Stratejik Mekanizma İşe Yarayacak mı?
“Geçmişteki deneyimlerle olumlu sonuç ABD’ye bağlı”
Stratejik Mekanizma İşe Yarayacak mı?
ANKARA —
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri iyileştirmek amacıyla devlet başkanları düzeyinde karar alınmasından beş ay sonra “stratejik mekanizma” süreci başlatılması “olumlu adım” olarak yorumlanıyor. Ancak VOA Türkçe’nin konuştuğu uzmanlar, ilişkilerin düzelmesi için Washington yönetiminin askeri yaptırımlardan vazgeçmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland’ın Ankara ziyareti kapsamında Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ile heyetler arası müzakerenin ardından, Türkiye-ABD ‘Stratejik Mekanizması’nın başlatıldığı açıklandı. Böylece 31 Ekim 2021’de Roma’da ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki uzlaşılmış olan mekanizma beş ay sonra hayata geçirildi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası, stratejik mekanizmanın başlatılmasının zamanlaması dikkat çekti. İki ülke arasında “stratejik mekanizma” işletilmesiyle özellikle Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın almasıyla ABD’nin devreye soktuğu yaptırımlara çözüm sağlanması olasılığı gündemde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, stratejik mekanizma başlatılmasını “yeni bir başlangıç” olarak yorumlarken Alman Amerikan Marshall Fonu (GMF) Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, “ikili ilişkileri yürütmeyi kolaylaştırma çabası” olarak değerlendirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’ye olası F-16 askeri uçak satışının ulusal güvenlik çıkarlarına uygun olduğunu belirterek Kongre’ye olumlu görüş bildiren mektup göndermesiyse, Washington’un Ukrayna savaşı nedeniyle Ankara’ya yaklaşımını gözden geçirmesi olarak algılandı.
Victoria Nuland’ın ziyaretinin bir gün sonrasında “stratejik mekanizma”nın ticari-ekonomik ayağında, ABD Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Marisa Lago da Ankara’da temaslarda bulundu. Bu temasların ardından ABD’li yetkililerden ‘’Türkiye Rus oligarkların kirli parası için havuz olmamaya dikkat etmeli" uyarısı geldi.
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bağcı, bu oligarklar ABD veya İngiltere’deyken Washington’un ses çıkarmayıp şimdi konuyu gündeme getirdiğini belirterek, “Rus oligarklarla ilgili ABD’nin müdahale girişimi Ankara’da ciddiye alınmadı” dedi. Özgür Ünlühisarcıklı ise ABD ve Avrupa’nın Rus oligarklar meselesinde, “Rusya’nın kendisine uygulanan yaptırımları delmek amacıyla Türkiye üzerinden hareket edip etmediğine” baktığını söyledi. Ünlühisarcıklı, sadece ABD değil Avrupa’nın bu meseleyi yakından izlediğini vurguladı.
“Geçmişteki deneyimlerle olumlu sonuç ABD’ye bağlı”
Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, VOA Türkçe’ye açıklamasında, ilişkilerde 2000’li yıllarda iki ülke dışişleri bakanlıklarında Condoleezza Rice ve Abdullah Gül döneminde “stratejik ortaklık” ifadesi kullanılmaya başladığını ancak bugüne bakıldığında bunun pek başarılı olmadığını söyledi.
Donald Trump’ın ABD Başkanlığı döneminde Washington’un Türkiye’ye CATSAA (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) ile askeri ve ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladığını anımsatan Bağcı, “Şimdi yeni bir başlangıç yapılıyor görünüyor. Bu, Biden yönetiminde Türkiye’ye yaklaşımda dönüşüm yaşanması olarak görülebilir. CATSAA yaptırımlarıyla Türkiye’yi sıkıştırmak yerine işbirliği çabası olarak yorumlanabilir. Ancak geçmişteki deneyimlere dayanarak şimdiden olumlu sonuç vereceğini konuşmak çok zor görünüyor. İlişkilerdeki genel gidişat olumlu ancak ABD’nin uygulamalarıyla durum şekillenecek” dedi.
Rusya-Ukrayna savaşıyla Türkiye’nin önemini ortaya koyduğu görüşündeki Bağcı, ABD’nin politikasında değişiklik adımları atması gerektiğini vurgulayarak, “Bu coğrafyada Türkiyesiz strateji geliştirmesi mümkün değil. NATO içinde Fransa dışında Rusya’yla ile görüşebilen ülke Türkiye ve boğazlar konusunda anahtarına sahip. Dolayısıyla Türkiye’yle iyi ilişkiler kurulması kaymaklı Afyon ekmek kadayıfı gibi. Kaymak olursa boğazlardan kadayıf daha iyi geçecektir” ifadesini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ABD Kongresi’ne yolladığı ve F-16 savaş uçakları satışını destekleyen mektubunu da Karadeniz’deki savaş bağlamında değerlendiren Bağcı, Türkiye’nin ortağı olduğu F-35 askeri uçak üretimi projesinden çıkarılmasıyla ciddi maddi zarara uğradığını işaret ederek, “Bence şimdi ABD’nin askeri yaptırımlar uygulama yaklaşımından geri dönüş iradesi var görünüyor. Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın ortaya çıkardığı yeni jeopolitik tablo itibariyle Türkiye’ye yaklaşımlarını gözden geçirecekler diye düşünüyorum. Bu stratejik mekanizma açıklaması da bu gözden geçirmede ilk işaret diyebiliriz” yorumunu paylaştı.
“Kriz koşullarındaki ilişkileri yürütmeyi sağlayacak”
Alman Amerikan Marshall Fonu (GMF) Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, VOA Türkçe’ye açıklamasında, iki ülke ilişkilerinde iyileşme hedeflenirse stratejik mekanizma başlatılmasının “gerekli adımlardan biri” olduğunu söyledi. Ancak zamanlamasına rağmen “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaştan sonra herkes birbirinin değerini anladı” gibi yorumlara katılmadığını kaydeden Ünlühisarcıklı, geçen Ekim ayında Erdoğan ile Biden arasında alınmış bir kararı uygulama adımının atıldığı görüşünde.
“Türk-Amerikan ilişkileri kriz koşullarında devam ediyor” diyen Ünlühisarcıklı, bu krize yol açan koşulları ise dört boyutta özetledi.
GMF Ankara Ofisi Direktörü, “Bunlardan birisi, ikili ilişkilerdeki işbirliği modelinin soğuk savaş döneminde kurgulanmış olması ve bunun artık işlememesi. İkincisi, karşılıklı şüpheler var. Türkiye, ABD’nin düşmanları FETÖ ve PKK’yı desteklediğinden şüpheleniyor hatta şüpheden öte bu Türkiye’de yaygın kabul haline gelmiş durumda. ABD ise, Türkiye’nin bölgedeki müttefiklerini tehlikeye atacak işler atmaya niyetlendiği ve güvenilir ortak olmadığı şüphesi var. Üçüncüsü ilişkilerin kurumsal sahipliği ortadan kalktı. Eskiden ilişkilerde taşıyıcı unsurlar silahlı kuvvetler idi. Türkiye’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin etkinliği değişti. ABD ise EUCOM yani Avrupa ordusu yerine CENTCOM yani Ortadoğu Ordusu ön plana çıktı. CENTCOM’un ise Irak savaşından Türkiye’ye bir garezi var. Son olarak her iki ülkede de kamuoyu diğer ülke aleyhine gelişti ve siyasetçiler açısından da ABD Kongresi ve TBMM’de ilişkilere verilen destek ortadan kalktı” diye konuştu.
İlişkilerde son tabloda “birincisi ortak çıkarlara dayalı devam eden işbirlikleri”, “ikincisi giderilmesi mümkün pürüzleri olan başlıklar” ve “üçüncüsü yakın zamanda uzlaşma sağlanamayacak konular” bulunduğunu söyleyen Ünlühisarcıklı, “Yakın zamanda uzlaşılamayacak konuları ise krize dönüştürülmeden yönetmek gerekiyor. Bu mekanizma bu üç kategoride ilişkileri yürütmeyi sağlayacaktır” ifadelerini kullandı
Türkiye’ye F-16 satışı yapılabilmesini “ABD’nin de ulusal çıkarlarıyla yakından ilgili” yorumlayan Ünlühisarcıklı, “ABD, savaş nedeniyle bütün müttefiklerine askeri harcamalarını arttırma, caydırıcılıklarını güçlendirme çağrısı yapıyor. Bir yandan CATSAA yaptırımları ve ABD Kongresi’nin vetosu nedeniyle Türkiye’ye F-16 satılmaması nedeniyle Ankara ise hava kuvvetlerini güçlendiremiyor. Oysa Türkiye, Rusya’dan S-400 sistemini satın alırken ‘hava savunmamızı güçlendirmek için NATO sistemleri alamadığımız için mecburen alıyoruz’ demişti. Ancak Türkiye’nin hava savunma sistemine olan ihtiyacı arttı. F-16 askeri uçak alımıyla Türkiye de kendisi açısından bu çelişkiyi kısmen giderebilir. NATO’nun güney kanadındaki en önemli ülke olan Türkiye’nin güçlendirilmesi her iki ülke içinde önemlidir. Ama ABD Dışişleri Bakanlığı’nın mektubu tek başına yeterli değildir. İki partili Türkiye aleyhtarı bir atmosfer halen mevcut. ABD Kongresi ise ABD Dışişleri Bakanlığı’na olumsuz yanıt verebilir” dedi.
ABD’nin “Rus oligarklar uyarısı” nasıl yorumlanmalı?
Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Rus oligarklarla ilgili ABD’nin Türkiye’ye müdahale girişiminde bulunması işi değil. Bu oligarklar ABD veya İngiltere’deyken ses çıkarılmayıp şimdi buna ses çıkarılması Ankara’da pek ciddiye alınmadı. Victoria Nuland ABD’nin eski Ukrayna Büyükelçisi dolayısıyla oligarkları çok iyi biliyor, tanışıyor. Oligarklarca Türkiye’ye ne kadar para aktarımı söz konusu olur. Kapalı kapılar ardında müzakereler devam ediyor. Ama Amerikan yönetimince Türkiye’ye uyarı yapılması en son şey. Türkiye’ye gelince mi ABD şahin kesiliyor sorusu söz konusu” görüşünü paylaştı.
Alman Amerikan Marshall Fonu (GMF) Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı ise, “Türkiye, Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmadı. Türkiye’ye yaptırımlara katılması yönünde büyük baskı yapılmadı. Ne yaptığına odaklanıldı ve Ukrayna’nın da takdirini topladı. Ancak Türkiye’nin diğer ülkelerce (ABD ve Avrupa) uygulanan yaptırımları delmek konusunda Rusya’ya imkan tanıyıp tanımadığına bakılacak. Bu konu sadece ABD değil Avrupa’nın yakından takip ettiği bir konu. Türkiye’nin başını yakında ağrıtabilir” öngörüsünde bulundu.