Süleymancılar'da neler oluyor... Mehmet Görmez işin neresinde...
Fatih Süleyman Denizolgun'dan ilginç paylaşım
Süleymancılar'da neler oluyor... Mehmet Görmez işin neresinde... Fatih Süleyman Denizolgun'dan ilginç paylaşım
27. Dönem İstanbul Milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun, sosyal medya hesabından Süleymancıların lideri Ali Erhan Kurişii ile ilgili dikkat çeken uzun bir paylaşım yaptı. Bu paylaşımda Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’le ilgili de detaylar yer aldı.
Süleymancılar cemaatinin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan'ın torunu, Arif Ahmet Denizolgun'un yeğeni, Mehmet Beyazıt Denizolgun'un oğlu Fatih Süleyman Denizolgun, “Küçük kuzenim Hilmi Tuna Kuriş kardeşimin sadece nesep yönünden abisi olan, Ali Erhan Kurişii'ye gösterilmek ve çıktısı önüne koyulmak üzere” başlığıyla yayınladığı mesajda, “Artık vakit çok yaklaştı… Vakit; her şeyi itiraf etme ve samimice derin bir tevbe etme vakti… Vakit; tam dönüş yapma vaktidir. Aksi halde; hiçbir şey için hiçbir vaktin kalmayacak” ifadelerine yer verdi.
Açıklama şöyle:
"Tüm etrafın da seni yalnız bırakmak zorunda kaldı.
Artık "a" desen, herkes duyar oldu.
Acep, sen nasıl bir çukurun içine düşer oldun?
“BİRİLERİNE ÖZEL MESAJLAR”
Eskiden sinemalara gider, dinleme cihazları seni çözemesin diye orada birtakım görüşmeler yapardın!
Dahası, kapalı odalar içindeki muslukları açar, su sesi gürültüsüyle birilerine özel mesajlar verirdin!
Açık alanlara, ormanlara gider; kritik meseleler için gürültülü veya yine su sesi olan noktaları tercih ederdin!
Artık vakit; tüm tedbirlerinin çaresiz kalıp, suç örgütü tüm sisteminin çöktüğü vakit, bu vakittir!
Artık, 2 kişi ne konuşursan, herkes bilir oldu.
Artık, nereye gidersen, herkes görür oldu.
Artık, kimse sana inanamaz ve güvenemez oldu.
Artık, sana tek çıkar yol; denizlerin çok derinlerine tek başına dalıp, kimse olmadan, tek başına suya konuşmak oldu.
MEHMET GÖRMEZ DETAYI
Ama niyetini halis olarak düzeltebilirsen eğer; uzun, ince sarp bir gerçek yokuş yolu daha var!
Her şeyi itiraf et!
Daha önceden Diyanet Reisliği yapan Mehmet Görmez Beye yapmış olduğun itirafları daha da derinlemesine yap.
Herkes duysun ve bilsin tüm gerçekleri!
Nüans ve detaylarıyla, tüm ana hatlarıyla her şeyi itiraf et ve sonra tevbe et!
"KUKLA OLDUĞUNU İTİRAF ET"
Şahsi günahlarını itiraf etmene gerek yok!
Ama cemaate, millete, kamuya, devlete, tüm insanlığa ve tüm dünyaya karşı işlediğin suçları sadece dil tevbesiyle temizleyemezsin!
Önce aleni itiraf, pişmanlık ve deklarasyon gerekir!
Kandırıldım de! Kullanıldım de! Kukla olduğunu ve oynatıldığını itiraf et!
Haber, dedikodu, duyum olarak kim ne getirirse inandığını, manipüle edildiğini, safdilliğini, yönetildiğini itiraf et!
Korkak olduğunu, yıllardan beri eziklik kompleksiyle yaşadığını itiraf et!
Liderlik vasıfları taşımadığını, şahsın hakkında manevi olarak söyletilen her şeyin palavra olduğunu, amcamın senin için yakın dostlarına söylediği gibi; her zaman yoğurdunun bol olduğunu, yani her şeye emeksiz, zahmetsiz şekilde hazır konduğunu, eğitim hayatının hep özel okullarda olduğunu, hayatının hiçbir döneminde, cemaat fanusu dışına Kemal BeyAğabey ve amcamın çıktığı gibi hiç çıkamayıp; hayatı, dünyayı, ülkeleri, ülkemizi, halkları, milletimizi, insanları tanımadığını, ticareti, ilmi siyaseti, tarihi, devleti, strateji kurmasını bilmediğini, zamanın ruhunu ve dünyanın gidişatını okumasını yapamadığını itiraf et!
İnsan sarraflığı gibi önemli olan her konudan bihaber olduğun için kukla olarak getirildiğini itiraf et!
“TÜM SUÇLARI İTİRAF ET”
Sesini değiştirmeye çalışarak, gırtlak hileleriyle yalandan ruhani bir hava vermeye çalıştığın vaazu nasihatlarındaki! çoğu konuya, yaşantının ve ahlakının uymadığını; birçok haksızlık, hukuksuzluk, kanunsuzluk yaparak bireylerin, kamunun ve cemaatin haklarına girdiğini, maddi ve manevi işlediğin tüm suçlarını itiraf et!
“AMCAMIN ŞAİBELİ VEFATI”
Diyanet Reisi Mehmet Görmez Beye kısmen açıkladığın gibi; manevi konulardaki tüm manipülasyonları, tüm yalanları, tüm dolapları itiraf et!
Amcamın şaibeli vefatı konusundaki ve önceki aylardaki amcam aleyhine girmiş olduğun diyalogları, dahlini, etkini, bildiklerini, yaptıklarını, ihmallerini ve anlaşmalarını itiraf et!
Sadece amcamın şaibeli vefatını itiraf etsen bile, tüm cemaatimizin midesi için ve herkesin her şeyi idrak etmesi için kâfi olur!
İtiraflarını kamuoyuna açıktan yaptıktan sonra; bu aralar herkese talimatlarla zorla kıldırmaya çalıştığın tespih namazları, tevbe-i istiğfarlar ve zikirler yerini bulabilir.
Önce halis niyetle; Tevbe-i Nasuh tevbesiyle, fiili tevbe yani aleni itiraf lazım gelir!
Kul-kamu-cemaat hakları haricindeki; nefsi emmarenin işlettiği şahsi günahların için itirafa gerek olmadan, gizli gizli tevbe edebilir, bol bol tespih namazı kılabilirsin!
SONER YALÇIN KALEME ALMIŞTI
Gazeteci-Yazar Soner Yalçın, 2 Ekim 2020 tarihli köşe yazısında Süleymancılar cemaatini kaleme almıştı.
Yalçın’ın yazısı şöyle:
“Adı, Zekayi Işın…
56 yaşında, Eskişehir Narlı Köyü'nden.
İlkokuldan sonra Mihalıççık ilçesinde Süleymancıların Kur'an Kursu'nda yatılı okudu. Atatürk posterini yırtıp camdan dışarı fırlatacak, Atatürk heykellerini kırıp Almanya'ya kaçma planı yapacak bir eğitim aldı…
1977'de ailesiyle Almanya'ya gitti. Münih'te Süleymancılar ile tekrar irtibat kurdu. Cami kuruculuğu, para toplama gibi görevler aldı.
Cemaat evliliği ile Meryem Hanım ile evlendi. Çocuklarına; (Cemaatin kurucusunun ismi) Süleyman, Hilmi, Tunahan ve Hafıza adını verdi!
İki çocuğu da Süleymancıların yurdunda dört sene yatılı okudu.
Kendisi 17 hocayla çalıştı; kimilerine sağladığı pasaportlar yüzünden yargılandı.
Cemaat lideri Kemal Kaçar ve Ahmet Denizolgun ile tanıştı, hizmetlerinde bulundu. Bunların “Yörük” gıda şirketinde helal-haram denetimi bölümünde çalışırken, domuz etinden sucuk yapılıp Müslümanlara satıldığını görünce kafasında ilk kuşkular belirdi!
“Bunlarla hayatım boyu mücadele etmeye karar verdim. Hakkımda konuşma yasağı çıkardıkları sekiz madde haricinde dilimin döndüğü, gücümün yettiği sürece bu cemaatin gerçek yüzünü millete anlatmaya karar verdim. Rabbime hamdolsun 53 yaşıma kadar kullanmadığım aklımı, çok şükür kullanma yetisine kavuştum…”
Yıl 2019. “Süleymancılık, Cemaate Adanmış 40 Yıllık Hüsran” kitabını yayınladı. Bana da postayla gönderdi. Aradan çekilip sözü kırk yıllık Süleymancı Zekayi Işın'a bırakayım:
MÜSLÜMAN HİTLER
-“Süleymancılar, dünyevi işleri kolay yapabilmek için sakal bırakmaz; cübbe, şalvar türü kıyafetler giymez. Görevlileri kravatsız dışarıya adım atmaz. Pahalı takım elbiseler giyerler…
-Genellikle mavi elbise tercih ederler. Aynı şekilde namaz kılarken yanlarında mavi namaz takkeleri eksik olmaz…
–Dua ederken elleri bitişik olur. Kadınların hacca gitmesi yasaktır. Ne Süleyman Efendi ne de Kemal Kaçar hacca gitti…
-Binalarında Atatürk köşesi görürsünüz. Oysa Atatürk onlara göre deccal…
-Süleymancılar, Hitler'in Müslüman olduğuna inanır. Müslüman Hitler, İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'ye müdahale edecek ve inançsız İnönü Hükümeti'ni düşürecekti. Ardından Türkiye'de İslam devleti kuracak ve başına da Süleyman Hilmi Tunahan'ı geçirecekti…
-Süleymancılar Almanya'nın en büyük dini cemaati, 300'ü aşan şubesi var. Almanlar Süleymancıları korur. Emir komuta zinciri içinde hareket eden böyle dini yapı her zaman kullanılmaya müsaittir…
-Teşkilata her zaman para lazımdır, camilerden her cuma ve bayramlarda para toplanır. Ben 300 bin Euro toplamışımdır. Bina satın alıp bağışlanmasını isterler. Ben iki bina satın alıp bunlara verdim…
-Her yerde ‘siyasetle ilgimiz yok' derler; Süleyman Efendi'nin damadı/vekili Kemal Kaçar üç dönem, üç ayrı partiden milletvekili oldu. Oğlu Ahmet Arif Denizolgun da milletvekilliği-bakanlık yaptı! (Denizolgun'un özel hayatına, ticari ilişkilerine, at yetiştiriciliğine dair verdiği bilgileri yazmayayım. sy)
33 SAYISININ SIRRI
-Dediklerine göre Allah Resulü'nden sonra varisi olan 33 Resul gelecekmiş. 33 Resul halkanın sorumluluğu Süleyman Efendi'ye verilmiş; o vazifelendirilmiş. Bu inanış, ölümlü Süleyman Efendi'ye Rablik/Allah'ın sıfatı payesi vermekten başka bir şey değil. 33 sayısı hep kafamı kurcaladı, cevabını bir türlü bulamadım. En makul cevap 33. dereceden masonluk meselesi…
-Bu dini yapılarda rıza yoktur. Sizi köle gibi kullanırlar. Son nefesinize kadar birileri size bol bol emirler yağdırır. ‘Bunlar çok şey biliyordur' deyip her sözlerini emir bilip uygulamaya çalışırsınız. Şu sözleri kulağımda çınlıyor: ‘Sizin başınıza çöp dahi koysak ona itaat edeceksiniz…'
-Paranı, aileni, çocuğunu, iş hayatını, yaşama biçimini, tatil planlarını her şeyini bağlı olduğun hocaya danışmak zorundasın…
–Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili o kadar çok dedikodu yaptılar ki. Mesela, askerlerce asılacağına dair iddiaları tamamen boş çıktı. Neden asılacağı gerekçesi de Erdoğan abileri dinlememesiydi…
-Müslüman olarak bu olayları yaşadım, gördüm. Keşke böyle olmasaydı diyorum. Maalesef bunları yaşadım ve bu kitabı yazmak zorunda kaldım. Birçok insan gibi umursamayıp, tembelliğe kaçarak, ‘Allah'tan bulsunlar' diyebilirdim. Vicdanen birilerinin bunları bilme hakkının olduğunu düşündüm…”
Ne yazık ki iktidarlar koltuk gayesiyle, Zekayi Işın gibi samimi Müslümanları tarikatların-cemaatlerin inisiyatifine bırakıyor…”
Odatv.com