Suriye'de Kürt güçlerle Arap aşiretler arasında çatışmalar: Deyrizor'da neler oluyor?

Arap aşiretlerle neden çatışılıyor?

Suriye'de Kürt güçlerle Arap aşiretler arasında çatışmalar: Deyrizor'da neler oluyor?




Suriye'de Kürt güçlerle Arap aşiretler arasında çatışmalar: Deyrizor'da neler oluyor?

Kürt gruplar ve Arap aşiretler arasındaki son çatışmaların arkasında yatan nedenleri sizin için derledik.

Suriye'nin doğusundaki Deyrizor ilinde Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) desteklediği ve ana omurgasını Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Arap aşiretleri arasında 27 Ağustos'ta başlayan çatışmalar yoğun bir şekilde sürüyor.

Arap aşiretlerinin giderek daha aktif bir şekilde katıldığı çatışmalar özellikle, Haseke, Rakka ve Münbiç kırsallarında devam ediyor.

Son çatışmalar stratejik öneme sahip bölgedeki hassas dengeleri de ciddi bir şekilde tehdit ediyor.

Irak sınırında yer alan, doğal kaynaklar açısından zengin bir bölge olan ve Arap nüfusun çoğunlukta bulunduğu Deyrizor vilayeti, Fırat Nehri tarafından ikiye ayrılıyor.

Bu il çok sayıda Arap aşiretine ev sahipliği yaparken, bunlardan bazılarının IŞİD'e karşı savaşta SDG'ye katıldığı biliniyor.

Kürt gruplar ve Arap aşiretler arasındaki son çatışmaların arkasında yatan nedenleri sizin için derledik.

Deyrizor ilinde kimler var?

Deyrizor'un kontrolü, Fırat Nehri’nin doğusundaki ABD destekli SDG ile batıdaki İran destekli Suriye rejimi güçleri ve Irak, Afganistan ve Pakistan'dan gelen savaşçılar da dahil olmak üzere onların vekil güçleri arasında bölünmüş durumda.

Sınır bölgesi savaşçılar, silahlar, uyuşturucu ve tüketim malları için önemli kaçakçılık rotalarının bir parçası olarak ön plana çıkıyor.

Kürt, Arap, Ermeni ve diğer savaşçılardan oluşan SDG, ABD'nin IŞİD'e karşı ardı ardına düzenlediği operasyonların ardından Deyrizor kentinin büyük bölümünü ele geçirmişti.

Buradaki yarı özerk Kürt yönetimi, bölgede yaşayan Arapların hoşnutsuzluğunu gidermek amacıyla yerel sivil ve askeri konseyler aracılığıyla Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğusundaki bölgeleri kontrol ediyor.

SDG yetkilileri ile aşiret liderleri arasında şu ana kadar düzenli toplantılar gerçekleşiyordu.

IŞİD'e karşı mücadeleye destek için 2014 yılında Suriye'ye giren ABD liderliğindeki koalisyon güçleri, Fırat'ın doğusunda üsler kurdu.

Eyaletteki IŞİD hücreleri ise özellikle çöldeki sığınaklardan hem SDG'ye hem de hükümet güçlerine saldırılar gerçekleştiriyor.

Çatışmayı ne tetikledi?

27 Ağustos'ta YPG liderliğindeki güçler, SDG'ye bağlı Deyrizor Askeri Konseyi'nin başkanı Ebu Khawla olarak da bilinen Ahmed el-Habil'i gözaltına aldı.

Merkezi İngiltere’de bulunan ve bölgede geniş bir haber ağı olan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre, Habil'e bağlı tepkili militanlar SDG'ye yönelik saldırılar başlattı ve bu saldırılar birçok köy ve kasabada atışmaların alevlenmesine yol açtı.

İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre, bazı hükümet yanlısı milislerin Fırat Nehri'ni geçip çatışmalara katılmasıyla bölgede gerginlik daha fazla tırmandı.

İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre, çoğunlukla Habil'e sadık savaşçılar ve Arap milisler de dahil olmak üzere SDG üyelerinin yanı sıra çok sayıda sivil çatışmalarda hayatını kaybetti.

SDG, geçen cumartesi gününden itibaren bölgede 48 saatlik sokağa çıkma yasağı ilan ederken, bugün yaptığı çağrıda ise sivillerden düşman olarak ilan ettiği yerel milislerin konuşlandığı son kasabayı terk etmelerini istedi.

Ülke dışında hizmet veren Suriye’nin ABD Büyükelçiliği dün yaptığı açıklamada, iki üst düzey yetkilisinin SDG ve aşiretlerin temsilcileriyle bölgedeki gerilimin en kısa zamanda düşürülmesi için toplantı yaptığını duyurdu.

Arap aşiretlerle neden çatışılıyor?

SDG, bölgedeki Arap aşiretlerle anlaşmazlık olduğunu reddediyor ve çatışmaların çoğunlukla "rejim unsurları ve Habil'den yararlanan bazı kişiler" tarafından çıkartıldığı görüşünü dile getiriyor. SDG, bölge halkına "çatışmalara sürüklenmeme" çağrısı yapıyor.

Suriye devlet medyası ise çatışmalarda SDG ile Arap aşiretlerinin karşı karşıya geldiğini belirtirken, Şam hükümetine yakın günlük Al-Vatan gazetesi yerel milisleri “Arap aşiret güçleri" olarak tanımlıyor.

“Deyrizor24” adlı medya platformuna başkanlık eden aktivist Ömer Ebu Leyla, AFP’ye yaptığı açıklamada, aslında Arap aşiret güçleri olarak bilinen hiçbir grubun olmadığını belirterek, bazı aşiret liderlerinin SDG ile çalışırken, diğerlerinin ise sessizce hükümetle işbirliği yaptığını savundu.

Ömer Ebu Leyla, "Bugün yaşananlar, bir takım iç ve dış tarafların kaosu kışkırtmasından ibaret. Eğer aşiretlerin hepsi SDG'ye karşı çıkma konusunda gerçekten anlaşsaydı, o zaman onlar (SDG) hala Deyrizor'da olmazdı. Çatışmayı özellikle kaçakçılıktan çıkar sağlayanlar başta olmak üzere Habil'e yakın yetkililer başlattı." dedi.

Çatışmalar kimin çıkarına?

Yüzyıl Uluslararası (Century International) adlı düşünce kuruluşu çalışanlarından Aron Lund, "köy, aile, aşiret, ticaret, kaçakçılık gibi nedenlerin hepsi muhtemel, ama bunun dışında, etnik Arap-Kürt boyutunun yaratacağı siyasi çatışma da önemli" dedi.

Bölgeyi barut fıçısına benzeten Lund, çatışmalar yayılırsa ve Arap-Kürt ilişkileri bozulursa...kaosu artırmak için ilgilenecek aktör sıkıntısı yaşanmaz." ifadesini kullandı.

AFP’ye göre, Türkiye’nin desteklediği askeri unsurların Deyrizor'daki YPG güçlerine karşı çıkanlara destek çağrısı yapmasının ardından çatışmalar komşu Haseke iline de sıçradı.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, bölgedeki özerk Kürt yönetimiyle temas kurmayı reddederken, onları "ayrılıkçılıkla" suçluyor.

AFP’ye konuşan Lund, "Türkiye, Suriye hükümeti ve İŞİD’in bölgedeki mevcut düzeni bozma konusunda ortak çıkarları var." diyerek görüşlerini özetledi.

EURO NEWS