın büyümesi halkı nasıl etkileyebilir? Prof. Metin Günday, bu durumda Türkiye’de yargıya, yargı kararlarının bağlayıcılığına olan güvenin zayıflayacağına işaret ediyor.

Günday, "Soylu, yargıya saldırmaktan vazgeçmeli. Vazgeçmezse, Türkiye’de zaten sürekli kan kaybeden yargı bağımsızlığı onarılamayacak yaralar almaya devam etmiş olacak, yargıya güven tamamen bitecek" diyor.

Ömer Faruk Eminağaoğlu da, Türkiye’nin AİHM kararlarına göre Avrupa’da insan hakları liginde sondan ikinci sırada olduğunu hatırlatıyor. Eminağaoğlu "Demek ki Türkiye’de iç hukukumuzdaki yargı organları insan hakları alanında yeterli güvenceyi sağlayamıyor. Bu AYM'nin varlığı bile yeterli güvenceyi sağlayamamışken bir de iktidar bu AYM’den yakınma yoluna gidiyor. İktidarın AYM’nin varlığından, kararlarından yakınması demek halkın iyice güvencesiz bir konuma sürüklenmesi, AYM'den bireysel başvuru yoluyla hak arayışlarından umudunu kesmesi sonucu yaratacak, kavganın kaybedeni halk olacak" uyarısını yapıyor.

Türkiye cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde iki yılı geride bıraktı. Sistemde AYM en yüksek yargı organı ancak 15 üyeli mahkemenin üç üyesini meclis, 12 üyesini de cumhurbaşkanı atıyor. Cumhurbaşkanının atamalardaki ağırlığı, yargı bağımsızlığı tartışmalarının da temelini oluşturuyor.

Hilal Köylü / Ankara

Deutsche Welle Türkçe